Entelektüel çevreler içerisinde yaşamıyla ve yaşama karşı duruşuyla diğer bütün her şeyden sıyrılan insanlar mutlaka olmuştur. Onların varlığı, bulundukları ortamdan bağımsız olmadığı gibi tam anlamıyla bağımlı da olmamıştır. Hep bir denge hali sağlanmıştır. Yaşama ve arkadaşlara karşı. Hayalet Oğuz da tam olarak böyle bir insan olarak edebiyatımızın bir döneminden gelip geçmiştir…
Oğuz Haluk Alplaçin, ya da edebiyat çevrelerindeki adıyla Hayalet Oğuz 1929 yılında Diyarbakır’da doğdu. Doğduğu yere bir daha hiç dönmedi.
Hayatı boyunca mülk edinmedi. Evi, arabası hatta kendine ait bir odası bile olmadı. Bütün yaşamını dostlarının evinde yaşayarak geçirdi.
İhtiyacı olan parayı çeviri yaparak kazandı. Güzel dostluklar kurdu. Şiirler yazdı.
Yeşilçam’daki pek çok filmin senaryosuna katkısı oldu fakat hiçbirini izlemedi. Neredeyse hiçbirinde adı bile görünmedi.
60’lı yıllarda Beyoğlu’nda yaşayan Hayalet Oğuz, tercih ettiği yaşam şekliyle pek çok kişinin olmak istediği insan olarak hafızalara kazındı.
Aylak bir yaşamı doğrudan güzellemiyordu fakat içinden gelen yaşam şekli tam olarak buydu.
O yıllarda yeni yeni başlayan Rock’n’ Roll müziğine ve alt kültür yapısına dair “Dünya Sarsılıyor, Rock’n’ Roll” adlı bir de kitap kaleme aldı.
Tezer Özlü, yakın dostunu bir öykü karakterine dönüştürerek ölümsüzleştirdi.
“Oğuz, yaşamının çeyrek yüzyılını elliye yakın dostunun evinde geçirdi. Oğuz aylarca da benimle kaldı. Onun konukluğu bir kelebek gibiydi. İnsana kendini hiç belli etmemeye çalışır, hiçbir özel isteği olmaz, ince ve sevimli bir sesle konuşur, eve gelirken çiçekler ve pasta getirir, bana Alman eğitiminden geçtiğim için, Mutti derdi.” diye söz eder ondan. Birçok dostunun belirttiğine göre, Hayalet Oğuz kadınlara nazik davranan bir insandı, cebinde kalan son parayla, kalacağı evin hanımına çiçek alıp götürmeyi ihmal etmezdi. Özellikle mavi karanfil, siyah gül almayı severdi; kendi farklılığını simgelercesine.”
Hayalet Oğuz öldüğünde 46 yaşındaydı ve 46 kiloydu. Ölümünden 20 yıl sonra Sezer Duru ve Orhan Duru tarafından “O Pera’daki Hayalet; Oğuz Haluk Alplaçin’in İnanılmaz Yaşamöyküsü ve Yapıtları” isimli bir kitap yayımlandı.
Hayatına dair anlatılan pek çok şey arkadaşlarının hatıralarından ibaret olan Oğuz Haluk Alplaçin, yalnız başına geldiği dünyadan aynı yalnızlığı omuzlayarak ayrıldı.
Can Yücel, Hayalet Oğuz’un ardından bir şiir kaleme aldı. Veda gibi, anlamak gibi bir şiir…
Bir Ölüm İlanı
Zaten hayalet olan
Gölge yazar Oğuz’un ölümü de
Herhalde kendinden rivayet
Oğuz’un cenazesi mi
Hayret!
Hem o hiç uyumaz ki
Belki de ilk kez oradan
Kendi kendini Türkçeye çevirecek
Yeni dikilmiş bir kalem selviyle
Ya da en eski daktilosuyla gecenin
Yıldızları tuş