Son yıllarda Amerika gündemini sık sık meşgul eden Havana sendromunu duymuş olabilirsiniz. Farklı ülkelerdeki Amerikalı diplomatları etkilediğini düşünülen bu hastalıkla ilgili tartışmalar hız kesmeden devam ediyor. Amerikalı yetkililer bunun bir saldırı olduğuna inansa da diğer ülkelerin yetkilileri saldırılara dair hiçbir iz bulamıyor. Biz de sizler için Havana sendromuna dair detayları araştırdık ve derledik. Havana sendromu nedir, belirtileri nelerdir ve nasıl bulaşır? Tüm bu soruların cevabı için doğru yerdesiniz! İşte Amerikalı diplomatları hedef aldığı düşünülen Havana sendromu ile ilgili bilmeniz gerekenler…
Havana sendromu nedir?
Dünyanın farklı noktalarında çalışan Amerikalı diplomat ve devlet yetkililerini etkilediği düşünülen Havana sendromu, son yılların en tartışmalı hastalıklarından biridir. ABD Başkanı Joe Biden’ın göreve gelmesiyle birlikte artan vaka sayıları, tartışmaların büyümesine neden olmuştur. Pek çok kişi Amerika’ya düşman grupların gizli teknolojiler kullanarak diplomatları hedef aldığını düşünmektedir. Özellikle de Avusturya’nın başkenti Viyana’da çok sayıda diplomat ve personelin tanımlanamayan sağlık sorunlarından muzdarip olması bu iddiaların güçlenmesine neden olmuştur. Elbette bunlar sadece komplo teorisi de olabilir. CIA’de çalışan üst düzey yetkililer vakaların ardından derin bir soruşturma başlatmış olsalar da hala net cevaplara ulaşılamamıştır.
Sebebi ve kökeni tam olarak bilinmeyen bu hastalığa ilk olarak 2016 yılında Küba’da görüldüğü için Havana sendromu adı veriliyor. Havana’daki Amerikalı ve Kanadalı diplomatlar, 2016 yılında baş dönmesi, denge kaybı, duyma kaybı ve anksiyete gibi semptomlar bildirmişlerdi. Ancak yaşadıkları bu bilişsel bulanıklığın sebebi hala bulunamadı.
İlk vaka nasıl ortaya çıktı?
Barack Obama’nın Küba ile diplomatik ilişkileri yeniden kurmasının bir parçası olarak 2015’te bir büyükelçilik açıldı. Bu büyükelçiliğe atanan görevliler nedeni bilinmeyen birtakım semptomlar göstermeye başladılar. Kıdemli bir dış servis memuru, ailesiyle gittiği tatilden döndüğünde evdeki buzdolabının fişinin çekilmiş olduğunu fark etti. Bu durum eve birinin girmiş olabileceği iddialarını güçlendirdi. Zira Küba hükümeti tüm diplomatların evlerini biliyor, yeri geldiğinde de gözetliyordu. Birkaç gün geçtikten sonra bu kıdemli çalışan birden kafasında ani bir baskı hissetti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken aklına meslektaşlarından duyduğu gizemli sonik saldırılar geldi. Birkaç gün boyunca geçmeyen baş ağrılarına denge kaybı, uykusuzluk, okuma zorluğu ve baş dönmesi gibi semptomlar eklendi. Zaman geçtikçe belirtiler güçleniyor, unutkanlık ve kafa karışıklığı gibi yeni belirtiler ekleniyordu.
Yalnızca birkaç ay içerisinde 3 CIA ajanı benzer semptomlar bildirdiler. Haliyle ABD’li personelleri hedef alan “gizli bir silah” dedikodusu da hızla yayıldı
Hemen hemen her çalışan kafalarında artan basınçtan, baş dönmesinden ve baş ağrısından şikayet ediyordu. Ek olarak kaynağı belli olmayan kulak çınlamaları başlamıştı. İşin ilginç yanı bu belirtiler evde olduklarında güçleniyor, evden ayrıldıklarında neredeyse yok oluyordu. Hastalıktan etkilendikleri düşünülen kişilerin beyinleri incelendi ve ciddi hasarlar tespit edildi. Etkilenenlerin sayısı resmi olarak beşe ulaştığında soruşturmaların derinliği de arttı. Ön raporda bu personellerin evlerinin içerisine ya da dışarısına yerleştirilen özel bir cihazla saldırıya uğramış olabilecekleri belirtildi. Soruşturmaya Küba hükümeti de dahil oldu. Bu gizemli olayı araştıran 2 bin kişilik Kübalı ekip, diplomatların komşularını da inceleyerek iddiaların doğruluğunu araştırdı. Aylar süren araştırmaların ardından Amerika’nın iddia ettiği sonik cihazlara ulaşılamadı. Üstelik diplomatların konakladığı yerlerde işitme kaybına neden olabilecek yüksek seslere de rastlanmadı. Sonuç olarak yaşanan semptomların sebebinin yoğun çalışma temposu olabileceği iddia edildi.
En fazla vakanın Viyana’da görüldüğü söyleniyor
Küba suçlamaları reddetse de 2019 yılında semptomlarla ilgili ilk araştırmaların sonuçları ortaya çıktığında diplomatların beyinlerindeki anormallikler gün yüzüne çıkmıştı. Viyana’daki Amerikalı diplomatlarda gözlemlenen benzer semptomlar, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından doğrulandı. Yalnızca Viyana’daki değil, dünyanın pek çok yerindeki diplomatik temsilciliklerden benzer şikayetler geldi. ABD, net lokasyonlar ve sayılarla ilgili detayları vermese de en fazla vakanın Viyana’da görüldüğü söyleniyor.
Kanadalı diplomatlar da benzer semptomlar gösterdikleri için Amerikalı müfettişler, gerçek bir saldırı altında olduklarını ve Küba’nın bilgisi dışında Rusya gibi üçüncü bir ülkenin de bu sürece dahil olmuş olabileceğini düşünüyor
Havana sendromu yalnızca diplomatları hedef almıyor, benzer bir şekilde aileleri de baş dönmesi, işitme kaybı ve denge kaybı gibi semptomlar gösteriyorlar. ABD’de tedavi gören diplomatların kalıcı işitme kaybı yaşamaları endişeleri iyice arttırdı. Geçtiğimiz yıl haziran ayında 5 Kanadalı diplomat da benzer semptomlar gösterdiklerini belirttiler. Kısa süre içerisinde bu sayı 10’a ulaştı. Olayı araştırmak için görevlendirilen müfettişler, diplomatların evlerinde detaylı incelemeler yaptı. Tüm araştırmalara rağmen bu saldırıları gerçekleştirebilecek bir cihaza rastlanmadı.
Hastalığı araştırmak üzere gönderilen CIA çalışanları da benzer semptomlardan şikayetçi
Kamuoyuna açıklamalarda bulunabilmek için takma isimle CNN’e röportaj veren Dr. Paul Andrews, ilk vakaların ardından 2017’de sendromu soruşturmak için gittiği Karayip ülkesinde aynı semptomları gösterdiğini belirtti. CIA doktoru Andrews, ilk gece sabaha karşı beş civarında şiddetli bir ağrı ve mide bulantısıyla uyandığından bahsetti. Ardından tıpkı diğer Havana sendromu geçirenler gibi tıkırtılar duymaya başladı. O yıllarda sonik saldırılardan şüphelendikleri için tuvalete giderek kulaklıklarını taktı ve 45 dakika boyunca bu şekilde bekledi. Semptomların hafiflememesi üzerine oteli terk etmeye karar verdi ancak yaşadığı kafa karışıklığı yüzünden basit görevleri bile yapamadı. Örneğin kimliğini güvenlik görevlilerine gösterirken dahi zorlandı. Andrews, bu olayın üzerinden 5 yıl geçse de hala görme ve denge konularında sorunlar yaşadığını söylüyor.
Kısacası ??
2016-17 yıllarında karşımıza çıkan ve günümüze dek en az 130 kişiyi etkileyen Havana sendromu hala büyük belirsizliklere sahiptir. Hastalığın belirtileri kişiden kişiye değişse de baş dönmesi, baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, kulak ağrısı, kulak çınlaması, sersemlik, unutkanlık, okuma zorluğu ve konsantrasyon bozukluğu yaygın olarak görülmektedir. Belirtiler genellikle cırcır böceğinin sesine benzer birtakım sesler duyulduktan sonra artmaktadır. Kimi belirtiler uzun yıllar geçmeyebilir ve kalıcı hasarlar bırakabilir. Diplomatları uzaktan hedef alacak ışınların gönderilmesi, küçük cihazlar ile mümkün değildir. Bu da diplomatların evlerinin hedef alındığı iddialarını çürütmektedir. Yapılan araştırmalarda da sonik saldırı şüphesine neden olabilecek kanıtlara rastlanmamıştır. Tüm iddialara rağmen konunun araştırılması için çalışmalara devam edilmektedir.