Keops Piramidi, Babil’in Asma Bahçeleri, Zeus Heykeli, Artemis Tapınağı, Rodos Heykeli ve İskenderiye Feneri… Evet, bunlar antik dönemin yedi harikası. Ancak dikkatli okuyucularımız, sıralamanın eksik olduğunu fark etmiştir! Hemen belirtelim, eksik parça bu yazımızın da konusu olan Halikarnas Mozolesi. Günümüzden uzun zaman önce bugün üzerinde yaşadığımız Anadolu coğrafyasında, Muğla’nın Bodrum ilçesi sınırlarında inşa edilen Halikarnas Mozolesi, tarihin en ünlü ve en görkemli anıt mezarlarından biri olmaya devam ediyor. Hem de yüzyıllar önce yok olduğu halde! İşte antik dönemin yedi harikası arasında yer alan Halikarnas Mozolesi hakkında bilmeniz gerekenler.
Bildiğiniz gibi Anadolu coğrafyası tarih boyunca önemli medeniyetlerin yaşam alanı olmuştu
İyonyalılar, Lidyalılar ve Frigyalılar, Yunanlar, Persler… Listeyi uzatmak mümkün. Anacak lafı uzatmaya gerek yok. Bu durum, bugün üzerinde yaşadığımız coğrafyada farklı uygarlıklara ait benzersiz yapıların, tarihi eserlerin ve kültür hazinelerinin ortaya çıkmasına sağladı. Yani Anadolu’nun adeta bir açık hava müzesinden farksız olması boşuna değil. Öyle ki antik dönemin yedi harikasından ikisi, ülkemizin sınırları içerisinde inşa edilmişti: Efes’teki Artemis Tapınağı ve Bodrum’daki Halikarnas Mozolesi. Gelin tarihin bu en ünlü anıt mezarına yakından bakalım.
Dünyanın Yedi Harikası arasında yer alan Halikarnas Mozolesi, milattan önce 353 ila 350 yılları arasında inşa edildi
Bu görkemli yapı, Halikarnas (Halikarnassos) isimli antik yerleşim yerinin yöneticisi olan Kral Mausolus için yaptırılan bir anıt mezardı
Milattan önce 377-353 yılları arasında antik kentte hüküm süren Mausolus temelde Pers hükümdarına bağlı bir prensti. Ancak egemenliği altında bulunan bölgenin mutlak hâkimi konumundaydı. Belki biraz da bu sebeple bir prens olarak değil, kral olarak anılıyordu.
Mausolus, hükümdarlık süresi boyunca Halikarnas’ı bölgenin en önemli yerleşim yerlerinden biri haline getirmeyi başardı
Şehir savunması için modern bir duvar, tapınaklar, bir liman ve büyük bir saray Mausolus tarafından inşa ettirilen yapılar arasındaydı. Ancak kentin en görkemli yapısı, Mausolus öldükten sonra ortaya çıkacaktı.
Halikarnas Mozolesi, Mausolus’un eşi (aynı zamanda kız kardeşiydi) Artemisia tarafından yaptırıldı
II. Artemisia, Kral Mausolus’un anısına görkemli bir anıt mezar yapılmasını istemişti. Ancak mezar hakkında başka talepleri de vardı. Mezarın, merhum kralın büyüklüğünü ve öbür dünyaya dair umutlarını yansıtmasını istiyordu. Bu istek, anıt mezarın tarihteki en önemli insan yapılarından birine dönüşmesine de neden olacaktı.
Halikarnas Mozolesi’nin inşasında Yunan, Doğu ve Mısır medeniyetlerinin mimari anlayışları benimsendi
Örneğin 55 metre yüksekliğindeki, 24 basamaklı piramidin tepesinde dört atlı bir arabayı yöneten Mausolus heykeli vardı. Ayrıca II. Artemisia’nın 25 metrelik bir heykelinin yanı sıra yapının devasa temeli 400’den fazla insan, hayvan ve savaş arabası heykeliyle süslenmişti. Mezarın etrafı ise 36 sütunla çevrelenmişti.
II. Artemisia, milattan önce 350 yılı civarında hayatını kaybetti. Oysa inşa ettirdiği anıt mezar henüz tamamlanmamıştı
Yine de Artemisia’nın naaşı da bu mezara yerleştirildi.
Anıt mezar olarak inşa edilen Halikarnas Mozolesi, o kadar görkemliydi ki antik dönemlerde Dünyanın Yedi Harikasından biri olarak kabul edildi
Yapının, tarihin en ünlü anıt mezarlarından biri belki de birincisi olduğunu belirtmeye gerek yok. Öyle ki anıt mezarlar için kullanılan mozole ifadesi dahi Kral Mausolus’un isminden türetildi. Yani zaman zaman Mausolus Mezarı olarak da anılan Halikarnas Mozolesi’nin kendinden sonra yapılan tüm anıt mezarlara kendi adını verdiği söylenebilir.
Halikarnas şehrinin milattan önce 334 yılında Büyük İskender tarafından işgal edilmesi, anıt mezar için sonun başlangıcı oldu
Kuşatma sırasında ciddi şekilde hasar gören yapı, farklı dönemlerde restore edilse de hiçbir zaman eski görkemine kavuşamadı. 11. ve 15. yüzyılda meydana gelen depremler ise anıt mezarın büyük oranda yok olmasına sebebiyet verdi. Ayrıca yine 15. yüzyılda St. John Şövalyeleri, Bodrum yakınlardaki Aziz Petrus Kalesi’ni inşa etmek için mozolenin parçalarını kullandı. Böylece yapının ayakta kalan unsurları da ciddi şekilde tahrip edilmiş oldu.
Mozolenin kalıntıları ancak 19. yüzyılda ortaya çıkarıldı
İngiliz arkeolog Charles Newton mozolenin kalıntılarını fark etti ve alanı kazmaya başladı.
Kazı alanından çıkarılan sağlam parçaların çoğu İngiltere’ye götürüldü. Bu kalıntılar günümüzde British Museum’da sergileniyor
İlginizi çekebilir:
Kadim Zamanların Bilgi Tapınakları: Antik Dönemlerde Kurulan En Önemli 8 Kütüphane
Kaynak: 1