Tüm dünya geçirdiği her dönemde çeşitli revizyonlara uğrarken gelenekselliğini bir milim bile bozmadan, olduğu gibi yaşayan bir kabile Hadza Kabilesi. Varlığını Tanzanya’da sürdüren kabile, günümüzde de bundan 500 sene öncekinden farksız yaşıyor. Teknolojinin hiçbir nimetinin girmediği toprakları onlara ait ve onlar “çalışmak” ve “mesai” kavramı olmaksızın; avcılık ve toplayıcılıkla yaşamaktan memnun.
Tanzanya’nın vahşi doğal ortamında varlığını sürdüren Hadza kabilesi dünya üzerindeki son avcı toplayıcı topluluk. Bu nedenle bilim insanlarının dikkatlerini üzerinde topladığı bir kabile.
Hadza kabilesinin üyeleri yaşamlarını ok ve yaylarla avladığı babun, kuş, antilop, maymun, bufalo ve hatta aslan ile sürdürüyor.
Varlığını 10 bin yıldır sürdürdüğü tahmin edilen kabile, yüzyıllar içerisinde yaşanan değişim ve dönüşümlere rağmen yaşam biçimini asla terk etmedi.
1000 üyeye ait Hadza kabilesi, Eyasi Gölü’nün çevresindeki mağaralarda yaşamını sürdürüyor.
Bu bölgenin güneyinde daha önce bilim insanları en eski insansı fosillere rastlamıştı. Hadza kabilesi ise bölgede varlığını sürdüren ilkel kabilelerden yalnızca biri.
Hadza kabilesinin konuştuğu dil, dilbilimcilerine göre dünyanın konuştuğu en eski dil olabileceği ifade ediliyor.
Geleneklerini ve dilini asla terk etmemiş kabile, teknolojiden uzak bir hayat sürüyor. Cep telefonu, elektrik, otomobil, çalışmak, patron, mesai gibi kavramların hiçbiri Hadza kabilesi’nin sorunu değil.
Para kullanmayan kabile yalnızca komşu kabilelerle bir şeyler takas ediyor. Özellikle terlik, sandalet gibi takas edilmeye değecek kadar kıymetli şeyler önem taşıyor.
“Zamanın unuttuğu kabile” olarak nitelendirilen Hadza’lar, hiç kimseyle çatışmaya girmeyen bir kabile.
Açlık veya bulaşıcı hastalıklarla ilgili hiçbir bilgiye sahip olmayan Hadza kabilesinin nüfusu, avcılık ve toplayıcılıktan geçinebilen insan sayısından fazla değil.
Modern insanların aksine kabile üyelerinin zamanları oldukça boş; çünkü mesai diye bir kavram yok. Tek işi gücü karınlarını doyuracak kadar avcılık ve toplayıcılık yapmak onların en azla 5 saatini alıyor.
Bugüne kadar kendilerinden hiçbir şekilde iz ya da eser bırakmamış kabile üyelerinin, dünyaya bıraktığı tek şey ayak izi.
Kaynak; 1, 2,