Hababam Sınıfı ile tanıştığımız yıl 1975. Yani, 44 yıldır hayatımızda olan bu kült film ve sonrasındaki devam filmleri en az iki nesli etkilemiş ve etkilemeye devam edecek gibi duruyor. Hal böyle olunca Arzu Film ekolünün usta ismi Ertem Eğilmez’in çekmediği birçok film oldu o malum tadı yakalayamadığımız… Hem günümüzdeki bazı yapımlar da düşünüldüğünde içimiz bir buruklaşıyor şüphesiz.
Daha önce de konu edindiğimiz bu güzelim yapıta ilişkin bilinmeyenleri, çok fazla tekrar edilmeyenleri veya bir şekilde göz ardı edilenleri sıralamak bize, okuyup hüzünlü mutluluğa yelken açmak da okuyucuya kalsın.
Hababam Sınıfı’nda sadece Feridun Şavlı değil, kardeşi de oynadı ama biz onu tanımadık
Evet, Feridun Şavlı’nın kardeşi filmde küçük bir rol almıştı…
Serinin ilk filmi için yönetmen Eğilmez’in isteği ve kararı üzerine gazetede bir ilan yayımlanır. Bu ilanda film için oyuncular aranıyordur. İşte Feridun Şavlı ve kardeşi Faruk Şavlı da bu ilanla projeye dahil olmuştur. Abi Şavlı altı filmlik serinin beş filminde Domdom Ali karakteriyle rol alırken kardeşi Faruk haraç vermediği için abisi ve diğer oyuncuların rol icabı dövdükleri mazlum genci oynar. Ancak dikkatimizden kaçsa da Faruk serinin diğer filmlerinde öğrenciler arasında gözüken figüran olmaya devam etmişti.
Bu arada Feridun Şavlı’nın diğer kardeşi Fatih de Neşeli Günler filminde “Ziya (Şener Şen)”ın aslanı çakıyla öldürdüğü martavalı salladığı sırada arkasındaki “Çocuk Yaşar” karakterine hayat vermişti.
Hababam Sınıfı Projesi ve Münir Özkul’un sevinci
Münir Özkul’un alkolle başı beladaymış. Türkiye’nin en büyük isimlerinden biri olan bu değerin kişisel zaafı başına sürekli dert açarken evlilikleri de bu sebeplerle uzun sürmemişti.
Kızıyla birlikte şatafatlı olmayan ve hatta zor günler geçiren Özkul uzun süreli ikamet edememiş çünkü ekonomik zorluklar nedeniyle kirasını ödeyemediğinden oradan oraya göçebe misali taşınıp durmuş.
Hababam Sınıfı’yla olan tanışmasına gelirsek; bir gün eve uzun zamandan sonra ilk kez gülerek ve heyecanlı bir şekilde gelmiş. O yıllarda küçücük olan kızı haliyle bu neşenin sebebini sorduğunda; “Ertem Amcan yeni bir projesi için beni seçti.” cevabını almış. Kızı kötü olan koşulların iyileşeceğini umarak çok sevinip babasına kaç para alacağını sormuş ancak Mahmut Hoca’ya can verecek olan üstadın cevabı bir o kadar ilginç: “Sormadım ki. Ben bu kadar uzun zamandan sonra yeniden rol alabileceğim için mutluyum.” demiş. Paraya değer vermeyen sanatçıların vefa derslerini verdikleri dönemler…
Hababam Sınıfı Şener Şen Olmadan Çekilebilirdi
Şener Şen’in Hababam Sınıfı’nda oynaması ise birçok oyuncunun durumundan daha ilgi çekici çünkü unutulmaz yönetmen Eğilmez’in kendisini sevmediği halde bu filmlerde rol almayı başarmış usta oyuncu Şen.
Geçim sıkıntıları nedeniyle birden fazla işte çalışan Şener Şen, haftalık yayımlanan Tele Spor isimli programda komedyenlik yaparken Eğilmez’in nefretinin adresi olmuş bir defasında. Eğilmez Şen için; “Şu adamı bir yakalasam, kafasını kıracağım.” demiş.
Bu dayaklık adamın yolu ise bir şekilde Hababam Sınıfı’na düşmüş. Filmin dublaj çalışmaları için görev alan usta oyuncu dikkatleri çekmiş hatta o günlerde Eğilmez’in “Badi Ekrem” rolüne oyuncu aradığı bilindiğinden kendisine Şen önerilmiş. Unutulmaz yönetmenin cevabı beklendiği gibi biraz ağır tabii; “Ben onun ne b.k olduğunu biliyorum, o olmaz.” Sonraki detayları Şener Şen’in anlatımından öğrenmenin vakti:
“Fakat onun (Ertem Eğilmez) kendisine göre tutumları vardı. İlk aşamada kabul etmediği birçok fikir ve görüşü zamanla araştırır, doğruluk derecesini düşünür ve sonra da kendi fikriymiş gibi ortaya atardı. Bu konuda da böyle davrandı ve bir süre sonra “Biz en iyisi bu rolü Şener’e verelim” diyerek beni de Arzu Film kadrosuna dahil etti. O dönemde birçok ünlü sanatçı Arzu Film‘in kontratlı elemanıydı. Mesela Tarık Akan, Müjde Ar, Emel Sayın, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Münir Özkul, Adile Naşit, Halit Akçatepe gibi sanatçılar hep Arzu Film ile çalışıyorlardı. Orası bir okul gibiydi.”
Halit Akçatepe’nin Kemal Sunal’ı gerçekten tokatladığı sahne
Muziplikleriyle izleyicinin “Güdük Necmi”si olan Halit Akçatepe’nin gözleri iyi görmeyen Akil Hoca (Akil Öztuna)’nın felsefe dersine “İnek Şaban’”ın babası olarak geldiği sahneyi hatırlarsınız… İşte o sahnede olan tokatların devamında Kemal Sunal’ın yüzü kanıyor çünkü Ertem Eğilmez gerçekten tokat atılmasını istemiş…
Bu anının detaylarını anlatmayı Halit Akçatepe’ye bırakalım:
“Mesela Kemal’in babası olduğum sahne… Sahnede tokat atacağım Kemal’e. Ertem Abi, gerçekten vurmamızı isterdi. İşte ben de Kemal’e tokat atacağım ama Ertem Abi; ‘prova yapıyoruz falan yok’ diyor ‘vur ben göreyim.’ Birkaç tane vurdum. Kemal’in yüzünden kan akmaya başladı.”
Ertem Eğilmez benimsediği disiplin anlayışı gereği Tarık Akan ve Ayşen Gruda’yı setten kovmuş
Seride Hayta İsmail karakterine hayat veren Ahmet Arıman, Ertem Eğilmez’in Tarık Akan ve Ayşen Gruda’yı nasıl setten kovduğunu anlatıyor:
“Evet disiplinli ve yumuşak, hem sempatik hem ciddi. Bir gün unutmuyorum, yemek arası verildi. Herkes toplandı bahçede kamera geldi ve Tarık Akan, Ayşen Gruda birisi daha vardı ama Halit Abi mi kim bilemiyorum. Bunlar bir 3-5 dakika geç kaldılar çok değil yani. Paydos !
Tek ayak durun hazır olun, siz kimsiniz beyfendi, Tarık Akan’a diyor aynı zamanda Ayşen Gruda’ya da biri daha var hatırlayamıyorum. Siz kimsiniz beyfendi benim setimi nasıl engellersiniz defolun derhal setimi terk edin dedi. Çıt çıkartamazsın karşısında…
Ama ertesi gün, iki gün sonra, yarın sarmaş dolaş o şekil devam etti. Bu disiplin midir başka bir şey midir bilemiyorum ama böyle bir anıyı hatırlıyorum yani.”
Hayta İsmail’in Nahif Anlatımıyla Hababam Sınıfı
Hayta İsmail olan Ahmet Arıman’dan;
“Tabi biz dediğim gibi gençtik o zaman , çocuktuk tabi, onların hepsi oyuncu koca Münir Özkul’un yanında siz kalkıp da, ama onlar bizden çok mütevazı bir şekilde davrandılar. Adile Naşit’in oğlu 15 yaşında vefat etmiş. Ahmet diye inanın kendi oğlu yerine beni koyardı o kadar severdi. Tabi sonra biz başka filmlerde de oynadık o daha da çok arttı. Biz tabi biraz çekinirdik onlardan. Film arasında yani çekim aralarında top oynardık penaltı çekişirdik o bahçede , gördüğünüz ağaçların altında, aralarda çok eğlenirdik yani boş geçmezdi…”
“…Senaryo vardı ve biz senaryonun ne dediğini yapardık. Diyalogları aynen kelimesi kelimesine yapardık. Bir tek Kemal Sunal doğaçlamayı özel olarak yapardı. Ona karışmazlardı. O çünkü çok espriliydi ve bir anda bazı şeyleri yapardı. Ona da yakışan buydu zaten, ona da birşey söyleyemezdiniz zaten çünkü çok güzel olurdu. Yönetmenin istediği de oydu zaten. Bizim sözlerimiz biz ne yazıyorsa onu oynuyorduk ne varsa diyalogda onu söylemek zorundaydık ve söylerdik…”