Realizm (gerçekçilik) akımının öncülerinden biri olarak kabul edilen Gustave Courbet, 19. yüzyıl realist hareketi sırasında ünlü olan Fransız sanatçıydı. Kendi döneminin geleneksel sanat tekniklerinden uzak durarak, sanatta bağımsız stilini ortaya koymaya kendini adadı. Hatta kendine özgü stili, kübistler ve empresyonistler için ilham kaynağı oldu. Onu oldukça popüler yapan şey, 1840’larda yapmış olduğu resimleriydi. Başyapıtları ile o dönemdeki geleneklere meydan okumaya çalıştı. Resimlerinin çoğunda çıplaklar, natürmortlar, av sahneleri ve manzaralar gibi pek çok farklı unsur yer alıyordu. Sizler için Gustave Courbet hakkında bilmeniz gerekenleri bu listede derledik. İşte Gustave Courbet kimdir sorusunun cevabı…
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Sanat Dünyasının İlham Veren Ressamı: Georgia O’Keeffe Kimdir?”
Gustave Courbet hayatı
Gustave Courbet, Ornans’ta orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve hayatı boyunca aile üyeleri ile ilişkileri çok iyiydi. Hatta bazen bazı önemli eserlerinde onlara yer verdi. 14 yaşındayken kasabanın ilahiyat okulunda okumaya başladı ve burada öğrencilerini açık havada resim yapmaları için dışarıya çıkaran Claude-Antoine Beau’nun önerdiği yeni sanatsal eğitimin temelini öğrendi. 1837’de yaptığı The Bridge at Nahin dahil olmak üzere Franche-Comté bölgesinin manzaralarını içeren ilk çalışmalarını bu bağlamda üretti. Gustave Courbet, 20 yaşına kadar bu şekilde devam etti. Özellikle sevdiği ve birçok eserinin arka planını oluşturan Doubs’ta yaşadı.
Courbet, babasının isteği doğrultusunda 1839 yılında hukuk okumak üzere Paris’e geldi. Ancak gelecekte önemli bir sanatçı olmaya kararlıydı. Paris’te Steuben ve Hesse’nin stüdyosunda çalışmaya başladı. Kendi iddialarına göre ondan hiçbir şey öğrenemedi ve bir süre sonra stüdyodan ayrıldı ve kendi kendine öğrenmeye karar verdi. Bu süre zarfında Louvre’da İspanyol, Venedikli ve Hollandalı ressamların kopyalarını çizerek kendi tarzını oluşturdu. İlk çalışmasında bir Cariye’yi betimledi. Ancak aradan bir süre geçtikten sonra gerçek hayatın etkileri üzerinde çalışmaya karar verdi. 1847 yılında Hollanda’yı ziyaret etti ve buradaki usta ressamların eserlerinden etkilendi.
İlk çalışmalarından diyebileceğimiz Pipolu Adam ve kendi köpeğinin portresi ilgi gördü. Fakat Paris Salonu bu iki eseri sergilemeye olumlu bakmadı. Genç eleştirmenler Courbet hakkında birçok yazı yazdı ve 1849 yılında Courbet tanınan bir ressam oldu. Tam da bu yıllarda Courbet, Loire Vadisi ve Ornans’taki Akşam Yemeğinden Sonra isimli iki eser üretti. 1849’da Courbet, Paris Salonu’ndaki ilk başarısını Ornans’ta Akşam Yemeğinden Sonra tablosuyla elde etti.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Mösyö Kandil Olarak Da Tanınan Mum Işığı Ressamı Petrus Van Schendel Hakkında Bilmeniz Gerekenler”
Kariyerinin gelişimi
1849’da yaptığı Taş Kırıcılar (The Stone Breakers) ve 1850-1851’de sergilenen Ornans’ta Cenaze (A Burial At Ornans) ile Courbet halkın ve akranlarının anlayışsızlığı ve düşmanlığıyla karşılaştı. İnsanların günlük yaşamını tasvir etmek için geleneksel olarak dini, mitolojik veya tarihi sahnelere ayrılan geniş formatı kullanmayı seçmişti. Resme yönelik bu yeni yaklaşım bir skandala neden oldu ve sanatsal geleneklere derinden meydan okudu.
Bu tartışmaya rağmen Courbet’in eserleri düzenli olarak Paris Salonu’nda sergilendi. 1855 sergisinde 10’dan fazla tablosu kabul edildi, ancak Sanatçının Stüdyosu (The Painter’s Studio) büyük boyutundan dolayı reddedildi. Courbet daha sonra finanse ettiği ve “Le pavillon du Réalisme” adını verdiği kendi kişisel sergisini düzenlemeye karar verdi. Bu realist akımın kurucu anlarından biri oldu.
Courbet, 1850’lerin başından itibaren uluslararası tanınırlığa ulaştı. Montpellierli zengin bir koleksiyoncu olan ve onun sponsoru olan Alfred Bruyas ile tanıştı ve böylece oldukça özgür bir şekilde resimler yaptı. Eserleri Brüksel, Berlin ve Viyana’da sergilendi. Killing a Deer adlı eseri av sahneleri ve The Sleepers isimli eseri ise çıplaklık içeriyordu.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Francisco Goya’dan Picasso’ya: Batı Kültürüne Yön Veren En Önemli 7 İspanyol Ressam”
Sanat dünyasında çok önemli bir yer edindi
Hem Fransa’daki şehirlere hem de yurt dışına seyahat etti. Her zaman bağlı kaldığı, hatta 1858’de stüdyo kurmak için gittiği Ornans’a sık sık yaptığı ziyaretlerin yanı sıra, birkaç kez Normandiya’da kaldı ve Eugène Boudin ve Claude Monet ile birlikte çalıştı. Bu noktadan sonra Courbet, sanat dünyasında önemli bir yere sahip oldu ve hayranlarından, koleksiyoncularından ve sadık savunucularından oluşan bir çevre oluşturdu. Buna rağmen, Paris Salonu’nda müstehcen olduğu gerekçesiyle reddedilen Venus and Psyche gibi eserlerle dini ahlak ve geleneklere meydan okumaya devam etti. İşte bu sıralarda Türk diplomat Halil Bey için Gustave Courbet Dünyanın Kökeni adlı eseri resmetti. 1995 yılına kadar halkın bu tablonun varlığından haberi yoktu.
Siyasi aktivizm ve hapis cezası
Courbet uzun süredir cumhuriyetçi fikirleri desteklese de, siyasi bağlılığını tam olarak 1871’deki Paris Komünü olayları sırasında dile getirdi. 1870 yılında Prusya’nın yenilgisinden sonra Paris halkı, Paris’te Fransız hükümetinden tamamen bağımsız, özgür bir komün kurmaya karar verdi. Komün sırasında Courbet, belediye meclis üyesi ve sanatçılar federasyonunun başkanı seçildi. Bu, günümüzde kültür bakanına eşdeğer bir makamdır.
Komüne katılımı ve Vendome sütununun yıkılmasına katıldığı yönündeki asılsız suçlamalar nedeniyle 1871’de hapse atıldı. Özellikle Fleurs gibi natürmort sahneleri boyamaya devam etti ve kendisini çarpıcı bir otoportre olan Self-portrait at Sainte-Pélagie ile resmetti. Hapisteki bu ilk döneminin ardından 1873’te bir kez daha yargılandı ve Vendome sütununun yeniden inşasını finanse etmek için para cezası ödemesine karar verildi. Borcunu ödeyemediği için bir kez daha hapse girme riskiyle karşı karşıya kaldı.
Gustave Courbet ölümü
Bu kaderden kaçmak için İsviçre’ye gitti. Bu onun için bir nevi sürgün demekti ve hayatının son yıllarını burada geçirdi. Fransa’daki mal varlığına el konulduktan sonra, hasta ve bitkin bir haldeyken borçlarını ödemek için manzara resimleri yaptı. Affedileceğini ve sonunda Fransa’ya dönmesine izin verileceğini umarak 31 Aralık 1877’de La-Tour-de-Peilz’de (İsviçre) vefat etti.