Ana sayfa » Tarih » Su Hortumundan Süpürgeye: Günlük Hayatta Sıkça Kullandığımız Eşyalar Nasıl İcat Edildi?
Su Hortumundan Süpürgeye: Günlük Hayatta Sıkça Kullandığımız Eşyalar Nasıl İcat Edildi?
Etrafımıza şöyle bir baktığımızda, hayatımızı kolaylaştıran onlarca nesne görürüz. Gelin, sıradan gibi görünen bu eşyaların sıra dışı hikayelerine birlikte göz atalım.
Hepimiz her gün onlarca eşya kullanıyoruz; kapıdan geçerken açılan otomatik kapılar, yazı yazarken elimizden düşmeyen tükenmez kalemler ya da sıcak havalarda kurtarıcımız olan tavan vantilatörleri… Ama bu eşyaların nereden geldiğini, kimlerin aklına düştüğünü ve hangi olayların sonucunda doğduğunu hiç düşündünüz mü? Gelin birlikte tarihte kısa bir yolculuğa çıkalım ve modern hayatın vazgeçilmez parçalarının şaşırtıcı hikâyelerini keşfedelim. Peki günlük hayatta kullanılan eşyalar tam olarak nasıl icat edildi?
Su hortumu
Her icadın arkasında bir hikâye vardır; bazen bu hikâye bir yangınla başlar. 17. yüzyılda Hollanda’da yaşayan ressam Jan van der Heyden, 12 yaşındayken Amsterdam belediye binasının alevlere teslim oluşuna tanık oldu. Bu görüntü, yıllar sonra zihninde bir fikir olarak yeniden canlandı. 1672’de, yangınları söndürmeyi kolaylaştıracak esnek bir hortum icat etti. İlk denemelerini ketenle yaptı, ardından deriden dikişli hortumlar üretmeyi başardı. O dönemde henüz bahçe hortumu kavramı bile yoktu. Van der Heyden’in bu basit ama devrim niteliğindeki fikri, hem itfaiyecilere hem de bahçıvanlara ilham verdi.
Otomatik kapılar, günümüzde alışveriş merkezlerinden hastanelere kadar her yerde karşımıza çıkıyor. Ancak bu fikir sanıldığı kadar modern değil. Aslında, Antik Yunanlı mucit Heron, su buharı gücüyle çalışan otomatik kapı fikrini ilk düşünen kişiydi. Yüzyıllar sonra, 1931 yılında iki Amerikalı mühendis bu fikri yeniden hayata geçirdi. Kapılar, Wilcox’s Pier Restoranına takıldı ve amacı garsonların tepsi taşırken kapıları açma zahmetinden kurtulmaktı. Düşünün, bugün konfor olarak gördüğümüz bir şey, o zamanlar sadece garsonların işini kolaylaştırmak için tasarlanmıştı.
Çim biçme makinesi
Günümüzde çim biçmek sıradan bir bahçe rutini olabilir, ancak 1830’larda bu işlem koca bir uğraştı. İngiliz mucit Edwin Beard Budding, bir kumaş fabrikasında kumaşları pürüzsüz kesen bir silindir mekanizmasını görünce ilham aldı. Aynı sistemi çimlere uygulamaya karar verdi ve ilk mekanik çim biçme makinesini icat etti. Ancak bu cihazı çalıştırmak için iki kişi gerekiyordu: biri iter, diğeri çekerdi! Modern biçme makineleri bu temel fikirden evrilerek bugün tek elle bile kullanılabilecek hale geldi.
Modern hayatın vazgeçilmezlerinden biri olan sigorta, aslında M.Ö. 1750 yılına kadar uzanıyor. Babil Kralı Hammurabi, ticaretle uğraşan denizcileri korumak için bir yasa hazırladı. Gemileri yola çıkmadan önce tüccarlara kredi veriliyor, eğer mallar denizde kaybolursa borçlar siliniyordu. Bu, tarihin ilk belgelenmiş sigorta sistemi olarak kabul edilir. Bugün aracınız, eviniz ya da sağlığınız için ödediğiniz sigorta primleri, binlerce yıl önce yazılmış birkaç kil tabletin modern devamı sayılabilir.
Tek kullanımlık mendil
Birinci Dünya Savaşı, yalnızca tarihin seyrini değil, icatların yönünü de değiştirdi. Tek kullanımlık mendiller, başlangıçta gaz maskeleri için ucuz ve pratik filtre olarak üretildi. Savaş bitince, Kimberly-Clark şirketi bu malzemeyi yeniden değerlendirdi ve 1924’te kadınların makyaj temizliği için Kleenex adıyla piyasaya sürdü. Ancak kullanıcılar mendili daha çok burun silmek için kullanınca, şirket pazarlama stratejisini değiştirdi. Böylece bugün market raflarında gördüğümüz tek kullanımlık mendil doğmuş oldu.
Günlük hayatta kullanılan eşyalar nasıl icat edildi listemize devam ediyoruz. Tozları, kırıntıları bir çırpıda emiveren elektrikli süpürgenin ilk ev tipi modeli, şimdiki ürünlere hiç benzemiyordu. 1890’da Fransa’da tasarlanan ve 1910’da İngiltere’de “Baby Daisy” adıyla üretilen ilk manuel süpürge, tam bir ekip işiydi. Bu aleti kullanmak için iki kişi gerekiyordu: biri, zemindeki kirleri havalandırmak için süpürgenin gövdesini ileri geri hareket ettiriyor, diğeri ise emme işlemini gerçekleştirmek için ona bağlı olan hortumu tutuyordu. Oldukça yorucu ve verimsiz olan bu sistem, Hubert Booth’un 1901’de ilk elektrikli modeli icat etmesiyle yerini yavaş yavaş daha pratik tasarımlara bıraktı. Bugün tek bir düğmeyle çalıştırdığınız süpürge, o iki kişilik temizlik şovunun ne kadar ileriye gittiğinin bir kanıtı.
Süper yapıştırıcı
1942’de kimyager Dr. Harry Coover, II. Dünya Savaşı sırasında şeffaf nişangah camları geliştirmeye çalışırken yanlışlıkla aşırı yapışkan bir madde elde etti. O dönemde işe yaramaz bulduğu bu madde, yıllar sonra tıbbi kullanım için yeniden değerlendirildi. Vietnam Savaşı sırasında, bu “süper yapıştırıcı” yaralı askerlerin kanamalarını geçici olarak durdurmak için sprey formunda kullanıldı. Bugün evde kırılan kupaları tamir etmek için kullandığınız yapıştırıcı, bir zamanlar savaş alanında hayat kurtarıyordu.
İlk barkod
Bir markette “bip” sesi duyduğunuzda belki fark etmiyorsunuz ama o sesin tarihi oldukça eski. Joe Woodland, bir gün plajda Mors alfabesinden esinlenerek barkod fikrini geliştirdi. Ancak teknoloji o dönemde yeterli değildi. Yıllar sonra George Laurer, bu sistemi geliştirerek bugün bildiğimiz dikdörtgen barkodu tasarladı. 1974 yılında Ohio’daki bir süpermarkette, barkodu okunan ilk ürün Wrigley’s sakız oldu. O günden beri, alışveriş dünyası artık bir daha asla aynı olmadı.
Tükenmez kalem
Yazmak için belki de en çok kullandığınız araç olan tükenmez kalem, aslında tek seferde icat edilmedi. İlk fikir ve patent, 1888’de Amerikalı John Loud’a aitti. Loud, derileri işaretlemek için mürekkebi, ucunda dönen küçük bir çelik bilye aracılığıyla aktaran bir sistem tasarladı. Ancak bu tasarım, mürekkebi düzgün dağıtamadığı için ticari bir başarı elde edemedi. Aradan geçen onlarca yılın ardından, Macar gazeteci Laszlo Biro ve kimyager kardeşi Gyorgy, 1930’ların sonunda bu fikri mükemmelleştirdi. Gazete mürektebini kullanarak daha akıcı bir yazı deneyimi sunan ve 1938’de patentini alan bugünkü tükenmez kalemi yarattılar. Bazen en iyi fikirlerin bile hayata geçmek için doğru zamanı ve doğru mucitleri beklemesi gerekir.
Ayakkabılarınızı her bağladığınızda, aslında tarihin en eski icatlarından birini kullanıyorsunuz. Bilinen ilk bağcıklar MÖ 3500 civarına dayanır. Ancak modern bağcığın ortaya çıkışı, 1790 yılında Harvey Kennedy’nin, bağcıkların uçlarına “aglet” adı verilen küçük plastik veya metal uçlar eklemesiyle gerçekleşti. Bu küçük ve basit görünen parça, bağcığın dağılmasını önlemenin yanı sıra, onu ayakkabı deliklerinden geçirmeyi inanılmaz derecede kolaylaştırdı. Bu, kullanıcı dostu tasarımın en mükemmel ve zamansız örneklerinden biridir. Bir dahaki sefere ayakkabınızı bağlarken, o küçük aglet’lere bir iyilik borçlu olduğunuzu hatırlayın.
Tavan vantilatörü
Kavurucu yaz sıcaklarında imdadımıza yetişen tavan vantilatörlerinin kökenleri, 17. yüzyıl Hindistan’ına dayanır. O zamanlar “punkah” adı verilen bu sistemler, genellikle zengin konaklarında ve saraylarda kullanılırdı. Punkah, tavana asılmış büyük bir palmiye yaprağı veya kumaş kaplı bir çerçeveden oluşurdu. Bir ip ve makara sistemiyle, genellikle bir hizmetli tarafından hareket ettirilerek ferahlatıcı bir rüzgar yaratılırdı. Mekanik bir motoru olmayan bu ilkel ama etkili sistem, temel fizik kurallarını kullanarak konfor sağlamanın yaratıcı bir yoluydu. Bugünkü sessiz ve güçlü modellerimiz, o ilk makaralı sistemin ne kadar ileri taşındığının göstergesi.
Günlük hayatta kullanılan eşyalar nasıl icat edildi öğrendik. Bu içerik de ilginizi çekebilir: