Hapishane dendiğinde aklınıza ne geliyor? Soğuk duvarlar, demir parmaklıklar ve özgürlüğünüzün elinizden alındığı karanlık bir yer mi? Peki size, bazı insanların kendi rızalarıyla ve üstelik para ödeyerek hapse girdiğini söylesek? “Yok artık!” dediğinizi duyar gibiyiz ama evet, Güney Kore’de bu gerçek! Modern hayatın koşuşturmacasından, iş stresinden ve bitmek bilmeyen sorumluluklardan kaçmak isteyen insanlar, gönüllü olarak bir “hapishane deneyimi” yaşıyor. Kulağa garip gelse de, kimileri için burası adeta bir kaçış noktası, hatta özgürlüğün ta kendisi! Ama merak etmeyin, buradaki insanlar suç işlediği için burada değil. Hazırsanız, sizi Güney Kore hatta dünyadaki en ilginç tatil(!) mekanlarından biriyle tanıştıralım. Bakalım neden Güney Koreliler hapse girmek için para ödüyor?
Hapishane dendiğinde aklınıza ne geliyor? Suç, demir parmaklıklar, özgürlüğünüzün elinizden alınması mı? Peki ya size, Güney Kore’de bazı insanların para vererek hapse girmeye gönüllü olduğunu söylesek…
Kulağa tuhaf geliyor değil mi? Ama gerçek! Günlük hayatın yorucu temposundan kaçmak isteyen Güney Koreliler, kendilerini belirli bir ücret karşılığında bir hapishaneye mahkûm ettiriyorlar!
Bu ilginç konsept, Güney Kore’nin Hongcheon kentinde bulunan İçimdeki Cezaevi adlı bir tesis tarafından hayata geçirilmiş
2013’ten bu yana tam 2 bin kişi, stresli iş hayatı, ağır eğitim sistemi ve bitmek bilmeyen beklentilerden kaçmak için kendi rızalarıyla bu hapishaneye giriyor. Buraya gelenlerin çoğu, ofis çalışanları ve öğrenciler. Hayatlarının kontrolünü kaybettiklerini düşünen, sürekli yetişmesi gereken işler, ödevler ve sorumluluklar arasında boğulan insanlar için burası bir nevi “özgürlük hapishanesi.” Yani Güney Koreliler hapse girmek için para ödüyor!
Burada gerçek hapishane kuralları geçerli!
Gelelim içeride neler olduğuna… Şaka değil, burada gerçek bir mahkûm gibi yaşamak zorundasınız!
Bir hücrede tek başınasınız. Hücre dediğimiz yer 5 metrekarelik küçük bir oda. Cep telefonu, saat veya dış dünyayla bağlantı kuracak hiçbir şey yok. Mahkûm kıyafeti giymek zorundasınız. İletişim yasak! İçeriye kapananlar birbirleriyle konuşamıyor. Lüks mü? Unutun gitsin! Yatak yok, sadece bir yoga matı var. Ayna bile yok! Yemekler oldukça mütevazı. Kahvaltıda pirinç lapası, akşam yemeğinde patates ve muzlu içecek var.
Bütün bunlar kulağa sert gelse de, 28 yaşındaki Park Hye-ri gibi katılımcılar, burayı “özgür hissettiriyor” şeklinde tanımlıyor.
Peki, bu çılgın fikir nereden çıktı? Bu ilginç konseptin arkasında, Güney Kore vatandaşı Noh Ji-Hyang adlı bir kadın var. Fikir ise haftada 100 saat çalışan savcı eşinden çıkmış!
Eşi bir gün ona “Keşke bir hafta bir hücrede kapalı kalıp dinlenebilsem” deyince, Noh Ji-Hyang bunu ciddiye alıp böyle bir kaçış noktası yaratmış.
Güney Kore, dünyada çalışma saatlerinin en uzun olduğu ülkelerden biri
OECD verilerine göre Güney Koreliler yılda ortalama 2024 saat çalışıyor! Bu da onları Meksika ve Kosta Rika’dan sonra en çok mesai yapan ülke konumuna getiriyor. Bu aşırı çalışma temposu, ülkede stres bozukluklarını ve intihar oranlarını artırıyor. Hükümet, bu durumu biraz olsun hafifletmek için çalışma saatlerini düşürdü ve asgari ücreti artırdı, ancak uzmanlar bunun iş imkanlarını azaltabileceğinden endişeli.
Buraya gelenlerin çoğu, dışarı çıktıktan sonra “Asıl cezaevine şimdi giriyoruz” diyor
Düşünsenize, öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bazı insanlar gerçek hayattan kaçıp bir hapishaneye girmeyi özgürlük olarak görüyor! Belki de en büyük mahkûmiyet, içimizde hissettiğimiz baskılar ve bitmek bilmeyen beklentilerde yatıyordur…