Almanya II. Dünya Savaşı’nda yenildikten sonra binlerce Nazi subayı, üst düzey parti üyesi ve iş birlikçileri, Güney Amerika’ya özelikle Arjantin, Şili ve Brezilya’ya sığındı. Nazilerin Avrupa’da bir ülkeye sığınma ihtimalleri yoktu. Kıtadaki birçok ülke, savaş suçlusu insanları ülkelerinde istemiyordu. Bu nedenle çok sayıda Nazi, Atlantik’i aşmak zorunda kaldı. Arjantin hali hazırda binlerce Alman göçmene ev sahipliği yapıyordu. Aynı zamanda hükümet, savaş sırasında Almanya ile yakın ilişkilerini korumuştu.
1945 yılından sonra Arjantin Devlet Başkanı Juan Peron, Nazilerin Avrupa’da kaçabilmesi için İtalya ve İspanya limanları üzerinden kaçış yolları oluşturmaya başladı. Bunun için sayısız istihbarat subayı ve diplomatlar görevlendirdi. Binlerce Nazi ve işbirlikçileri kıtaya akın ederken oldukça güçlü ve sofistike bir ağ gelişti. İlk grubun ardından Arjantin’e geçişler kolaylaşmıştı. Bu nedenle kaçış ağını duyanlar soluğu İtalya ve İspanya limanlarında alıyordu. İşte Güney Amerika’ya kaçan en ünlü Naziler…
1. Adolf Eichmann
Dünyanın en çok aranan Nazi üyesi Adolf Eichmann, Hitler’in Yahudileri yok etmeye yönelik soykırım planının mimarıydı. Kötü şöhretli SS yarbay, yaklaşık 6 milyon Yahudinin öldürüldüğü Nazi ölüm kampları ağını yönetti. Eichmann, Avrupalı Yahudilerin kimlik tespiti, bir araya getirilmesi ve kamplara taşınması gibi operasyonları organize ediyordu. Kendisi tam anlamıyla savaş suçlusuydu. Fakat II. Dünya Savaşı’nın ardından Avusturya’da saklanmayı başardı. İtalya’nın Cenova kentindeki bir keşişin yardımıyla sahte bir Kızılhaç pasaportu aldı ve Arjantin’e geçti. Eichmann, karısı ve dört çocuğuyla birlikte orta sınıf bir Buenos Aires banliyösünde yaşıyordu. Aynı zamanda bir Mercedes-Benz otomotiv fabrikasında iş bulmuştu.1960 yılında Mossad ajanları onu uçuş ekibi üyesi kılığına sokarak Arjantin’den kaçırdı. Eichmann, İsrail’de Yahudileri öldürmekten sorumlu tutularak yargılandı. Kudüs’teki dört aylık yargılamanın ardından suçlu bulundu ve 31 Mayıs 1962’de idam edildi. Bu ceza İsrail’de verilen ilk ve tek ölüm cezasıydı.
2. Josef Mengele
Eichmann’dan sonra belki de en ünlü savaş suçlusu Josef Mengele’dir. Mengele, Ölüm Meleği lakaplı bir doktordu. Auschwitz ölüm kampındaki mahkumlara korkunç deneyler yapmasıyla tüm Almanya’da tanınmıştı. Bir SS subayı olan Mengele, II. Dünya Savaşı’nın başında Sovyetleri püskürtmek için doğu cephesine gönderildi. Cesareti ve hizmeti için Demir Haç ile ödüllendirilmişti. Ancak bir süre sonra ağır bir şekilde yaralandı. Aktif görev için uygun olmadığından Auschwitz kampına gönderildi. Orada mahkumları, özellikle ikizleri, hamileleri ve engellileri deney kobayı olarak kullandı.
Mengele, tıbbi deneyleriyle küçücük çocuklara dahi eziyet etti ve onları öldürdü. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da üç yıl saklanmayı başardı. 1949 yılında Katolik bir din adamının yardımıyla İtalya üzerinden Arjantin’e kaçtı ve burada bir dükkan açtı. 1958 yılında Uruguay’da tekrar evlendi. Uzun bir süre Buenos Aires’in çeşitli banliyölerinde yaşadı. Ancak Eichmann yakalandıktan sonra önce Paraguay ardından Brezilya’ya gitti. Batı Almanya, savaş suçlusu olduğu gerekçesiyle gönülsüz de olsa Arjantin’den Mengele’yi iade etmesini istedi. Nazi avcıları yıllarca onu takip etti. Ancak Mengele 1979 yılında Brezilya’da boğularak felç geçirdi. Ameliyatını takma bir isimle olmuştu. Bu nedenle cesedin kimliği, 1985 yılında adli olarak incelenene kadar tespit edilemedi.
3. Walter Rauff
SS albayı olan Walter Rauf, 100.000 kişinin öldürüldüğü seyyar gaz odalarının inşasında ve uygulamasında aktif görev aldı. Müttefikler savaş sonunda Rauff’ı tutuklamayı başardı. Ancak Rauff, savaş esiri kampından kaçarak bir İtalyan manastırında saklandı. 1948 yılında Suriye cumhurbaşkanına askeri danışman olarak hizmet etti. Ardından Ekvador’a ve sonrasında ise Şili’ye yerleşti. Rauff uzun yıllar konserve fabrikasında yönetici olarak çalıştı. 1958 – 1962 yılları arasında Batı Almanya için casusluk yaptı. 1962 yılında Almanya’ya emekli maaşının gönderileceği adresin yazılı olduğu bir mektup iletti. Böylece Walter Rauff’un adresi tespit edildi. Aynı yıl Şili’de tutuklandı. Ancak ertesi yıl ülkenin yüksek mahkemesi tarafından serbest bırakıldı. Şili diktatörü Augusto Pinochet, Rauff’un iadesi için yapılan çağrılara defalarca direndi. Savaş suçlusu Walter Rauff 1984 yılında Şili’de öldü. Cenazesinde yas tutan Alman ve Şilili insanlar, Nazi selamı vererek “Heil Hitler” şeklinde sloganlar attılar.
4. Franz Stangl
Beyaz üniforma giydiği ve kamçı taşıdığı için “Beyaz Ölüm” lakabıyla tanınan Avusturya doğumlu Stangl, Nazilerin zihinsel ve fiziksel engelli bireyleri öldürdüğü ötenazi programında çalıştı. Daha sonra Almanya’nın işgal ettiği Polonya’daki ölüm kamplarında komutan olarak görev yaptı. Savaş sona erdikten sonra Stangl, Amerikalılar tarafından yakalandı. Fakat 1947’de Avusturya’daki bir esir kampından kaçarak İtalya’ya gitti. Nazi sempatizanı Avusturyalı piskopos Alois Hudal’ın yardımıyla Suriye’ye geçti. Bu sırada sahte bir Kızılhaç pasaportu edinmişti. 1951 yılında bu pasaportu kullanarak Brezilya’ya gitti. Sao Paulo’da bulunan bir Volkswagen fabrikasında işe başladı. Yakalandıktan sonra Batı Almanya’ya iade edilen Stangl, 900.000 kişinin öldürüldüğü toplu katliamdan yargılandı ve ömür boyu hapis cezası aldı. 1971 yılında kalp yetmezliğinden öldü.
5. Josef Schwammberger
Avusturya doğumlu olan Schwammberger, Polonya’daki Yahudi gettolarında bulunan çalışma kamplarından sorumlu bir SS komutanıydı. Schwammberger buradaki çalışma kamplarında Yahudi işçilere eziyet ediyor, keyfi tutuklamalar gerçekleştiriyordu. Hatta pek çoğunu kendi silahıyla öldürüyordu. 1943 yılında Przemysl kampında bulunan 500 Yahudi mahkumun toplu infazını organize etti. Kişisel olarak burada bulunan 35 kişiyi ensesinden vurarak infaz etti. Aynı zamanda birçok Yahudiyi Auschwitz ölüm kampına gönderdi. 1944’te Mielec’te koca bir şehri Yahudilerden “temizledi”. Schwammberger’in geçtiği her yol cesetlerle doluydu. Savaşın ardından Avusturya’da tutuklanan Schwammberger, 1948 yılında İtalya’ya kaçtı. O da tıpkı diğerleri gibi İtalya üzerinden Arjantin’e geçti. Burada kendi adıyla kaçmadan yaşadı ve kısa bir süre sonra vatandaşlık aldı.
Batı Almanya 1973 yılında Schwammberger’in yakalanması için harekete geçti. Hatta yakalanmasına yardım eden kişiye 300.000 dolar ödül verileceği açıklandı. Bunun üzerine 1987 yılında bir yetkili, Schwammberger’in yerini ifşa etti ve Arjantin’de tutuklanmasını sağladı. 1990 yılında yargılanmak üzere Batı Almanya’ya götürüldü. Duruşmadaki tanıklar onun, mahkumları şenlik ateşlerine attığını, toplu mezarların yanında diz çökmüş Yahudileri öldürdüğünü ve çocukların kafalarını duvarlara çaptığını söyledi. Çünkü Schwammberger, çocukları öldürürken kurşun harcamak istemiyordu! 1992 yılına gelindiğinde sayısız suçtan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Schwammberger, 2004 yılında 92 yaşındayken hapishanede öldü.
6. Erich Priebke
Orta düzey bir SS komutanı ve Gestapo üyesi olan Priebke, Vatikan ve Nazi arasında arabuluculuk yapan önemli isimlerden biriydi. 2000 Romalı Yahudinin, Auschwitz’e taşınmasını sağladı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra İngilizlere ait bir savaş esiri kampına götürülmüştü. 1946’da yılbaşı gecesinde, gardiyanlar sarhoşken dikenli telleri keserek kamptan kaçmayı başardı. Priebke 1948 yılında, Alois Hudal’ın yardımıyla ve sahte bir Kızılhaç pasaportuyla Arjantin’e kaçtı. Burada San Carlos de Bariloche’ye yerleşti. Kısa bir süre Viyana şarküterisinde çalıştı. 1994 yılında Erich Priebke’nin gerçek kimliği bir gazeteci tarafından tüm dünyaya ifşa edildi. Ardından ömür boyu ev hapsi cezasına çarptırıldı. 2013 yılında 100 yaşındayken doğal nedenlerle öldü. Cenazesi Nazi yanlısı ve karşıtı protestocular arasında çatışmalara neden oldu.
7. Gerhard Bohne
Bir avukat ve SS subayı olan Bohne, Üçüncü Reich’in Sanatoryumlar ve Bakım Evleri Çalışma Grubunun başındaydı ve Hitler’in ötenazi programının idari lojistiğinden sorumluydu. Aryan ırkını arındırmak ve engelli bireyleri yok etmek için sistemli bir imha gerçekleştiren liderler arasındaydı. Onun yürüttüğü program çerçevesinde “işe yaramaz” olarak kabul edilen 200.000 Alman öldürüldü. Kurbanlar genellikle gaz odalarına götürülüyor, öldükten sonra da yakılıyordu. 1949 yılında Arjantin ordusunun teknisyeni kılığında Güney Amerika’ya kaçtı. Arjantin devlet başkanı Juan Peron’un yardımcıları kendisine para ve yeni bir kimlik belgesi vermişti. Bu sayede uzun yıllar oldukça rahat bir hayat yaşadı. Arjantin’de Peron hükümetini deviren darbeden sonra Bohne tekrar Almanya’ya döndü. 1963 yılında Frankfurt’taki bir mahkemede yargılandı. Ancak kefaletle serbest bırakıldı. Serbest bırakılmasının ardından tekrar Arjantin’e kaçtı. Ancak Arjantin ilk kez Nazi suçlusu olarak Bohne’yi ülkesine tekrar iade etti.
Bu listemiz de ilginizi çekebilir:
Nazi Döneminin En Korkunç Olayı: Holokost Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey