Günümüzdeki birçok değeri sorgulamış ve sorgulatmış bir yazar olan Gündüz Vassaf’ın Cehenneme Övgü’sü felsefeye giriş niteliğinde neredeyse hepimizin okuduğu bir kitap. Zaten okuyanlar bu kitabın bir solukta bittiğini bilecektir. Kendisi de, Cehenneme Övgü için “Kendi kendini yazan kitabım” diyor. Kitaptaki denemeler, üzerine düşünmeyi yük saydığımız kavramlar üzerine bizi düşündürüyor. Yani kitabı okuduysanız bile, bu alıntılarla, tembellik edip üzerine düşünmediğiniz konular üzerine mutlaka düşüneceksiniz.
1. “Özgürlük, güç merkezleri tarafından sunulan şıklardan birini özgürce seçmekle sınırlı.”
2. “Daha çok seçme olanağımız var, bu yüzden daha çok özgürlüğümüz var. Hayır. Böyle değil. Özgürlüğün esası, bir nesneyi, bir kişiyi, bir düşünceyi ya da bir çiçeği bir diğerine tercih etmek değil. Daha çok bir kucaklama, içine alma eylemi.”
3. “İş günü süresince tutsak olduğumuz gerçeğini o kadar kabullenmişizdir ki, onun dışındaki saatlerden ‘serbest zamanımız’ diye söz ederiz. Serbest saatlerin tam tersi, hemen hepimizin işte olduğu gündüzlerdir.”
4. “Dünyayı sözcüklerle tutsak ettik. Bu süreçte biz de, kendi sözcüklerimizin tutsağı olduk.”
5. “Kendimizi olduğumuz gibi kabul edinceye dek bizi tutsak edecek kahramanlar. Süpermenler ve tanrılar yaratmaya devam edeceğiz. Özgür toplumda kahramanlara yer yoktur. Özgür insanın kahramanları olmaz.”
6. “Duygular adım adım, taksit taksit açıklanır, böylece karşılık görmek garanti altına alınır.”
7. “Yatılı okula gittikten birkaç ay sonra kedimin öldüğünü öğrenince anladım yalnızlıktan, sevgisizlikten ölünebileceğini.”
8. ”Birbirimizi anlayamayacağız korkusuyla, sözcükleri gereğinden çok fazla kullanıyoruz. Konuşmamanın, iletişim kurmayı reddetme anlamına çekilmesinden, kabalık olarak görülmesinden korkuyoruz. Ayrıca, çok fazla konuşuyoruz. Sessizlik bizi ürkütüyor. Sessizliği denetleyemiyoruz.”
9. “Seçmek suretiyle, ‘biz’i, birçok ‘biz’lere bölüyoruz. Her şeyi kapsayacak anlamda bir sözcük olduğu halde, biz, genellikle dışlama belirtmek için kullanılır. Biz gerçekte ‘biz’ anlamına gelmediği zaman biz anlamına geliyor.”
10. “Gün ışığı bir tuzaktır. Işık bizi kör eder. Ama geceleri, gözlerimiz fal taşı gibi açılır. Geceleri, tüm öteki duyularımız da daha duyarlıdır, çünkü düzen güçleri o saatlerde makinelerini kapatmış olurlar.”
11. “Daha doğuştan bize yafta gibi ‘yapıştırılan’ adlarımızla yaşama başlarız. Din, ideoloji, takım taraftarlığı gibi şeyler de, içinde büyüdüğümüz ailenin, toplumsal ve fiziksel çevrenin bir fonksiyonu olarak yakamıza yapıştırılır.”
12. “Korkuyoruz, itaat ediyoruz ve ayakta kalıyoruz.”
13. “Barışı koruyan hep bizim silahlarimiz, tehdit eden ise başkalarınınkidir.”