“Yaymaya Değer Fikirler”i daha fazla insana ulaştırmak amacıyla kurulmuş olan ve 1984 yılından beri çeşitli alanlarda yapılan konuşmalarla aktif olarak sürdürülen TED Konferansları, kısa bir süre içinde farkındalık yaratan harika bir oluşum. Ki bu oluşumun son yıllarla beraber artan internet kullanımıyla daha da fazla insana ulaştığı yadsınamaz bir gerçek. Şöyle ki, birçok insana ilham olan bu konuşmalarla Facebook ve türevi birçok sosyal mecrada da sıklıkla karşılaşır olduk. Bu vesileyle daha önceki bir yazımızda, öne çıkan TED konuşmalarının bazılarını sizler için derlemiştik.
Ancak bugün o listede yer almayan, fakat en az o isimler kadar değerli bir ismin TED bünyesindeki konuşmasını mercek altına alacağız. O isim psikiyatr ve ilişki terapisti Dr. Gülcan Özer hanımefendi. Gülcan Özer, hayatı ve ilişkileri iyi okuyan bir terapist, yazar ve iki çocuk annesi bir kadın. Hem de evlenip boşanmış bir kadın; bu anlamda danışanları tarafından çoğu kez “Terzi kendi söküğünü dikemiyor mu acaba?” denilmiş de bir kadın. Özellikle de çift terapisi üzerine çalışmalarını sürdüren Özer, ilişkilere zarar veren 7 günahı anlattı bizlere. Peki bu 7 günah nelermiş, gelin beraber inceleyelim efendim.
1. Değiştirmek istenilen kişiyle uzun vadede ilişkiye girmek
Hayatta herkes zamanla birtakım değişimler yaşayabilir ancak siz karşınızdaki insanı bir proje gibi ele alır, üzerinde değişimler yapmaya yeltenirseniz o kişi doğal olarak buna direnç gösterecektir. Yani burada bahsi geçen değişim, kişinin yıllarla beraber geçirdiği organik değişimler değil.
2. Köken aile sorunu
Yani en çok da annesi ve eşi arasında kalan adamların muzdarip olduğu durum. Gelin-kaynana çatışması diyelim siz anlayın. Burada yapılması gereken şey çok basit, o iki kadın adamı aradan çıkarıp beraberce sağlıklı bir ilişki kurmanın yolunu mutlak suretle bulmak zorundadır. Bu anlamda iş en çok da genç olana düşer. Maya baştan tutmamış olabilir tabii o ayrı mesele, ancak tutmasa da nezaketin epey yüksek seviyede olması gerekir.
3. Cinselliğin ihmali
Cinsellik boşuna ilk üçte değil. Neticede bir erkek ve bir kadının beraber bulunma hali özünde tamamen bununla ilgili. Türkiye’de kadınların coğrafyaları gereği cinsellik yükünden kurtulmaları epey zaman alıyor olabilir. Fakat yeni jenerasyon cinsellik konusunda daha nesnel, kendi bedenleri konusunda ise daha sağlıklılar.
4. Çift olmayı ebeveynliğe satmak
Ebeveyn olunan vakitte çiftler mutlak suretle tökezler. Anne baba olmak ile karı koca olmak birbirlerinden epey ayrı haller olsa da çiftler bir süre sonra kendilerini yalnızca ebeveyn olarak görmeye başlar. Bu anlamda yapılması gereken herkesin kendi ebeveynliğiyle meşgul olması ve birbirlerinin ebeveynliğine karışmamasıdır. He bir de çocuksuz bir zaman dilimi tabii…
5. Kişinin içgörü konusunda kendine dürüst olmaması
İlişki içgörüsünün en temel sorusu: “Ben nerde yanlış yapıyorum”dur. Bu sorunun cevabı “Çok iyi niyetliyim ondan yanlış yapıyorum” gibi samimiyetsiz bir cevap olmamalı elbette. Anlayacağınız, ilişki içgörüsü hususunda herkes en çok da kendine karşı dürüst olmalı.
6. Uzlaşmaya karşı yoğun direnç
İnsanlar gözle, sözle, gönülle, bir sürü şeyle iletişir fakat uzlaşmama ihtimalinin de yadsınmaması gerekir. Neticede bir kadın ve bir adam, ayrı alt kültürler… “Kısaca, uzlaşamayacağınız alanlar olacağı konusunda uzlaşmalısınız.”
7. Evliliğin gönül işi olduğunu unutmak
Dr. Gülcan Özer evli olma halinin herkes tarafından en az bir kez deneyimlenmesi gerektiğini söylerken, evli olmayı akıllı bir iş olarak görmediğini de belirtiyor. Aynı hayat, aynı insanlar, aynı ev, ve aynı olan pek çok şey… He bir de karşılığında beklenilen iddialı bir haz tabii.
“Gönül yarenini istiyor, ahbabını istiyor; kendini eğrisiyle, doğrusuyla kabul buyuracak olanını istiyor. Yani evliliğin dolaşmak istediği yer burası. Ancak ne yazık ki çok az insan burada dolaşmayı başarıyor.”