Sanat, herkesin ulaşabildiği bir düzleme sahip olduğu zaman farklı bir anlam kazanır. Edebiyat, müzik, tiyatro, resim ve heykel söz konusu düzlemi yaratan temel üretim düzleminin merkezinde yer alır. Edebiyat eseri herkes içindir. Çünkü insan fiziksel eksiklikleri ya da engellerinden dolayı hiçbir zaman öteki olmamıştır ve olmamalıdır da. Bu noktada karşımıza çıkan eşitlik ihtiyacı, tarihin hemen hemen her dönemi için aynı gereklilikle yürütülmektedir.
Sizlere, Kanada’da hayata geçirilen muhteşem bir projeden bahsedeceğiz.
Kanada İnsan Hakları Müzesi, pek çok müzede görmeye alışık olmadığımız yeni bir uygulamaya ev sahipliği yapmaya başladı.
Müzede sergilenen bütün sanat eserleri görme engelli ziyaretçiler için özel olarak üç boyutlu modellere dönüştürüldü.
Ziyaretçiler, önce modellere dokunarak resmi bütün hatlarıyla algılıyorlar.
Ardından resmin yanında bulunan üç adet sesli sensör sayesinde eser, eserin tarihi ve ressamı hakkında detaylı bilgi alıyorlar.
Ayrıca resimlerin üzerinde 24 ayrı sensör o noktada ne olduğunu ve hangi renklerin kullanıldığını söyleyerek ziyaretçilerin sahneyi hayallerinde canlandırmalarına yardımcı oluyor.
Projenin yaratıcısı ise eski bir savaş muhabiri olan John Olsen. “Bizim yaptığımız şeyi kimse yapmıyor” diyerek durumun önemini vurgulayan Olsen, amaçlarının dünyadaki tüm müzelerde aynı projeyi uygulamak olduğunu söylüyor.
İlerleyen dönemlerde ise resimlerin üzerinde bulunan renklerin daha iyi algılanabilmesi için eserlerin bazı kısımlarına ısı veren sistemlerin yerleştirilmesi planlanıyor.
Bu muhteşem projenin daha fazla çeşitlenerek yaygınlaşması ve tüm insanlara ulaşması umuduyla. Yaşasın sanat!
Kaynak: 1, 2