Pazartesi, pazartesi ofise gitmek sizin için ölüm gibi geliyor olabilir; çok üzgünüz ama şimdi bu sendromunuzu iki katına çıkaracak bir liste ile karşınızdayız.
Her sene “En çok çalışılmak istenen şirketler” listesinde başı çeken Google’ın “çalışma da yanında yat” dedirten dünyanın dört bir tarafından ofislerini görünce CV’sini güncelleyip şansını denemek istemeyen bizden değildir.
Bizde dev zengin şirketler 327447584395 katlı gri gri plazalarda mutsuz insanlar çalıştırmaya devam etsin, teknoloji devi Google çalışanlarının mutlu ve daha yaratıcı olması için tasarladığı birbirinden sevimli, konforlu ve eğlenceli çalışma alanlarıyla bize “Siz naber ya?” diyor adeta.
Mesai saati dolunca eve gitmek istemeyeceğiniz, yatağı yorganı alıp içinde kamp kurmayı dileyeceğiniz Google ofisleri karşınızda…
Biz de çalışıyoruz, onlar da, adaletin bu mu dünya?
1. Google New York Ofisi
Hayır, burası bir film seti değil; burası içinde gerçek insanların gerçek işler yaptığı bir Google ofisi. Konferans odalarının kapılarının graffiti ile süslendiği, et çengellerinden avizelerin tavanlardan sarktığı bu dev binada sanki Seinfield’in salonunda gibi sizi hissettiren odalarda çalışabilirsiniz. Duvarlarda garip aile fotoğraflarının olduğu, elektronik davul setiyle kafa dağıtma şansı veren bu binanın kütüphanesinde Star Wars karakterlerinin Viktorya dönemi portrelerinin asılı olduğunu söylesek ve çalışanların bina içinde scooter’ler aracılığıyla dolaştığını söylesek sanırız yeterli olur.
2. Google Amsterdam ofisi
Şu resimde gördüğünüz 1960 model karavan bir toplantı odası desek ve sonra sussak da olur; ama yok daha ağzınızın suları akana kadar anlatacağız. Hollanda tasarımının tüm oyuncu kimliğini barındıran Google Amsterdam ofisi tam olarak bulunduğu coğrafyanın kültürel tarihi ve görsel zevkini çalışma alanlarına yansıtıyor. Örneğin tavan panelleri waffle görünümde ve ağzı sulanan çalışanlardan ağzı sulandıran projelerin çıkmasının sebebi de sanırım tam olarak bu. Sonra efendim bu Google insanları neden bu kadar çalışkan, neden bu kadar üretken?
3. Google Dublin ofisi
Biz ülkede nerede yeşil görürsek griye çevirelim, adamlar ofisi parka, bahçeye döndürüyor. Bir masa, 10 sandalyeden oluşan sıradan bir ofisi geçtik, Google Dublin çalışanları resmen ormanın içinde çalışıyor. Fazla oksijenden bizden üç kat fazla verimle çalıştığına inandığımız Dublin Google’a bir gün en azından pikniğe gitmek boynumuzun borcu olsun.
4. Google Tel Aviv ofisi
Tel Aviv’deki Electra Tower’ın sekiz katını kaplayan Google ofisinde çalışanlar sizin bizim gibi insan değil anladığımız kadarıyla; nitekim biz bu ekibin elf ve perilerden oluştuğunu düşünüyoruz. Uzay çağından gelme yumurta koltukların yer aldığı, duvarların sarmaşık ve çiçeklerle süslendiği bu ofiste katlar arasında kaydıraklar arasında dolaşmak, terasından eşsiz Akdeniz manzarasına bakarak tüttürmek ve özel tasarlanmış Lego odasında çocukluğunuza dönmek istiyorsanız CV’nizi hemen şimdi gönderseniz iyi edersiniz.
5. Google Londra ofisi
Buranın fotoğraflarına baktığımızda kah aklımıza Stanley Kubrick’in bir filminden fırlamış bir uzay istasyonu geliyor, kah Mr.Bean’in içinde güle oynaya yaşayacağı bir ev. Kadife dev koltuklarda Mac’ini alarak yayılan çalışanlar ya da e-postalarını ayaklarını uzatarak yanıtlamayı seçen sevgili Google’cılara buradan selamlar und sevgiler.
6. Google Kaliforniya ofisi
Silikon Vadisi’nin göbeğinde yer alan Google’ın merkez ofisi Mountain View, Kaliforniya’ya ofis desek çarpılırız, burası daha çok bir kampüs çünkü. Burada çalışan şanslı insanlar konferans odalarından bowling salonlarına bisikletler ve scooter’lar aracılığıyla yolculuk ederken öğle aralarında tırmanma duvarında, plaj voleybolu sahasında zaman öldürüyor. Ama sonuçta bizim de full akbilimiz ve SGK’mız var değil mi?
7. Google Zürih ofisi
Google Zürih çalışanlarına Zooglers deniyor. İtfaiyeci direkleri, kaydırakları ile döşenen, her köşesinde bulunan hamaklarda şekerleme yapma imkanı tanıyan, o da mı kesmedi, video oyunlarıyla çalışanlarının kafasını dağıtmasına izin verilen bu ofisten kim çıkıp evine gitmeyi ister ki zaten? Küvetlerin içine kurulup akvaryumları izleyip psikolojik arınmaya gidebileceğiniz, olmadı kurulan sahnede iki gitar tıngırtabileceğiniz, küçük iglolara sığınıp iki-üç e-posta yanıtlayabileceğinizi de söyleyelim de altın vuruş olsun.