Yurt dışında yaşamanın bir cazibesi olsa da, aynı zamanda karşılaşacağımız birçok psikolojik sorunla baş etmemiz gerektiği de bir gerçek. Havasını, suyunu, yemeklerini, yaşam tarzını bilmediğimiz bir yerde karşılaşacağımız ilk şey aslında yalnızlık. İki göçmen annenin birbirleriyle dayanışmasıyla kurulan “Göçmen Anneler” grubu ise harika bir hikayeyi içerisinde barındırıyor. Sosyal medyanın gücü kullanılarak oluşturulan “Göçmen Anneler” grubu, ülkesinden uzakta göçmen olarak yaşayan annelerin birbirinden destek almasına yardımcı oluyor. Türkiye’den dünyanın dört bir yanına giden ya da gitmeye hazırlanan 20 bin kadın Göçmen Anneler grubu altında toplanarak bilgi birikimlerini paylaşıyor.
Topluluğun kurucuları Esra İyidoğan Pencereci ve Pınar Erbaş Erdurmaz, Euronews‘ten Berrak Kanbir ve Rodriguez Sanmartin’e serüvenlerini anlattı.
Göçmen Anneler grubu ailesinden, arkadaşlarından, yurdundan uzakta bulunan annelerin sorunlarını çözmek, mutluluklarını paylaşmak için kurulan bir topluluk
Esra İyidoğan Pencereci ve Pınar Erbaş Erdurmaz tarafından kurulan topluluk, aslında bir ihtiyaç sonrasında doğdu. Esra İyidoğan Pencereci. İki yıldır İrlanda’nın başkenti Dublin’de yaşıyor. Reklam, medya ve pazarlama sektöründe yöneticilik yaparken, eşine gelen bir iş teklifi üzerine ailece yeni bir hayata adım attı. Bu süreçte en çok destek aldığı kişilerden biri aynı sektörde birlikte çalıştığı Pınar Erbaş Erdurmaz oldu.
“Sorularımızı neden bir grup kurup bizimle benzer hikayeleri olan kadınlarla paylaşmıyoruz?”
Pınar Erbaş Erdurmaz yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
Oğlumun bir yaşına girdiği günün iki gün ertesinde ailemi, memleketimi, kariyerimi geride bırakıp eşimin işi nedeniyle Montreal’e, Kanada’ya taşındım. O dönemde uzun yıllar aynı sektörde çalıştığım arkadaşım Esra da eşinin işi nedeniyle ve aynı yaşlardaki oğlu ile Dublin’e taşınma hazırlığındaydı. Birbirimizle en sık haberleşip, en sık konuştuğumuz iki, üç aylık bir sürecin sonunda bir gün ‘Sorularımızı neden bir grup kurup bizimle benzer hikayeleri olan kadınlarla paylaşmıyoruz?’ deyip Göçmen Anneler’i kurduk. Bu sayede ikinci bebeğimiz dediğimiz Göçmen Anneler dünyaya gelmiş oldu.”
Grubun üye profili ağırlıklı olarak son beş yılda yurt dışına yerleşen kadınlardan oluşuyor. Bu kadınların çoğunluğu çocuk sahibi ve üniversite mezunu
Ana dilinde konuşmanın verdiği konfordan uzak olan kadınların büyük bir çoğunluğunu oluşturduğu Göçmen Anneler grubu; göçmenliğin getirdiği deneyim, üzüntü ve mutluluğu paylaşmak için fırsat sunuyor. Bu küçümsenecek bir şey değil elbette.
“Göç, insan hayatındaki yas süreçlerinden birisi olabilir”
“Montreal öncesi, göçün insan hayatındaki yas süreçlerinden biri olabileceğini okumuş ve kendimi karşılaşabileceğimiz çeşitli zorluklara karşı manen hazırlamıştım. Ancak Montreal’e taşındıktan sonra bebek bakımının yanı sıra yemek, çamaşır, temizlik, gündelik işler, göçmenlik prosedürleri, burada mevsimi kaçtı mı bir çıkmaza giren ev arama süreci, ürünleri çözmeye çalışmakla geçen market alışverişi, hava koşulları, oyun gruplarının ve bebek aktivitelerinin keşfi hepsi bir olup üzerime yığılmış gibiydiler. Bunun bir de yalnızlık boyutu vardı tabii; Montreal’e geldiğimizde sadece bir kişiyi sanal ortamda, İstanbul’daki arkadaşlarım vasıtasıyla tanıyordum.”
Yurt dışında destek almadan çocuk büyütmenin zorluğunu hep birlikte çözmeye odaklanıyorlar
Esra İyidoğan Pencereci yaşadıklarını şöyle dile getiriyor:
“Göçmen Anneler’de de diğer anne-çocuk gruplarında sorulan her şey konuşuluyor aslında; yemeği, gelişimi, tuvalet eğitimi, psikolojisi, emzirme, ek gıda vesaire ama bizim grupta farklı olarak konuşulan konular; seyahat, yurt dışında aşılar, kreşe ve okula başlatmak, aslında kreş ve okul bulmak, yeni ve çoğunlukla Türkiye’dekine göre çok yetersiz sağlık sistemine alışmak, iki dilli çocuk yetiştirmek, yeni dil öğretmek, Türkçe’yi unutturmamak, Türkiye’de kalan akrabalarla ilişkiler, yeni ülkede ev ve çocuk için yardımcı desteğine ulaşabilmek, Türkçe oyun grubu ve Türkçe çocuk kitabına erişim, çocuğun karşılaştığı veya karşılaşabileceği ırkçılık, yabancı düşmanlığı, dışlanma, zorbalık gibi konularla mücadele.”
“Eşimin işi sebebiyle buraya taşındık” dedikten sonra tanıştığım herkese aslında bir ‘eş’ten ibaret olmadığımı anlatmaya çalışmak kolay değil
“Konfor alanımdan çıkıp yeni bir şehre alışmaktan daha zor olan, çalışan bir kadınken çalışmayan bir anne olmaya alışmak oldu. Fiziksel yorgunluğun ötesinde kendime yeni bir kimlik inşa etmek, ‘eşimin işi sebebiyle buraya taşındık’ dedikten sonra tanıştığım herkese aslında bir ‘eş’ten ibaret olmadığımı anlatmaya çalışmak, bunca yıl öz değer, öz saygı ve benlik adına edindiğim bir çok kalıptan kurtulmak, yerlerine yenilerini koymak kolay olmadı.”
Göçmen annelerin hukuki ve psikolojik sorunları ile ilgili gönüllü danışmanlık yapılıyor
“Grupta bir çok avukat var, hatta geçtiğimiz günlerde bir rehber yayınladık yurt dışındaki Türkçe konuşan avukatlarla ilgili. Bazı avukatlar grup üyelerine özellikle aile içi şiddet, boşanma sonrası çocuğun velayeti ve benzeri konularda online ve bazen yüz yüze ücretsiz hukuki danışmanlık veriyorlar; kadın dayanışma grubu olmamızın en güzel örneklerinden biri bu bence. Hatta velayet mahkemelerine ziyaretçi olarak giden, sadece gruptan tanıdığı için mahkemede manevi destek sağlayan üyeler oldu. Türkiye’de olsak yapmayacağımız bir çember ama işte göçmen olunca o köy ihtiyacı o kadar açığa çıkıyor ki, Türkiye’dekinden daha büyük bir destek çemberi olabiliyor” diyor Esra İyidoğan Pencereci.
Göçmen Anneler grubu bütün kadınlara açık
90 ülkeden 20 binin üzerinde üye kadının var ettiği Facebook’taki Göçmen Anneler grubu, Haziran 2017’den beri elini uzatmaya devam ediyor. Esra “anne” adıyla yola çıkan grubun yalnızca anneleri değil her kesimden ve tercihten kadını kucaklayan bir göçmen platformuna dönüştüğüne dikkat çekiyor. “Topluluğumuzun sadece beyin göçünün değil, aynı zamanda son yıllarda giderek önem kazanan kadın dayanışmasının da apaçık bir örneği olduğunu düşünüyoruz.”
Gruba katılmak için : Youtube, Facebook, LinkedIn, Instagram, İnternet sitesi
Kaynak: 1