Göç insanların doğdukları, yaşadıkları, ait oldukları yeri bir süreliğine ya da tamamını geçirmek üzerine yaptıkları zorunlu harekettir diyebiliriz. Kimse yaşadığı toprakları terk etmek istemez ama yaşadığınız topraklarda yaşayamadığınız zaman başka seçenek kalmaz ve göç başlar.
Türkiye’de göç dediğimizde akla ilk gelenlerden biri Avrupa’ya işçi göçü olarak gidenlerdir. Türkiye’deki işsizliğin dayanılmaz boyutlara ulaştığı zamanda insanların yeni bir umutla önce geçici olarak kalacaklarını düşündükleri daha sonra kalıcı olarak kaldıkları “gurbetçileri” biz ülkece “Almanya’dan amcamlar geliyor çok zenginler” gözüyle baktığımız için bu büyük toplumsal olayın ardında yatanları görmezden geldik.
Bu sorunu tekrar gündeme taşıyan Twitter’daki Diaspora Türk hesabı oldu. Hesap Avrupa’ya işçi göçü ile giden Türklerin fotoğraflarını ve hikayelerini paylaşıyor. İlk başladıklarında ellerindeki göç fotoğraflarını paylaştıklarını, daha sonra insanların ailelerinin fotoğraflarını göndermeye başladığını söylüyorlar. Hadi hep beraber bu hikayelere bir göz atalım.
1. “Devletimiz 23 liralık para cezamı peşimden Berlin’e yollamış. Postaydı, puldu 30 lira da masraf etmiş. Ben de ayıp olur diye geri 53 yolladım.”
2. “O zaman tek firma vardı, o götürüyordu cenazemizi memlekete. Ama hafta sonu kapalıydı. Biz de ne yapalım inşallah hafta içi ölürüz diyorduk.”
3. “40 yıldır sadece 87’de babam izin alamadı diye gidemedik memlekete. Gittiğimiz 39 yılı unuttuk ama o 1987’yi saniye saniye anlatırız hala.”
4. “Buradan izne giderken bizim taka bir gidiyor ki sanırsın Allah kanat takmış. Ama o dönüş yolu yok mu istediğin kadar bas gitmiyor kerata.”
5. “Herkes Berlin, Köln, Münih diye yaşadığı yeri söylerken ben Almanya işte deyip geçiyorum. Adını Tauberbischofsheim koymuşlar gel de söyle!”
6. “Herkesin ekmeği mutfakta dururken bizimki salon vitrininde duruyordu. Babamız öyle derdi, ekmeğin değerini bilen her şeyin değerini bilir.”
7. “Her evin bir kokusu vardır. Bavulunda bile taşırsın onu; havluna, çarşafına siner. Ama gün gelir o da geçer, gurbetin kokusu kalır geriye.”
8. “20 yılda yalnızca 3 gün rapor kullanıp, 1 gün işe geç kaldığım için fabrika beni ödüllendirdi. İnsan gibi çalışmayınca ödülü alıyorsun!”
9. “Yol iz bilmiyorduk, Türkiye’ye gönderemedik, Köln’e gömdük onu. Ailesine de mezarın fotoğrafını gönderebildik, bir de cebindeki 300 markı.”
10. “İftar için radyo başında ezanın okunmasını beklerdik. İsveç’te yaşayıp Türkiye’ye göre oruç tutuyorduk ama kabul oluyor muydu Allah bilir.”
11. “Bir kağıt parçasına bağlanırdım. Aylar öncesinden alırdım o bileti. Yer kalmayacak diye değil, günde bilmem kaç kez çıkarıp bakmak için.”
12. “Türkiye’de şimdi saat 7’dir; memlekette sabah olmuştur. Şu cümleleri kurmadığımız tek gün yoktu. Bizim saatimiz hep Türkiye’yi gösterirdi.”
13. “İlk maaşımla eşime bir elbise almıştım. Daha iznime 9 ay vardı ama her akşam yurtta kimse görmeden açıp bakar sonra hemen bavula koyardım.”
14. “Cenazesiyle birlikte her şeyini memlekete yolladık. Yalnız radyosu kaldı. Türkiye frekansı bozulmasın diye duvara sabitlemişti, ayıramadık”
15. “Kimse demedi ki bu İsveç denen yer kutuplarda bir yerdir, aman kalın giyinin! İncecik ceketlerle inmişiz, ben diyeyim Kars, sen de Erzurum”
16. “Biz eşimize mektup yazamazdık. Anne babamıza yazar, herkes iyi mi diye sorardık. Onlar da herkes iyi, sana da çok selamı var diye yazardı.”
17. “Bavul bir göçmenin geri dönüş umududur. Onu yatağın altına ya da bir depoya koymayız. Hep gözümüzün önünde olur ki umudumuzu canlı tutsun.”
18. “Adı şudur, şu fabrikanın işçisidir, adresi de budur diye yazıp yakamıza astılar. Gümrükte kaybolacak eşya gibi indirdiler Viyana’ya…”
19. “Dönemeyeceğimi anlayınca Türkiye’deki evim için aldığım eşyaların hepsini paketinden çıkardım. Artık onlar da benim gibi eskiyebilirlerdi.”
20. “Göçmenlik bir ‘buğulu cam’ halidir. Ne sen dışarısını net olarak görebilirsin, ne de sana dışarıdan bakanlar içini tam olarak görebilir.”
21. “Çok para harcamazdık. Ama hiç düşünmeden para verdiğimiz bir yer vardı: Cenaze nakil fonu! Bir şekilde memlekete geri dönmek istiyorduk.”
22. “30 yıl oldu alıştın mı diye soruyorlar. 30 yıldır bir gün olsun cebimde pasaportum olmadan dışarı çıkmadım diyorum. İşte bu kadar alıştım.”
23. “Ustabaşı hasta olmak serbest, rapor almak yasak diyordu. Kullandığım makine bile yılda 5 kez bozuluyordu ama bizim bozulma hakkımız yoktu.”
Kaynak: Twitter
Kaynak: BBC Türkçe