Tarih, insan ve doğa yaşamına yön veren en ince ayrıntılardan meydana gelir. Sanat yapıtının yaratımı da aynı ayrıntılar arasından meydana gelir ve kendini var eder. Yazılı kaynakların kökeni, taşıdığı hikâye ve anlam yoğunluğu; geçmişten günümüze gelen birikimi oluşturan temelden beslenir.
Tarihin en eski yazılı destanı olan Gılgamış da aynı temelden hareketle var olmuş ve günümüze kadar gelmiştir. Disiplinlerarası çalışmalar sayesinde yeniden yorumlanan destan, Kanadalı müzisyen Peter Pringle‘ın bestesiyle kendine yen bir ifade alanı bulmuştur.
Tarihin en eski yazılı destanı olarak kabul edilen Gılgamış Destanı, Uruk kralının ölümsüzlük arayışını ve Nuh Tufanı’nı anlatmaktadır
Bu haliyle tarihe oldukça önemli bir yerden pek çok bilgi sağlayan destan, içeriği ile ilgili yapılan bir çalışmayla yeni bir bakış daha kazandı
Kanadalı müzisyen Peter Pringle, destanın içeriğine dair yaptığı bir çalışmayla, destana farklı bir açıdan yaklaşarak müzikle harmanladı
Destanda yer alan epik şiirin açılış dizelerinin bir kısmını besteleyen sanatçı, yaptığı çalışmayla ilgili olarak şunları söyledi:
“Videoda duyduğunuz şey epik şiirin açılış dizelerinin bir kısmının uzun saplı, üç telli ‘gish-gu-di’ olarak bilinen Sümer kopuzu eşliğinde seslendirilmiş hâli. Enstrüman sol – sol – re notalarına göre akortlanıyor. Videonun çekildiği yer Nebukadnezar’ın Babil’deki sarayının avlusu. Dört dakika uzunluğunda olan bu parça Sümer müziğinin neye benzediğine dair bir fikir edinmek için düşünüldü.”
Pringle, bestesini yaptığı destanı Sümerce olarak seslendirdi ve böylece ortaya oldukça ilginç bir eser çıktı
BONUS: Peter Pringle tarafından bestelenen destanın bir kısmı
Kaynak: 1