Günümüzdeki haritaların, mevcut olmayan yerleri gösterebileceğini düşünmek oldukça zor. Fakat yüzlerce yıl önce çizilen haritalarda birçok hayali yer bulunuyordu. Tıpkı Kral Arthur’un Avalon’u gibi eski haritalardaki bazı yerler de efsanelere dayanıyordu. Birçok denizci bu bölgeleri keşfetmek için yolculuğa çıksa da listemizdeki yerlerin hiçbiri bulunamadı. İşte Asya’daki efsanevi bir Hıristiyan İmparatorluğu’ndan mücevherlerle dolu adalara, gerçekte var olmayan ünlü yerler …
1. Prester John Krallığı
Orta Çağ döneminde Avrupalılar, dünyanın bilinmeyen bir köşesinde büyük bir imparatorluğun olduğuna inanıyordu. Bu inanışa göre söz konusu imparatorluğa Hristiyan bir kral hükmediyordu. Efsane ilk olarak 1165 yılında Bizans ve Kutsal Roma imparatorlarının “Prester John” isminde bir hükümdardan mektup almasıyla ortaya çıktı. Bu mektup, Avrupa’daki imparatorları doğunun zenginliklerine karşı harekete geçirmek için gönderilmişti. Yani mektup Prester John isimli hükümdara ait değil, kralları harekete geçirmeye çalışan bir sahtekara aitti. Sahte kral, kendisini “Üç Hint Adaları”nın en büyüğünün hükümdarı olarak tanıtmıştı. Oysa ki ortada ne bir kral ne de bir krallık vardı. Yine de Prester John Krallığı’nın efsanesi Avrupa’da hızla yayılmaya başladı. Hatta Haçlı Seferleri’ne giden Hristiyanlar, kendilerine yardım edecek bir krallığın olmasına oldukça sevinmişti. Efsanevi krallık daha sonra gezginler ve kaşifler için de merak konusu oldu. Öyle ki Marco Polo, bu krallığı gördüğüne dair çelişkili bir hikaye dahi uydurdu. 17. yüzyıla gelindiğinde, elle tutulur bir kanıt olmadığı için bu efsane unutulmaya başladı. Böylece hayali Prester John Krallığı birçok haritadan çıkarıldı.
2. Hy – Brasil
Hy Brasil ilk defa 14. yüzyıl haritalarında, bir boğazla ikiye bölünmüş daire şeklindeki bir ada olarak görünmeye başladı. Adanın hikayesi büyük olasılıkla Kelt efsanelerinden geliyordu. Bazı efsaneler adayı kayıp bir cennet ya da ütopya olarak tanımladı. Diğer efsanelerde ise adanın sürekli yoğun bir sis perdesi tarafından gizlendiği ve sadece yedi yılda bir çıplak gözle görülebildiği anlatılıyordu. 1800’lü yıllara kadar pek çok denizci burayı gerçek bir yer olarak kabul etti. Hatta denizciler, adayı keşfetmek için yolculuğa çıkmaya başladı. 15. yüzyıldan kalma birçok belgede gezginlerin Hy-Brasil ile karşılaştığı iddia ediliyor. Ancak tarihçiler, Hy- Brasil’e gittiklerini zanneden denizcilerin Amerika’ya seyahat etmiş olabileceklerini belirtiyor.
3. Thule
Thule sadece eski kaşifler ve romantik şairler için değil Naziler için de hayranlık duyulan bir yerdi. Thule, İskandinavya yakınlarında buz altında olan bir bölgeydi. Efsanenin tarihi geçmişi MÖ 4. yüzyıla kadar uzanıyor. O zamanlar bu bölge, bilinen dünyanın en kuzeyini temsil ediyordu. Ancak denizci ve kaşiflerin bahsettiği Thule’nin şimdiye kadar neresi olduğu tespit edilemedi. Bazı bilim insanları, Thule olarak adlandırılan bölgenin İzlanda olabileceğini belirtiyor. Bu efsanevi adanın bu kadar ünlü olmasının bir diğer nedeni, Nazilerle bağlantılı olması. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Thule Society isimli gizemli bir örgüt, bu adayı Aryan ırkının atalarına ait olarak görüyordu. Münih merkezli bu örgütün, Rudolf Hess başta olmak üzere birçok Nazi’yle bağlantısı vardı.
4. El Dorado
El Dorado efsanesinin kökeni Gonzalo Jimenez de Quesada’nın Muiska yerlilerinden edindiği duyumlarla başladı. Sözde yerli bir kral olan El Dorado, vücudunu altın tozuyla pudralıyor ve büyük bir zenginlik içinde yaşıyordu. Zengin kralın hikayeleri, zamanla büyük bir ihtişama sahip “altın şehir” söylentilerine yol açtı. Sonunda kaşifler, bu altın şehri bulmak için uzun yıllar sürecek olan bir arayışa başladılar. Ancak efsanevi şehir hiçbir zaman bulunamadı.
5. St. Brendan Adası
Gerçekten var olmayan ünlü yerler listemizin sonunda Brendan Adası bulunuyor. St. Brendan Adası, Kuzey Atlantik’te olduğu düşünülen efsanevi bir ada. Ada ismini, Clonfertli Aziz Brendan’dan almıştır. Brendan Adası’nın dindar denizciler tarafından keşfedildiği ve mücevherlerle kaplı bir ada olduğu söyleniyor. Aziz Brendan’ın yolculuğuna dair hiçbir kanıt olmasa da bu yolculuk Orta Çağ’da oldukça popüler bir hale geldi. Öyle ki St. Brendan Adası, birçok haritada kendine yer buldu. Adanın mücevherlerle dolu olduğu söylentisi hızla yayıldığı için birçok denizci hayatı boyunca adayı bulmak için uğraştı. Ancak aramalar sonuç vermeyince 18. yüzyılda bu efsanevi ada haritalardan çıkarıldı.
İlginizi çekebilir:
Hiçbir İz Bırakmadılar! Antik Çağ’da Gizemli Bir Şekilde Ortadan Kaybolan 6 Uygarlık
Kaynak: 1