Animasyon filmleri, sadece rengârenk görselleri ve eğlenceli karakterleriyle değil, aynı zamanda arkasındaki büyüleyici hikayeleriyle de bizi kendine hayran bırakıyor. Peki, sevdiğimiz bu filmlerin perde arkasında neler gizli? İlhamını gerçek hayattan alan olaylar, yaratıcıların hayal dünyasındaki büyülü yolculukları ve bazen de büyük zorluklarla dolu süreçler… Bu yazıda, gerçek olaylardan uyarlanan animasyon filmlerine ve hikayelerine yakından bakacağız. Hazırsanız, animasyon dünyasının perde arkasına doğru keyifli bir yolculuğa çıkalım!
1. Ateşböceklerinin Mezarı -1988
Gerçek olaylardan uyarlanan animasyon filmleri listemize başlıyoruz. Haydi sizi duygusal bir yolculuğa çıkaralım! Bu hikâye, II. Dünya Savaşı’nın kaos dolu son günlerinde, Kobe’nin alevler içinde kaldığı korkunç zamanlarda hayatta kalmaya çalışan bir erkek ve kız kardeşin hikayesi. Ancak bu sadece bir hayal ürünü değil, aynı zamanda yazar Akiyuki Nosaka’nın yüreklere dokunan anılarından ilham alınarak yazılmış. Gerçi Nosaka’nın hayatı deyim yerindeyse tam bir felaketler zinciri! Kobe yanarken evlatlık babasını kaybetti, annesi yaralandı ve küçük kız kardeşiyle birlikte hayatta kalmaya çalıştı ama maalesef işler onun için iyi gitmedi. Küçük kardeşini kaybetti, hırsızlık yapınca soluğu çocuk ıslahevinde aldı ve burada da açlıktan ölen arkadaşlarına tanıklık etti. Tüm bu zorluklar ona ‘Neden ben?’ diye düşündürmek yerine, hikâye anlatma yeteneğini kullanarak yaşadığı her şeyi bir kısa hikâyeye dönüştürdü. Sonra bu hikâye, bir animasyon şaheseri olarak karşımıza çıktı!
2. Persepolis – 2007
Persepolis, karikatürist, illüstratör ve yönetmen Marjane Satrapi’nin hayatından ilham alan şahane bir film! İran Devrimi’nin tam ortasında büyüyen bir kız çocuğunun hikayesini anlatan bu eser, hem düşündürüyor hem de etkiliyor. Marjane Satrapi, İran’ın Rasht şehrinde doğmuş ve İslam Devrimi’ne çocuk gözleriyle tanıklık etmiş biri. Düşünsenize, kadınların boşanma hakkı ellerinden alınmış, peçe zorunlu olmuş, kız çocuklarının evlenme yaşı 18’den 9’a düşürülmüş! İşte böyle çalkantılı bir dönemde, Marjane’in kız çocuğu olmaktan güçlü bir kadına dönüşme yolculuğu sizi hem ağlatacak hem de güldürecek. Film harika, ama çizgi romanını da mutlaka okuyun; iki kat keyif garanti!
3. Anastasia – 1997
Anastasia, hafızasını kaybeden genç bir kızın ve iki kurnaz dolandırıcının yollarının kesiştiği büyülü bir hikâye. Plan basit: Bu kızı kayıp Büyük Düşes Anastasia olarak tanıtıp serveti cebe indirmek. Ama küçük bir sorun var… Anastasia gerçekten Anastasia! İşte bu, “yalanın gerçeğe yenildiği” masalsı bir yolculuk. Hikâye, Rusya’nın son çarı II. Nikolay’ın en küçük kızı Anastasia’nın etrafında şekilleniyor. Tarihe bakarsak, 1918’de ailesiyle birlikte Bolşevikler tarafından öldürüldüğü kaydedilmiş. Ama halk buna inanmak istemedi. İnsanlar “Anastasia kaçtı!” söylentilerini tüm dünyaya yaydı. Ve bu söylentiler? Tabii ki, kraliyet pastasına göz diken pek çok “ben Anastasia’yım” iddiacılarını sahneye çıkardı. 1997 yapımı bu animasyon, “yaşayan bir Anastasia” hayalini tam bir peri masalına dönüştürdü. Hafızasını bulmaya çalışan genç bir kız, romantizm, macera ve bir tutam sihir…
İlginizi çekebilir:
Kendi Evrenlerini Genişleten 3 Yeni Mükemmel Animasyon Serisi
4. Pocahontas – 1995
Hadi kabul edelim, Pocahontas hepimizi “Rüzgârın Renkleri”yle ormanda dans ettirdi, ama gerçek hikâye Disney’in anlattığından çok uzakta, hatta biraz dram yüklü! Öncelikle, “Pocahontas” onun sahne adı gibiydi; asıl adı Amonute, özel adı ise Matoaka’ydı. Kendisi, 30’dan fazla kabilenin lideri olan güçlü Powhatan’ın kızıydı, yani adeta dönemin prensesi! Filmde sırtını döndüğü Kocoum’la aslında evlendi ve bir oğulları oldu. Ancak işler karıştı, çünkü Pocahontas bir gün İngilizler tarafından rehin alındı. Kaptan Samuel Argall, onu Powhatan kabilesine karşı bir pazarlık kozu olarak kullandı. Esaret sırasında Hristiyanlık hakkında bilgi edindi, hatta “Rebecca” adını aldı. Sonrasında, John Rolfe adında biriyle tanıştı ve onunla evlenerek yeni bir hayata adım attı. İngiltere’ye gitti, saraylarda ağırlandı ama bu yeni yaşam ona pek iyi gelmedi. Ne yazık ki sadece 21 yaşında hayata veda etti.
5. Beşir ile Vals – 2008
Beşir’le Vals tam anlamıyla yönetmen Ari Folman’ın kendi hayatından bir dans pistine dönüşmüş bir animasyon belgesel! Bu film, Folman’ın 1982 Lübnan Savaşı’na dair hafıza kırıntılarını toplayıp izleyiciye sunduğu, biraz hüzünlü biraz çarpıcı bir yolculuk. O yıllarda askerlik yapan Ari, geçmişin tozlu sayfalarını karıştırıyor ve İsrail cephesinden savaşın kasvetini gözler önüne seriyor. Ama burada iş sadece savaş değil, travmaların zihinlerdeki valsi, eski asker arkadaşlarıyla yapılan duygusal sohbetler ve kaybolmuş anıların peşine düşmek de var. Eğlenceli mi? Hayır. Ama etkileyici? Kesinlikle!
İlginizi çekebilir:
İzlerken Gözlerinizin Dolmasına Sebep Olacak 18 Duygusal Animasyon Filmi
6. Tatsumi – 2011
Tatsumi, izledikten sonra beyninize yerleşip uzun süre çıkmayı reddedecek türden bir animasyon filmi! Bu yapım, ikonik manga dehası Yoshihiro Tatsumi’nin gerçek yaşam hikayesini ele alırken, kısa hikayelerle yetişkin temalarını büyük bir ustalıkla işler. Ama dikkat, burası tatlı bir masal dünyası değil, hayatın karanlık köşelerinde dolaşıyoruz! Film, 1945’ten 1960’a uzanan ve tam 855 sayfa boyunca insanı derinlere çeken otobiyografik mangadan beyaz perdeye taşındı. Tatsumi, dramatik, cesur ve yetişkin hikayeleriyle çizgi roman dünyasında devrim yapan Gekiga tarzının mucidi olarak anılıyor. Hazır olun, çünkü gerçek olaylardan uyarlanan animasyon filmi sizi sıradanlığın çok ötesine taşıyacak!
7. Charlotte – 2021
Charlotte, hayatta kalma ve yaratıcılık üzerine yapılmış, izlerken hayran kalacağınız bir film! Hikayemizin merkezinde, Berlinli Alman-Yahudi sanatçı Charlotte Salomon var. Charlotte, resmen üretkenliğin canlı haliydi! Nazilerden saklanırken Fransa’nın güneyinde tam 769 guaj tablo yaptı. Eseri mi? Bir şarkı oyunu. Evet, adı bile sanatsal! Düşünsenize, bütün bu sanatı yaparken ölümle burun buruna bir hayat yaşıyor. Ne yazık ki, sonunda Naziler tarafından yakalandı ve beş aylık hamileyken Auschwitz’e gönderildi. Ama eserleriyle ölümsüzleşti ve yaratıcılığın hiçbir şeyle bastırılamayacağını herkese kanıtladı. Bu hikâye kaçmaz!
İlginizi çekebilir:
Keşke Daha Önce Keşfetseydim Dedirten 17 Netflix Animasyon Dizisi
8. Bayan Hokusai – 2016
Bayan Hokusai, ünlü ressam Katsushika Hokusai’nin gölgesinde ama kesinlikle kendi yıldız ışığında parlayan usta Japon sanatçı Katsushika Ōi’nin gerçek hikayesini anlatıyor. Pek çok biyografi sadece sanatçının hayat hikayesini sıralar, ama bu film, sanatçının kafasının içine dalıyor! Öyle ki, Ōi ilk kocasını, sanatını ciddiye almadığı için terk etmiş (haklı tabii). Babasının yanına geri dönmüş ve ikili sanata öyle kafayı takmış ki, ev işlerini rafa kaldırmışlar. Günleri neredeyse sadece uyumak, hazır yemekleri mideye indirmek ve sigara içmek arasında geçmiş. Ev deseniz adeta bir sanat karargâhı! Sıradanlığa yer yok, tamamen yaratıcı kaos hâkim!
9. Balto – 1995
Balto, 1925 yılında Alaska’nın dondurucu soğuklarında destan yazan, kahramanlıkta sınır tanımayan bir Alaska Husky’siydi! O ve dostları, ölümcül bir salgını önlemek için hayat kurtarıcı ilaçları tam 500 mil uzaktaki Nome kasabasına yetiştirme görevine atıldılar. Ama işin püf noktası şu: Bu, sıradan bir yolculuk değildi. Fırtınalar, sert rüzgarlar ve karla kaplı zorlu yollar vardı. Kızakla gitmek bir ay sürecekti, bu yüzden çılgın bir fikirle bayrak yarışı yapmaya karar verdiler. Balto, Gunnar Kaasen adlı musher’ın (kızak sürücüsü) liderliğinde son aşamada ipi göğüsledi ve ilaçları sapasağlam teslim etti. Ama burada bir alkış da Togo’ya gelsin! Togo, bu zorlu yolculuğun aslan payını üstlenen bir diğer efsane köpekti ve o da çiçeklerini fazlasıyla hak ediyor. Kısacası, Balto ve Togo, Alaska’nın soğuğuna meydan okuyarak sadece tarih değil, aynı zamanda kalplerimize de geçti!
10. Yukarı Bak – 2009
Gerçek olaylardan uyarlanan animasyon filmlerinden biri de Yukarı Bak! Pixar’ın Up filmi, herkesin ilk on dakikada gözyaşlarına boğulduğu bir duygusal rollercoaster! Aşk, kayıp, dostluk ve dayanıklılık temalarıyla dolup taşan bu hikâye, Carl’ın evini gökyüzüne balonlarla uçurmasıyla akıllara kazındı. Ama işin ilginç yanı, bu hikâye sinema salonlarında gösterilirken, Edith Macefield isimli bir kadın kendi Up filmini gerçek hayatta yaşıyordu! Edith, tam 108 yaşındaki şirin çiftlik evi “Whitewood Cottage”a sımsıkı sarılmış ve devasa bir inşaat projesine kafa tutmuştu. Geliştiriciler ona “Al şu yüz binleri, evini ver!” dese de Edith, “Kalsın canım, istemez.” diyerek reddetmişti. Sonuç? Devasa binalar onun evinin etrafında yükseldi ve Edith’in evi, Carl’ın balonlarla uçan evinin karada duran kardeşi gibi durdu!
İlginizi çekebilir:
“Animasyon Çocuklar İçindir” Algısını Yerle Yeksan Eden 23 Yetişkin Animasyon Filmi
11. El Dorado’ya Giden Yol – 2000
Bu hikâye, altın avcılığı sırasında yolları El Dorado’ya düşen iki kurnaz dolandırıcı ve onların baş döndürücü maceralarını anlatıyor. Bu iki kafadar, kendilerini tanrı gibi gösterecek kadar iddialı bir tiyatro sergileyerek yerli halkı kandırmayı başarır. Amaçları mı? Tabii ki, altın dolu bir havuzda keyif yapmak! Ancak hikâyemizin kötü adamı Hernan Cortes, bu güzel şehrin tepesinde kara bulutlar gibi dolaşan bir tehdittir. Eğer El Dorado’ya ulaşırsa, bu masalsı şehrin sonunu getireceği kesin. Dolandırıcılarımız uydurma olsa da Cortes’in gerçek bir tarih canavarı olduğunu belirtmekte fayda var. Kendisi, İspanya adına fetih peşinde koşan bir Conquistador olarak Aztek İmparatorluğu’nu 1521’de yerle bir etmişti.
12. Kaçış – 2021
Gerçek olaylardan uyarlanan animasyon filmleri listemizin sonuna geldik. Bir düşünün: 1990’ların savaşın küllerine gömülü Afganistan’ından, kuzeyin huzurlu ve soğuk ülkesi Danimarka’ya doğru bir kaçış hikayesi… İşte karşınızda Flee! Bu etkileyici belgesel-animasyon, Amin Nawabi takma adını kullanan bir adamın, gerçekte yaşadığı bu inanılmaz yolculuğunu anlatıyor. Neden takma ad mı? Çünkü kahramanımız hem kendi hikayesini dürüstçe anlatmak hem de kendini güvende tutmak istiyor. Film, sadece bir mülteci olmanın ne anlama geldiğini değil, aynı zamanda insan olmanın getirdiği karmaşık duyguları da yansıtmayı başarmış. Amin, hayatta kalmayı öğrenirken aynı zamanda gerçeklik algısının yerle bir olduğu bir dünyada yolunu bulmaya çalışıyor. Bu güçlü hikâyeyi, Amin’in yakın arkadaşı ve yetenekli yönetmen Jonas Poher Rasmussen, büyüleyici bir animasyon haline getirmiş. Hazır olun, çünkü bu film hem kalbinize dokunacak hem de zihninizde derin izler bırakacak!
Kaynak 1