Süper kahraman hikâyelerine, çizgi romanlardan veya sinema filmlerinden aşinayız. Hatta çoğumuz görünmez olabilen, uçabilen veya sınırsız güç sahibi bu süper kahramanlara özenmişizdir. Peki, olağanüstü güçlere sahip insanların sadece çizgi romanlarda veya filmlerde yaşamadığını biliyor muydunuz? Evet, gerçek hayatta da inanılmaz yeteneklere sahip olan süper kahramanlar var! Sıradan insanları süper kahramanlara çeviren bu özelliklere bazen genetik bir mutasyon sebep oluyor. Bazense zorlu yaşam koşullarına adapte olmanın sonuncunda bu özellikler ortaya çıkıyor. Bu insanların dünyayı kurtarmak gibi bir misyonları elbette yok. İşte çeşitli sebeplerle sıradan insanları süper kahramanlara dönüştüren 5 özellik.
1. Su altında net görebilmek
Çoğu insan su altında gözlerini dahi açamaz. Gözlerini açabilenlerin pek çoğu ise su altındaki nesneleri ya hiç göremez ya da ancak belli belirsiz görebilir! Ancak Tayland ve Myanmar’da yaşayan Moken halkının üyeleri, sahip oldukları sıra dışı bir özellik sebebiyle süper kahramanları andırıyorlar. Moken halkı için su altında bir nesneyi görmek, su üstünde görmek kadar kolay!
Deniz göçebeleri olarak bilinen Moken halkının en önemli geçim kaynağı denizcilik. Bu sebeple Moken halkı, uzun yıllardır denizler üzerindeki kulübelerde ve teknelerde yaşıyor. Moken halkı, uzun yıllardır devam eden bu yaşam koşullarına adapte olmuş durumda. Bu adaptasyon sayesinde, topluluktaki insanlar su altında muhteşem bir görüş yeteneğine sahip.
Sıradan insanlar, ışığın su altında yeteri kadar kırılmaması sebebiyle net bir görüş elde edemiyor. Ancak Molken halkı için, fizik kuralların hiçbir önemi yok! 2003 yılında bu halk hakkındaki gerçeği gözeler önüne seren bir çalışma yapıldı. Buna göre, Moken çocuklarının gözleri, su altında tıpkı yunusların gözlerine benziyor ve gözleri yunuslardaki gibi çalışıyor!
2. Aşırı soğuklara dayanabilmek
Dünya üzerindeki pek çok insan, sıcak veya normal iklimlerde yaşamayı tercih ediyor. Ancak tek sebebi, sıcak havanı tadını çıkartmak değil! Aşırı soğuk havalar insan yaşamı için hiç de elverişli değil. Ancak, Kuzey Kutup bölgesindeki İnituler ve Kuzey Rusya’da yaşayan Nenetler, dondurucu soğuklarda bile hayatta kalabiliyorlar! Bu iki halkın vücut yapıları ve genetik özellikleri, dünyadaki diğer insanlardan oldukça farklı. Vücut sıcaklıları normalden daha yüksek ve metabolizmaları daha hızlı çalışıyor. Ayrıca “normal insanlardan” daha az sayıda ter bezleri var. Bu sebeplerle, havanın kaç derece olduğu bu insanların umurunda bile değil!
3. Uykusuzluğa karşı direnç
Pek çok insanın normal şartlar altında, her gün 7 ila 9 saat uyuması gerekir. Ancak 2014 yılında yapılan bir araştırma uyku ve uykusuzlukla ilgili ilginç sonuçların elde edilmesini sağladı. Buna göre, günde 6 saatten az uyuyarak normal ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek mümkün. Fakat herkes için değil, sadece genetik açıdan bizden farklı olanlar! Bu özellik, yalnızca DEC2 genine sahip insanlarda bulunuyor! Genetik mutasyon sonucunda ortaya çıkan DEC2 genine sahip insanlar, daha yoğun bir REM uykusu uyuyabiliyorlar. Bu sayede kısa süre uyuyarak çok daha dinç ve güçlü hissediyorlar! Bu mutasyonun, sağladığı bir diğer avantaj ise, uykusuzluğun olumsuz sonuçlarını en aza indirmesi! Uykusuzluğun sebep olduğu fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar, DEC2 genine sahip insanlar için hiç de korkutucu değil. Ancak, siz de her gün 6 saatten az uyuyor ve buna rağmen dinlenmiş hissediyorsanız, dikkatli olun. Çünkü uzmanlar, DEC2 geninin oldukça nadir görüldüğünü belirtiyor.
4. Daha yoğun kemikler
Kemik yoğunluğu, insan sağlığı için son derece önemli. Özellikle yaşlılık döneminde ortaya çıkan kemik yoğunluğundaki azalma ciddi sağlık sorunlarına sebep olabiliyor. Kemik yoğunluğundaki azalma, kemik erimesine veya kemik kırılmasına sebep olabiliyor. Ancak bazı insanların vücudunda, sahip oldukları bir mutasyon sebebiyle, kemik yoğunluğunda azalma yerine artış yaşıyor. Bu insanların kemik yoğunluğu yaşlandıkça artıyor! Bu durumun sebebi SOST isimli, kemik oluşumunu düzenleyen genin mutasyona uğraması. Öte yandan bu mutasyon özellikle yaşlılık döneminde, sağlıklı kemiklere sahip olmayı kolaylaştırsa da bazı olumsuz sonuçlara da sebep oluyor. Sürekli yoğunlaşan ve büyüyen kemikler, dev hastalığı, yüzde bozulma veya sağırlık gibi bazı sağlık sorunlarına sebep olabiliyor.
5. Yüksek irtifalarda yaşayabilmek
Bildiğiniz gibi, deniz seviyesinden uzaklaştıkça havadaki oksijen azalıyor. Ancak bazı insanlar, deniz seviyesinden 5.000 metre yükseklikte bile rahatlıkla nefes alabiliyorlar! Ant Dağları’nda yaşayan Quechua halkı ve Himalayalar’da yaşayan Tibetliler üzerinde yapılan araştırmalar, bu insanların yüksek irtifa koşullarına muhteşem bir biçimde adapte olduklarını ortaya koyuyor. Bu halklar, uzun yıllar sonunda akciğer kapasitelerinin artmasına olanak veren daha geniş bir üst bedene sahip oldular. Bu sayede her nefes aldıklarında akciğerlerinde daha fazla oksijen depolayabiliyorlar. Böylece, yüksek irtifa koşullarındaki oksijensiz ortamda bile yaşamlarını sürdürebiliyorlar.
Kaynak: 1