Ne zaman bir Gaziantepli ile karşılaşsanız kabul edin siz de direkt olarak yemeklerden bahsetmeye başlıyorsunuz değil mi? Bizlerin bir mutfak kültüründen öte olduğumuzu anlatmak için ana kodlarımızı deşifre etmek pahasına aşağıdaki listeyi bilgilerinize sunar, gadanızı alırım. Ama unutulmaması gereken en önemli nokta Gaziantepliler anlatılmaz yaşanır.
Kontrol edilemez dürmek dürtüsü
Lahmacun dışında her şeyi dürüm yaparlar. Ender olsa da lahmacunu da tırnaklı pideye dürüm yaparak yedikleri görülmüştür.
Origamiksel yemek yeme biçimi
Dürüm tutkusuna her daim yenik düşen memleketlilerim lahmacunu bir şeye dürmezler ise nedendir bilinmez dörde katlayarak yerler.
Başka söze gerek yok “ANARYA”
Arabanızla yapmaya çalıştığınız manevralara destek veren bir ikinci kişi “Anarya gel” diyorsa şaşırmayın karşınızda bir Gaziantepli var ve size geri vitese takarak hareket etmeniz gerektiğini söylüyor. Ayrıca Fransızca kökenli kelimeyi kader ortağımız Adanalılar da kullanır.
Hawking teorisine rakip, sonsuz yemek döngüsü
Kahvaltı yaparken öğle yemeğinde, öğle yemeği yenirken akşam yemeğinde, akşam yemeği esnasında ertesi gün kahvaltıda ne yeneceğinin sorulması, cevaplanması ve gerekli hazırlıkların söz konusu öğünün bitirilmesi ile başlamasını içeren döngüdür.
Yeşili sev, mangalı yak
3 santimetrekare yeşil alan gördükleri yerde mangal yakma dürtüsüne yenik düşen sevgili hemşerilerim bu kabiliyetlerini arabalarının bagajında mangal ve kömür taşımalarına borçludur. Et tedariki konusunda bir endişe taşıdıkları görülmemiştir. Ayrıca bu tür durumlarda araba kaportası çilingir sofrası muamelesi görür, rakı mangalın yanındaki haklı yerinde hazır ve nazırdır.
Kontrolsüz ısrar, ısrar değildir
Bir Gazianteplinin evine misafir gidecekseniz size tavsiyem ortalama 2-3 gün öncesinde katı ve sıvı gıda alımını durdurun. Genellikle patlıcan kebabı, pilav, dolma, lahmacun, yuvalama ve çeşitli mezelerden oluşan sofrada nedense misafirler asla doymaz içgüdüsü ile hareket edilir. Misafir, standart ısrar cümleleri ikna edilemezse “Ölümü ye”, “Vebali boynuna” gibi tehditler ile sofrada tutulmaya çalışılır.
Darth Vader’a rakip beddualar
Herhangi bir Gaziantepli ile aranızı bozmamanızı özellikle tavsiye ederim çünkü alacağınız ahlar sizi asla süründürmeye yönelik olmayıp direkt öldürme amacı taşıyacaktır. “… şiş çakıla!”, “Bedenine top deye”, “Kanın içine aka”, “Evlat acısı göresin”… Meraklıları için buyurun devamı.
Sadece bir şive değil, ayrı bir dil
https://www.youtube.com/watch?v=ngdg11KwzXM
Şivesiz bir Türkçe ile konuşabilirler… Ta ki bir hemşeriyle karşılaşana kadar. Aynı anda hem şiveli hem de şivesiz olarak iki kişiyle sohbet edebilirler. Kendine özgü kelimelere ve cümle kalıplarına sahip olan Antepçe, Ömer Asım Aksoy tarafından kitap haline getirilmiştir. Şivenin taklidi için verebileceğimiz tek kısa yol fiilleri “-ing” eki ile tamamlayın ve gırtlaktan okuyun.
Şuursuz özgüven
Bir Gaziantepli her şeyi kendisi yapabilir. İthal ettiği makineyi 5 yıl içinde üretip ihraç eder, evini kendisi inşa eder, salçasını kendisi yapar, şehrini kendisi kurtarır. Hatta vakti zamanında kentin önde gelenleri Gaziantep’e radyo evi açılması konusunda devlet makamlarına düzinelerce mektup yazarlar. Muradlarına ermek için araya sokulmadık bürokrat, işadamı bırakmazlar ama bir türlü yanıt alamazlar. Aradan bir süre geçtikten sonra yetkililere son bir mektup yazar ve binanın, yayın teçhizatının hazır olduğunu ve yerel sanatçılar ile radyodan yayın yapmak istemedikleri için (o da şive sebebiyle) radyoevine sanatçı atamalarını rica ettiklerini belirtirler.
Ben yemeğe yemek demem içinde et olmayınca
Gaziantepliler içinde et olmayan yemeği mezeden sayarlar bu sebeple tüm zeytinyağlı yemekler aperatif muamelesi görür. Meyvelerin ve sebzeler etle birleştirerek çeşitli yemek ve kebap türlerinin ortaya çıkmasının haklı gururunu yaşarlar. Yenidünya kebabı, soğan kebabı, sarımsak kebabı, çağla aşı, şiveydiz, kabaklama en bilenen sevilenler arasındadır.
Baklavayı bir de böyle deneyin
Her bir şey için kendilerine özgü yöntemleri olan Gaziantepliler baklavayı ters çevirip ısırarak ya da tüm olarak ağızlarına atıp baklava tabanının damaklarına yapışmasını sağlamak yöntemiyle yerler.
Yemekleri kadar ünlü “Antep Karası”
Gaziantepliler ile aranızı iyi tutmanız gerektiğini belirtmiştim, bu konuya dair ikinci bir sebep de Antep Karası. İftira atmanın Fantom’u diyebileceğimiz Antep Karası bedduanın işe yaramadığı süreçlerde nokta atışı yöntemi ile hedef alınan kişiyi süründürmeyi amaçlar. İftira ile Antep Karası arasındaki temel fark; iftira içeriğinde bir takım şaibeleri barındıran hedef alınan kişinin yakın çevresi tarafından aksi ispatlanabilecek bir durum iken Antep Karası attığınız iftirayı toplum tarafından da tasvip edilip söylenti yoluyla herkesin inanacağı şekle sokma durumudur. Konuyla ilgili örnek için buyurun.
Antropolojik yaklaşım
Lokasyon, sosyal ortam, dil, ırk, cinsiyet fark etmeksizin tanışma faslına kimlerdensin sorusu ile başlatıp kemik yapın aslında X ırkına ait ile devam edip karşıdaki kişinin tam şeceresini çıkarmadan bu süreci tamamlamaz, tamamlayamazlar.
Hepimiz kardeşiz
Bir Gaziantepli ile arkadaş olduysanız tebrikler! Artık tüm kentle tanışmış sayılırsınız. Çünkü kentte herkesin dağ dayısı tavşan emmisidir.
Herkes doğuştan müptezel
Nasıl ki Taksim’de 5 kişi ve üzeri bir grup oluştuğunda bir anda çevik kuvvet ve TOMA ortaya çıkıyorsa Gaziantep’te es kaza toplanıldığında davulcu ve zurnacı ortaya çıkar. Cenaze dışındaki tüm sosyal olaylarda, parkta, sokakta, caddede, havaalanında, hamamda, pazarda başköşedeki yerini alan müzisyenlerimizin düğün sonrasındaki ilk gecelerinde çiftleri yeni evlerinde bastığı da görülmüştür.
Sevdim mi tam severim
Gazianteplilerin sevgisi de nefretleri kadar sınır tanımaz boyuttadır. Bir anda kulaklarınız, organlarınızın biri tarafından yenileceğini duyabilir, birilerinin farklı organları olarak adlandırılabilir ya da size kendini feda edeceğini bildirenler ile karşılaşabilirsiniz. “Dalağını yediğim”, “Kurban olduğum”, “.ötünü ısırdığım”, “.ötünü kopardığım” bunlardan bazıları. Ayrıca yakınlık derecesi ne olursa olsun sevilen her bir insan evladı için kullanılan tek bir ortak tanımlama vardır; “rafık”. Bu şekilde çağırılmaya başlandıysanız bilin ki artık siz de bizden birisiniz.