Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 6 Şubat’ta meydana gelen iki şiddetli deprem, Türkiye ve Suriye’de binlerce kişinin ölümüne neden oldu. Deprem felaketinden etkilenen 11 ilde sayısı 11 bini geçen yapının tamamen yıkıldığı tahmin ediliyor. Arama kurtarma çalışmaları deprem bölgelerinde hızla devam ederken binlerce yıllık Gaziantep Kalesi de depremde büyük hasar aldı. Gökyüzünden görüntülenen asırlık kalenin surları tamamen yıkıldı. Neredeyse harabeye dönen binlerce yıllık kale, iki şiddetli depremin yarattığı yıkımın boyutlarını da gözler önüne serdi. Haberin detaylarına birlikte bakalım.
Kahramanmaraş Depremi Neden Bu Kadar Yıkıcı Oldu?
Asırlık Gaziantep Kalesi 6 Şubat depreminde ciddi hasar aldı
Yaşanan şiddetli depremin yankıları sürerken tarihi Gaziantep Kalesi de büyük hasara uğradı. Merkezi Şahinbey ilçesinde yer alan kalenin doğu, güney ve güneydoğu kısımlarındaki burçlar, depremin etkisiyle yıkılırken, enkaz kalenin etrafındaki yollara saçıldı. Kale civarındaki demir korkuluklar ise çevredeki kaldırımlara dağıldı. Kalenin yanındaki istinat duvarı çökerken bazı burçlarda ise büyük çatlaklar oluştuğu saptandı. Daire biçimindeki Gaziantep Kalesi’nin çevresi yaklaşık 1200 metre. Duvarları taş bloklardan yapılan tarihi yapının 12 kulesi ve burçları bulunuyor.
Deprem esnasında yaşanan şiddetli sarsıntılar, kalenin hemen yanında yer alan, 17. yüzyılda inşa edilmiş Şirvani Camisi’nin doğu yüzünün ve kubbesinin çökmesine neden oldu. Britanyalı tarihçi ve akademisten Oskar Aanmoen, kalenin depremden önceki ve sonraki halinin yer aldığı bir fotoğrafı Twitter’da paylaşarak şu ifadeleri kullandı: “Gaziantep Kalesi, Türkiye’deki depremde tamamen yıkıma uğradı” diyen akademisyen, kalenin tarihinin çok eskilere dayandığını ifade etti.
Kalenin tarihi Hititler’e kadar dayanıyor
Asırlık kalenin kökenleri İlk Çağ Anadolu uygarlıklarından Hititler’e kadar dayanıyor. Tarihi kayıtlara göre kalenin bu noktası, Hititler tarafından MÖ 2. binyıla kadar gözetleme kulesi olarak kullanıldı. Ardından Babil, Pers, Yunan, Roma, Bizans, Arap ve Osmanlı imparatorluklarının himayesine girdi. Kalenin özellikle Roma döneminde, MS 2. ve 3. yüzyıllarda daha gelişmiş bir yapı haline getirildiği biliniyor. Neredeyse o dönemde kale halini alan yapı, yine gözetleme amacıyla kullanılmaktaydı.
Zamanla sınırları genişletilen kalenin bugünkü halini ise 6. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde aldığı biliniyor. Bu süre zarfında askeri öneme sahip bir alan haline gelen Gaziantep Kalesi geçmişte yaşanan hasarlar nedeniyle restorasyon çalışmalarıyla sık sık onarılmış. Öte yandan Bizanslılar kalenin etrafına savunma amacıyla büyük bir hendek kazdığı tarih kayıtlarında yer alıyor. O dönemde yapıya erişimin bir köprüyle sağlandığı biliniyor.
Eyyübi ve Memlüklülerin süslemelerini günümüze ulaştırdı
661’de kale Emevilerin hakimiyetine geçti. 962’de Gaziantep’in Bizanslılar tarafından yeniden ele geçirilmesiyle tarihi kale el değiştirdi. 1067’de ise bu kez Anadolu Selçuklu Devleti’nin himayesine geçti. 1098’de bölgeyi işgal eden Haçlılar kaleyi ünlü Edessa şehriyle bağlantılı hale getirdiler. Sözü geçen Edessa, bugünkü Şanlıurfa sınırları içerisinde yer alıyor. 1150’de Anadolu Selçuklu Devleti’ne geri dönen kale kaotik bir savaş dönemine girdi. Bu süreçte dönüşümlü olarak Selçuklular, Kilikya Ermeni Krallığı ve Zengi Hanedanlığı’nın kontrolüne geçti.
Eyyübiler ise 1181’de kaleyi ele geçirdiklerinde onu restore etmeye ve güçlendirmeye başladılar. 1218’de Gaziantep tekrar Selçuklular tarafından alındı ve yine, dönüşümlü olarak İlhanlılar ve Memlükler tarafından himaye edildi. Bu karışıklık sırasında kalenin 12 kulesinden birçoğu Eyyübilerin ve Memlüklerin süslemeleriyle doldu taştı. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1516 yılında ele geçirdiği kale zamanla askeri önemini yitirdi ve daha istikrarlı bir dönem yaşamaya başladı.
Tarihi kale 1882’de büyük bir deprem daha gördü
6 Şubat tarihinde yaşanan büyük felaketten önce Gaziantep Kalesi yine şiddetli bir deprem daha gördü. 1840’lı yıllarda askeri depo ve zindan olarak kullanıldığı bilinen kale 1822’de şiddetli bir deprem nedeniyle hasar aldı. Tahmini büyüklüğü 7.0 olan bu depremde şehirde yine birçok yapı enkaz altında kaldı. Kale içinde yapılan kazılar, Geç Osmanlı dönemine ait kaleiçi yapıların da depremde yıkıldığına işaret ediyor. Söz konusu depremde kalenin kule ve burçlarını desteklemek için bu yapıların içlerinin doldurulduğu, tünellerin ise ağızlarının kapatıldığı tahmin ediliyor.
Kaleye ait yeraltı tünelleri UNESCO listesinde yer alıyor
Tarihi kale ayrıca, bir dizi yeraltı tüneline de sahip. Su ve lağım sistemleri için kazılan bu yeraltı tünelleri, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde bulunuyor. Kalede iki yıl süren ve Ağustos 2022’de tamamlanan arkeolojik kazılarda bir dizi mağara ve metrelerce uzunlukta yeni tünel yolları keşfedilmiş. 2020’den beri bu tünellerin çıkış noktalarına ulaşmaya çalışan ekipler, kısa süre içinde bunları ziyaretçilere açmayı planlıyordu. Tünellerde Roma dönemine ait olduğu düşünülen haç sembolleri de yer alıyor. Arkeolog Ali Korkmaz, “Araştırma, kazı ve temizlik çalışmaları sırasında toplam uzunluğu yaklaşık 1 kilometre olan tünel ve galerileri gün yüzüne çıkardık” ifadelerini kullanmıştı. Öte yandan yakın zamanda ziyarete açılması planlanan bu yeraltı tünellerinin şiddetli depremin ardından ne durumda olduğu bilinmiyor.
Kaynak: 1