Güzel şeyler duymayalı çok oldu. İyiliği hissetmeyeli de. Umuttan bahsederken cümleler yarım kalıyor uzun zamandır. Aşkımız uzak kalmış, sevincimiz korkup kaçmış. Garip kalmışız…
Tam böyle zamanlarda bazen bir film, bazen bir kitap ya da arkadaşlar koşar yardıma. Bu sefer şansımıza hepsinden güzeli çıktı. Garip akımının şairlerinden derlenen dizeler Yapı Kredi Yayınları’nın tabiriyle bir “anı ve anmalık” olarak minyatür bir kitapçığa basıldı.
Huzurlarınızda Melih Cevdet, Orhan Veli ve Oktay Rifat’ın garip dizelerinden süzülen aşklarımız, umutlarımız, sevinçlerimiz…
Melih Cevdet
Çamaşır asılı ipte duran küçük serçem! Bana acıyarak mı bakıyorsun?
Serçe’den
Ve şehrin sokaklarını, tavlada dübeş kapısını unuttum. Sevdiğim kızın yüzünü.
Yeni Baştan’dan
Hayvanlar konuşmadıkları için kim bilir ne güzel düşünürler, tıpkı ellerimiz gibi!
Ellerimiz Gibi’den
Birinci Harbi Umumi’de doğmuşum, bizim hesabı kesmek için ikincisine ne lüzum vardı?
İkinci Harbi Umumi’den
Bu gece başımı alıp gideceğim yağmurun bittiği yere
Noktürn’den
Sana ayrılığın yayını bıraktım al bir de adını bilmediğim gökyüzünü
Tek Başına’dan
Şiirlerimde sen olmadığın zaman onları niçin bitiremiyorum?
Saadet Şiirlerinden II’den
Akşam üstü nehir boyunda buluştuğumuz zaman, sevgilim sabun kokar
Günlerimiz Yaşamak’tan
Ve bir kızıllık içinde gün batarken vakti kalmamıştır artık insanın çıldırmak ve kafiye aramak için
Gün Batarken’den
Her şeyi, adımı bile unutup uyusam
Bir Misafirliğe’den
Oktay Rifat
Çocuk bardağın yanında, çocuğun yanında bir kedi ve bir beyaz karanfil
Yıldızlar’dan
Ekmek yiyiyorum yıldızlara bakarak. Öyle dalmışım ki sormayın, bazen şaşırıp, ekmek yerine yıldız yiyiyorum
Ekmek ve Yıldızlar’dan
“Çünkü hatıralar kuşlar gibi dal ister konacak. (…)”
Gün Sonu Konuşması: Ben Konuşuyorum’dan
“Elinde tuttuğun elma, mesafe kanadımın altında. Sen kahvede oturursun, ben ağacın dalında.”
Gün Sonu Konuşması: Ben Konuşuyorum’dan
“Ben bir bahriye neferiyim, gözlerimi balıklar yedi. Görmek ve ağlamak bitti benim için.”
Şehitlik I’den.
Bir geyik veya ceylan kalbidir başucumda kımıldayan yaprak
Kuzu’dan
Alışmadığım bir çiçek koklamak isterdim. Lakin güle benzemesinden korkuyorum
Karda’dan
Ve onu düşünerek uyuduğum geceler üstünü örterim rüyada.
Bir Otelin İki Odası’ndan
Bir dost ki benden habersiz yaşar, çıksa üzülürüm odasından
Bir Otelin İki Odası’ndan
Bir telgraf direği bana kırlangıcı hatırlatır; bir kırlangıç, yolculuğu
Kırlangıç’tan
Çember çevirirdi gündüzleri ve reçelli bir dilim ekmek yerdi, kocaman; ikindi vakti
Nanoç’un Çocukluk Resmi’nden
Bulutlar şimdi insanların koynunda, sabahleyin savuşurlar bacadan…
Pencere’den
Küçük bir lavanta çiçeği, sarışın arı ve nâmütenahi* gelincik
*alabildiğince
Peyizaj’dan
Bir kız severim çilli ben onu severim o beni sevmez.
Tecelli’den
Orhan Veli
Benim de mi düşüncelerim olacaktı, ben de mi böyle uykusuz kalacaktım, sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Sevdaya mı Tutuldum’dan
Neden liman deyince hatırıma direkler gelir ve açık deniz diyince yelken?
?’den
İmkansız şey şiir yazmak, aşıksan eğer
İstanbul için Hay Kay’lar: Nisan’dan
Şiir yazma hastalığım hep böyle havalarda nüksetti
Güzel Havalar’dan
Eski bir sevdadan kurtulmuşum. Artık bütün kadınlar güzel
Illusion’dan
Çayın rengi ne kadar güzel; sabah sabah; açık havada
Ne Kadar Güzel’den
Aldırma söz olur diye; tak takıştır, sür sürüştür; inadına gel, piyasa vakti, muhallebiciye.
Söz’den
Ağaca bir taş attım; düşmedi taşım, düşmedi taşım. Taşımı ağaç yedi; taşımı isterim, taşımı isterim!
Veda Müsameresi, Oktay Rifat – Orhan Veli
Bonus: Parmak kaynak Garip Dizeler
Bu minik şaheser YKY tarafından yayımlanan Garip (2014) adlı kitaptan M. Sabri Koz tarafından yapılan derlemelerden oluşmuş. Kitapçığı Yapı Kredi Yayınları’ndan ücretsiz olarak edinebilirsiniz.