Mimari yapılar, genellikle inşa edildikleri dönemden ve kültürden izler taşıyor. Geçmiş yıllarda her kültürün yapıları inşa etme stilleri, kullandıkları malzemeler hatta süslemeler bile farklılık gösteriyordu. Bu dönemlerde çok fazla sanat akımı ortaya çıktı. Mozaikten, duvar resimlerine kadar pek çok sanat dalı gelişim gösterdi. Mimari ögeler de aynı şekilde gelişti. Sütunlar, kolonlar, duvarları süsleyen heykeller… Her biri birer sanat şaheseri. Nitekim sanat göreceli ve her zaman dayatılmış güzellik algısını yansıtmıyor. Gargoyle bunun en iyi örneği. Garip görünümlü hatta çirkin sayılabilecek yaratıkların mimari yapıların duvarlarında yerini aldığı bu gotik mimari ögesine daha yakından bakalım.
Gargoyle, kökeni Fransızca gargouille sözcüğüne dayanan bir tür Gotik mimari ögesi. Ancak kiliseleri ve binaları süsleyen bu yapının derin bir tarihi bulunuyor
Gargouille kelimesi eski bir Fransız efsanesiyle ilgili. Hikayeye göre, Seine Nehri yakınlarındaki bir mağarada yaşayan La Gargouille adında, uzun ve kıvrık boyunlu, güçlü çeneli, ürkütücü gözlü, devasa kanatlı bir ejderha vardı
Bu ejderha insanlarla besleniyordu. Gittiği her yerde kaosa neden oluyordu, yıkımı da beraberinde getiriyordu. Efsaneye göre ejderha, gittiği her yeri akıp yıktı.
Tabii ki bölgede yaşayanlar ejderhanın varlığından korktu. Hatta Rouen sakinleri, öfkesini yatıştırmak için ona her yıl bir insan kurban sundu
600 yılına gelindiğinde, Romanus adlı bir Hıristiyan rahip Rouen’e ulaştı. Rahip, insanlara Hıristiyanlığa geçmeleri ve bir kilise inşa etmeleri karşılığında onları ejderhadan kurtarmayı teklif etti
Nitekim, rahip sözünü tuttu. Ejderha La Gargouille başı ile boynu bir uyarı ve hatırlatma olarak köy girişine asılmış şekilde kazıkta yakıldı. İnsanlar ise ejderhanın kafasını binaların kenarlarına süsleme olarak yapmaya başladılar
Tabii bu yalnızca bir efsane. Bu mimari ögelerin neden bu kadar ürkütücü göründüğüyle ilgili farklı görüşler var: Kötü ruhları korkutuyorlar mı yoksa insanlara kiliseye gitmelerini mi hatırlatıyorlar?
Uzmanlar neden bu kadar kızgın ve sert görünümlü tasarlandıkları konusunda emin değiller ama birkaç fikirleri var. Bazıları, gargoylelerin öfkeli yüzlerinin kötü ruhları korkutmak ve binayı korumak için olduğunu düşünüyor. Diğerleri, insanlara dünyada kötülük olduğunu hatırlatmak için korkutucu çörtenlerin kiliselere yerleştirildiğini, bu yüzden kiliseye sık sık girip iyi bir hayat yaşamaları gerektiğini düşünüyor.
Gargoylelerin tarihi ise epey eskiye dayanıyor. Bu ögelerin 1200’lü yıllarda Avrupa’daki kiliselerde çok popüler olduğu biliniyor. Bir binada bulunan en eski gargoyle ise ülkemizde Kayseri’de bulunuyor
13. yüzyıldan kalma bu gargoyle, bir bina üzerinde olduğu bilinen en eski mimari öge.
Ancak binalar, özellikle kiliseler üzerinde bulunan bu ögeler, sadece sanatsal bir unsur değil, aynı zamanda pratik bir kullanıma da sahip
Gargoyle’nin groteskler gibi gotik bir tarzı var. Ancak grotesklerden farklı olarak, gargoyleler yağmur suyunun boşaltılmasına yardımcı olmak için tasarlandılar
Grotesk; eskiçağ Roma yapılarında bulunan, insan, hayvan ve çiçek figürlerinin gülünç bir biçimde birleşmeleri biçimindeki abartılı süsleme tarzı.
Eski Mısırlıların, Romalıların ve Yunanlıların binalarında drenaj ağzı olarak kullanmak için gargoyle tasarladığı biliniyor.
Yağmur yağdığında, Gargoyle’nin tepesinde bulunan olukta biriken su bu yaratık figürlerinin açık ağzından boşalıyor ve böylece binalarda bulunan duvarlar korunuyor
Yani bir çeşit “çörten” olarak kullanılıyorlar. Çörten ise; çatıların çevresinde biriken yağmur sularını duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarından dışa doğru uzamış oluklara verilen isim.
Özellikle Notre Dame Katedrali gargoyleleri oldukça ilgi görüyordu. Ancak bu yapıların dünyada başka pek çok örneği bulunuyor
Gargoyle; hayvanlar, ejderhalar ve garip, hayali canavarlar dahil olmak üzere her tür yaratık gibi görünüyor. Hatta bazı gargoyleler insan tasvirinde yapılabiliyor
Kaynak: 1