İnsanın kendi doğasına karşı verdiği savaş her geçen gün daha da dayanılmaz bir boyut alırken, kentten ve bu sahte kaos ortamından kaçıp saf bir yaşam sürdürmeye giden insanların sayısı da çoğalıyor. Bu cesareti göstererek kendi varlığına tekrar yüzünü dönen insanların hikayelerini okumak, bize hayalimizde yalnız olmadığımızı hatırlatarak umut ve cesaret aşılıyor.
İşte bizlerle benzer duyguları paylaşan, insanlar arasındaki eşitliğe ve doğaya olan özlemini gidermek için çözüm üreten insanlar, küçük bir adımla harika bir başlangıç yaptılar. Veysi Özdemir ve Türkan Varisli bir araya geldikleri diğer gönüllülerle kurdukları Gağgı Çiftliği’nde hayallerini gerçekleştiriyorlar. ❤
Gağgı Çiftliği, 2010 yılında İzmir’in Sarıyurt köyündeki Karlık dağında, 50 dönümlük bir arazide, bir grup insanın ortak emeğiyle kuruldu. Bu köyde, insanların ait olduğu ülke, dil veya ırka bakılmadan ekolojik bir yaşam sürülüyor.
Gağgı Çiftliği’nde, en az bulunan şey teknoloji ve para. Bunun yanında, bol bol kestane, ceviz, armut, elma, erik ve meşe ağaçları var.
Gağgı’daki 8 yurdun hepsi odun sobası ile ısınıyor, su ihtiyacı Karlık dağından gelen doğal su kaynaklarından karşılanıyor ve güneş panelleri ile elektrik ihtiyacı gideriliyor.
Kış aylarında kar yağışı yüzünden donan sular, köy sakinleri tarafından eritilerek kullanılıyor.
Bu köyde telefon, müzik aleti gibi kirlilik yaratan eşyalara yer verilmiyor. Bunun yerine köy sakinleri doğal ürettikleri aletlerle kendi müziklerini yapıyorlar.
Yapay ürünlere mümkün olduğunca yer verilmeyen Gağgı’da kullanılan temizlik ürünleri de tamamen doğal. Burada deterjan yok, meşe külü ve zeytin yağı sabunu var.
Gağgı köyü sakinleri doğanın insanı koruduğuna inanıyor. Bu yüzden hiçbir yurt kapısında kilit yok. Alınan tek önlem, bostanları yaban domuzlarından korunmak için çektikleri çitler.
Bu köyün halkı tamamen gönüllülerden oluşuyor. Dolayısıyla, bahçe işleri, yurt yapımı, temizlik, yeni yaşam alanları yaratmak gibi aklınıza gelebilecek her iş, ortaklaşa bir çalışmayla yapılıyor. İnşa edilen sera sayesinde Gağgı’da 12 boyunca ekim yapılabiliyor. Tamamen yerli tohumların kullanıldığı Gağgı sakinlerindne Türkan Varisli şunları söylüyor;
“Piyasada satılan GDO’lu ve ilaçlanmış tohumlar tekrar tekrar ilaca ihtiyaç duyuyor. Bundan dolayı biz toprağımızı ilaçlı tohumlarla kirletmek istemiyoruz. Ondan dolayı yerli tohumları bir sonra ki yıl için saklıyoruz. Aynı zamanda daha sağlıklı ürünler için sürekli çevre köylerle ki çiftçilerle tohum takası yapıyoruz.”
Bol bol misafir ağırlanan çiftlikte, sebze ve meyvelerin birçoğu ziyaretçilerle paylaşılıyor. Biçilen ürünlerden fazla olanlar güneşle kurutularak kışın tüketiliyor. Kimyasal ilaç kullanmadan ürettikleri ürünlerin kurtlarını elleriyle temizliyorlar
Elde edilen ihtiyaç fazlası meyve, pekmez, reçel, bal, ceviz gibi ürünler, çevredeki ekolojik topluluk pazarlarına götürülerek satılıyor. Ama pazara gitmelerindeki amaç sadece satış yapmak değil, insanlara toprağı ilaçla kirletmeden de, ekolojik ve sürdürülebilir bir yaşamın mümkün olduğunu anlatmak.
Gübre olarak ormandan meşe ve ceviz yapraklarının yıllarca üst üstte durduğu çürümüş, kutlanmış katmanı getirip bahçemize atıyoruz. Bahçemizin sulamasını ise dağlardan akan doğal sularla damlama yöntemiyle suluyoruz. Ürünlerindeki hastalıkları arap sabunu, zeytin yağı, sirke, acı biber, sarımsaklı su gibi ürünlerle gideriyoruz. Ürünlerindeki kurtları ise daha doğal olması için, sadece ellerimizle ayıklıyoruz.
Gağgı’nın kurulma amacı; kolektif, komün bir yaşamı mümkün kılmak. Irk ve dil ayrımı yapmadan, temiz hava, su ve toprakla birleştirici bir yeryüzü evi kurmak. Gağgı sakinlerinden Veysi Özdemir’in sözleri böyle bir yaşam için umut vadediyor:
Komün bir beklentili bir enerji ile inşa edildi burası. Hayalim komün enerjinin Gağgı’da gerçekleşmesidir. Burada yaşam kolektif bir zihinle başlıyor. Gağgı’da doğanın takvimine göre hareket ediyoruz. Gağgı’nın felsefesi insanın kendi iç enerjisini doğanın enerjisi ile birleştirmek. Doğa iyi bir öğretmen, o iyi öğretiyor ama devamsızlık yapmamak, kaçmamak gerekiyor. Doğa ile beraber yaşamak gerekiyor.
Burada şehirdeki insanların yaşadığı bulaşıcı hastalıkları yaşamıyorum. 6 yıldır buradayım grip ya da farklı bir hastalığa daha yakalanmadım. Burada yaşım ilerliyor ama daha da dinçleşiyorum
Yeryüzündeki insanların ülke, ırk ve dil olarak ayrışmasını istemiyorum. İnsanları birleştirecek küçük faaliyetlerin olması gerektiğini düşünüyorum. Benim için de insanları birleştirecek o küçük faaliyet Gağgı. Buranın insanlar için bir yeryüzü evi olmasını istiyorum.
Kaynak; 1