Plajlar, “Eski İstanbul” nostaljisinin en popüler ikonlarından biri. Her ne kadar son yıllarda yapılan çalışmalarla yeniden denize girilebilmeye başlanmışsa da, şehrin 1980’lerin sonlarına kadar barındırdığı plajlardan geriye kalan görüntüler bugünkü İstanbullular için derin bir iç geçirme nedeni… Gerçekten de İstanbul’un Moda, Menekşe, Süreyya, Caddebostan gibi pek çok kıyısında yer alan plajlar, yazları denize girip güneşlenmek için gelen kadınlı erkekli kalabalıklarla dolup taşıyordu. Bu yazıda İstanbul’da plaj kültürünün ilk ortaya çıktığı, uzun yıllar İstanbul’un en popüler sayfiye yeri olan Florya Plajı’nın gelişimini özetledik.
Not: Bu listeyi hazırlarken faydalandığımız Burçak Evren’in “İstanbul’un Deniz Hamamları ve Plajları” kitabı, konuyla ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyenlere şiddetle önerilir.
1. Yüzyıllar önce de sayfiyeydi
Florya sahili ve civarındaki Yeşilköy ile Bakırköy’ün Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli kişilerin yazlık saraylarını barındırdığı biliniyor. Ancak 18. yüzyılda burası Patrona Halil isyanı sırasında talan olmuştu. 1800’lü yıllara gelindiğinde ise Florya ıssız ve bakirdi.
2. Deniz sefasıyla ilk tanışma: Deniz hamamları
İstanbul’da denize girme aktivitesi plajlarda sere serpe güneşlenip serin sulara kendini bırakma halini almadan önce, “deniz hamamı” adı verilen dışa kapalı mekanlarda gerçekleştirilirdi. 19. yüzyılda kentin kıyılarında yer alan çok fazla sayıda deniz hamamı, biletli girişiyle kıyıdan belirli bir uzaklıkta kurulan derme çatma ahşap barakalar biçimindeydi. Bu barakaların içindeki platformlardan denize girilirdi. Bir işletmenin kadın ve erkek için inşa ettiği deniz hamamları arasında en az iki yüz adım bulunur, kadınların kabinleri deniz seviyesine kadar kapalıyken erkeklerin kullandığı deniz hamamlarının altı genellikle açık bırakılırdı.
3. Şehrin dışında bir mesire yeri: Florya sahili
“Osmanlı İstanbulu”nun dışında kalan Florya, o zamanlar halk için bir mesire yeriydi. Özellikle 1800’lerin sonuna doğru tamamlanan Sirkeci – Rumeli demiryolu hattı sayesinde İstanbul sakinleri trene binip Florya kıyılarına günübirlik giderek o zaman için oldukça bakir olan sahilde ağaçların gölgesine çekilip piknik yapıyordu.
4. Beyaz Ruslar sayesinde Fülürye adı “Florya” oldu
Florya’da güneşlenip denize giren ilk topluluklar, Ekim Devrimi sonrası ülkelerini terk ederek İstanbul’a sığınan Beyaz Ruslar ve 1. Dünya Savaşı sonrası işgal için şehirde bulunan İngiliz askerleridir. Önceleri bu kadın ve erkeklerin bacakları, kolları açıkta bırakan kıyafetleriyle kumlara uzanıp denizde “çimdiğini” gören İstanbul halkı hayretler içinde kalır. O sırada Florya onlar için sadece bir piknik yeridir. Ancak kısa süre içinde piknik rutinlerine, kızgın kumlardan serin sulara atlamayı da ekleyen kent sakinleri Florya sahiline akın etmeye başlar. Bu arada eskiden “Fülürye” olarak bilinen semt de Rus şivesiyle “Florya”ya dönüşür.
5. İlk Tesisler: Solaryum ve Haylayf
1920’lere gelindiğinde Florya sahili İstanbul halkı için bir sayfiye yeri haline gelir. Gayrimüslim işletmecilerin kurduğu Solaryum ve Haylayf isimli ahşap baraka tarzındaki sahil gazinoları, kısa süre içerisinde yetersiz kalmaya başlayacaktır.
6. Varna’ya rekabet
Cumhuriyet’in ilanı sonrası Ankara’nın gölgesinde kalan İstanbul, 30’lu yıllarda rejimin gündemine alınır. İdari merkez olma özelliğini yitirmiş olan şehre artık potansiyel bir kültür ve turizm kenti gözüyle bakılmaktadır. Bu açıdan hâlihazırda popülerleşmiş olan Florya sahili için istimlak çalışmalarına başlanır. Florya, Avrupa’nın en güzel tatil merkezlerine rakip olacak bir sahil tesisine dönüştürülecektir. Bu yıllarda Florya’nın imarı ve bu işe ayrılan bütçe gazetelerin gündemini meşgul eden konulardan biri haline gelir.
7. Atatürk’ün ilgisi ile süreç hızlanıyor
Dört yıl boyunca imarı ha yapıldı ha yapılacak derken, 1935’te Florya için çok büyük bir gelişme oluyor: Atatürk (rivayete göre) bir gezisinde buraya hayran kalıyor ve buranın acilen düzenlenip modern bir tesis olarak halka kazandırılmasını istiyor. Bu esnada İstanbul Belediyesi deniz kenarına Atatürk için bir yazlık köşk inşa ettiriyor. Öncü modernist mimar Seyfi Arkan’ın tasarladığı bina bir iskele gibi kıyıdan açıkta, ayaklar üzerinde yükseltilmiş bir platform üzerine yerleştiriliyor ve inşası iki ay gibi kısa bir sürece tamamlanıyor. İnşa sürecinin başından itibaren Atatürk burayı sık sık ziyaret ediyor ve henüz tamamlanmamış yazlık evinin önünde şık mayosuyla denize girip çıkıyor. E tabii Florya’nın zaten yayılmış olan ünü iyice zirveye çıkıyor.
8. Atatürk nostaljisinin vazgeçilmezi
Ağzımız kulaklarımızda açıp dakikalarca izlediğimiz Atatürk’ün sosyal yaşantısına ait kareler arasında mayolu, denizde yüzerken, kıyıda güneşlenirken, kürek çekerken fotoğraflar vardır. Hatta bunların bazılarında manevi kızı Ülkü Adatepe’yi de görürüz. İşte bu karelerin çoğu Atatürk’ün yazlık köşkünde çekilmiştir. Ülke liderinin halkla beraber yüzüp güneşlendiği, kadın ve erkeklerin mayolarıyla boy gösterdiği Florya Plajı bu sayede Cumhuriyet modernleşmesinin başlıca sahnelerinden biri haline gelir.
9. İstanbul’un imarından önce Florya
Atatürk’ün yazlığıyla beraber popülaritesi iyice artan sahil için istimlak işlemleri tamamlanır ve İstanbul Belediyesi tarafından buranın imarı için ilk projeler hazırlatılır. “Asri plaj”ın düzenlenmesi için ilk tasarım, deniz köşkünü de tasarlamış olan mimar Seyfi Arkan tarafından gerçekleştirilir. Bu çalışmalar yapılırken İstanbul’un imar projesi henüz başlamamıştır. Yani Florya, İstanbul’da imarı ilk yapılan bölgedir aslında. Daha sonra İstanbul’un imarını üstlenen şehircilik uzmanı Henri Prost danışmanlığında, belediyenin mimarlık bürosu çalışmayı devralacaktır.
10. Plaj gazinosuyla değişen görünüm
1930’ların sonunda Florya plajındaki derme çatma barakalar kaldırılır, sahilin düzenlemesi yapılarak belediye mimarlarından Rüknettin Güney’in tasarladığı plaj gazinosu ve kabinler inşa edilir. Florya’nın düzenlenmesinin ardından, Lütfi Kırdar’ın başkanlık döneminde İstanbul Belediyesi imar ve inşaat çalışmalarına devam eder. İcraatlarını kendi yayımladığı kaynaklarda tanıtan belediyenin bir numaralı marka yüzü Florya’daki modern plaj tesisi olacaktır.
11. Yapılamayan büyük otel
Buraya yapılması için büyük bir otel tasarlanır ancak araya II. Dünya Savaşı’nın girmesiyle proje gerçekleştirilemez.
12. İstanbul’da plaj patlaması
İlerleyen yıllarda Florya’yı Moda, Caddebostan, Tarabya, Kilyos, Suadiye ve Süreyya plajları takip eder ve denize giren, güneşlenen modern kadın imgesi dönemin lifestyle dergilerinde düzenli olarak yer alır.
13. Deniz kirliliği ile beraber plajlara veda…
İstanbul’un plajları 1980’lerin sonlarına kadar popülaritesini korur ancak bundan sonra denizlerin kirlenmeye başlamasıyla hızla işlevini yitirir. Florya Plajı da son parlak dönemini 80’lerde yaşayacaktır.
14. Deniz Köşkü bugün müze olarak koruma altında
Bugün, Atatürk’ün yazlık köşkü müze olarak korunuyor ve ziyaret edilebiliyor. Yapı, erken Cumhuriyet döneminin en önemli modern mimarlık ikonlarından biri. İç mekanda ise yapının mimarı tarafından tasarlanmış Art Deco tarzındaki mobilya ve aydınlatma elemanlarını görmek mümkün.
15. Bugün plaj gazinosunun durumu
Yine modern mimarinin İstanbul’daki sayılı örneklerinden olan plaj gazinosu, bugün koruma altında değil ve et lokantası olarak kullanılmaya devam ediyor. İşlevini koruyor olsa da, yapılan ekleme ve yenilemelerle kendinden geçmiş olan yapının mimari bütünlüğü korunamamış ne yazık ki.
16. Make Florya great again!
2000’li yıllarda getirilen tonlarca kum ve yapılan temizleme çalışmalarıyla burada yeniden denize girilmeye başlandı. Yazın bir gününüzü ayırıp Deniz Köşkü’nü gezebilir, ardından -yosun durumuna göre – Güneş Plajı’nda denize girebilirsiniz.
Kaynak: Burçak Evren, İstanbul’un Deniz Hamamları ve Plajları (2000), 2