Hapishaneden firar etme isteği, her mahkûmun ilk hapis gününden itibaren düşündüğü fakat yapılan çoğu planın suya düşmesiyle başarısız olan süreçtir. Sizin böyle bir durumla karşı karşıya kalmamanız en büyük temennimiz fakat mapus damlarına düşüp bu işin altından filmlere konu olacak türden kalkan firarilerin hikayesi ”vay be” dedirtecek cinsten.
1. John Dillinger
1930’lu yılların başında dünyanın büyük bir bölümünde etkili olan 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ya da Büyük Buhran olarak adlandırılan kriz, Amerika’da da etkisini hayli göstermişti. Halkın, bunalımın sorumlusunu bankalar olarak gördüğü bu yıllarda adından yaptığı banka soygunlarıyla söz ettiren John Dillinger de bir suçlu olmasına karşın halk tarafından kahraman olarak ilan edilmişti. Pek çok kez polisleri atlatmayı başaran Dillinger, son yaptığı soygunda yakalandıktan sonra kaçmanın imkansız olduğu düşünülen ve içinde en tehlikeli suçluların bulunduğu İndiana’daki ‘’Crown Point’’ hapishanesine yerleştirildi. Hapisteyken birkaç saatte yontup, ayakkabı boyasıyla siyaha boyayarak silaha benzettiği tahta parçasıyla gardiyanları tehdit etti ve hapishane müdürünün arabasını alarak kaçmayı başardı.
1934’te akşam gittiği sinema filminin çıkışında yapılan bir ihbar sonucu FBI tarafından pusuya düşürüldü ve ölü olarak ele geçirildi.
2. Charles Victor Thompson
Eski sevgilisini ve onun yeni erkek arkadaşını öldürmekten dolayı idam cezasına çarptırılan Thompson, bunu hak etmediğini düşündüğünden kendisine bir kaçış planı hazırladı. Tabi planının başarılı olması için şansının da yanında olması gerekiyordu ve oldu da.
İlk olarak hücresine gömlek, pantolon gibi günlük kıyafetler sokmayı başaran Thompson, ilerleyen süreçte avukatıyla görüşme talebinde bulundu. Görüşme gününde odaya girdiği gibi avukatı gelmeden kıyafetlerini değiştirdi ve odadan kaçmayı başardı. Çıkarken kendisini durduran ve kendisine kimlik soran gardiyanlara büyük bir soğukkanlılıkla kimliğini gösterdi ve gardiyanları kandırmayı başarıp hapishaneden rahatça dışarı çıktı.
İleride polis tarafından tekrar yakalanacaktı.
3. Vassilis Paleokostas
Bir helikopter vakası daha. Helikopterlerin bir ticari taksi gibi cezaevlerine gelip yolcuyu alıp gitmesi de ayrı bir hikâye aslına bakarsanız.
Onun adı Yunanistan’da Robin Hood. Yalnız bunu biz değil BBC söylüyor. Paleokostas, çaldığı paraları fakir ailelere dağıtmasıyla ünlü. Kaçış hikâyesi ise kardeşinin kiraladığı helikopter ile cezaevi bahçesine inerek Yunan Robin Hood’u kaçırması şeklinde. Burada olan ince ama epeyce büyük olan ayrıntı ise gardiyanların helikopteri fark edip bunun teftiş için gelen müfettişlere ait olduğunu zannetmeleri. Kaçtıktan bir müddet sonra yakalanan Vassilis için bir kere daha helikopter geliyor ve alıp gidiyor.
4. Pascal Payet
Fransa’da adli sicili en kabarık olan suçlulardan birisi Pascal Payet. Tam üç defa helikopterle kaçma girişiminde bulunan ve bu girişimlerin hepsinde de başarılı olan Payet’in çabası ve bununla beraber başarısı da takdire şayan.
İlk olarak Fransa’da para yüklü zırhlı bir araca saldırıp güvenlik görevlisini öldüren Payet, Luyness Hapishanesi’ne gönderilir. İlk kaçışında hapishane avlusuna kadar gelen bir helikoptere halat merdivenle tırmanarak binip kaçan Payet, bu olaydan 2 yıl sonra bu sefer aynı helikopterle hapishanede kalan başka bir arkadaşını kurtarmaya gelip görevi başarıyla tamamlamıştır. 2005 yılında yakalanıp 30 yıl ceza alarak tekrardan hapishaneye gönderilir. Tabi bu durum Payet için alışılagelmiş bir süreci de beraberinde getirecek ve kaçış planları tekrardan yapılacaktır. Yine bir helikopter ile birlikte adamları Payet’i kaçırmak için gelir ve bir kaçış vakası daha yaşanır.
Pascal Payet iki ay sonra İspanya’da yakalanıp Fransa’ya teslim edilir.
5. Richard McNair
Yakalandıktan sonra üç polis memuruyla karakolda aynı odada bulunurken, orada bulduğu dudak nemlendirici kremi bileklerine sürmüş ve kayganlaşan elleriyle beraber kelepçeyi çıkarmıştır. Uzun bir zaman geçmeden tekrar yakalanan McNair, hapishanenin havalandırma borularını kullanarak tekrar kaçmayı başardı. 10 ay kaçmayı başardıktan sonra yakalandığında güvenlik önlemlerinin yüksek olduğu bir cezaevine yerleştirildi. Burada posta çantalarını tamir etme işinde çalışırken bir gün bu çantaların büyük olanlarından birinin içine girmeyi başardı ve çantaları almaya gelen makine sayesinde dışarıdaki depoya çıkmayı başardı.
Richard McNair’in hikayesini ilginç kılan ayrıntı ise kendisinin bir polis tarafından durdurulması ve polisi kendisinin sıradan normal bir vatandaş olduğuna inandırmasıdır. Hatta o kadar iyi rol oynamıştır ki sohbet sonunda yol tarifi almayı bile unutmamıştır.
6. Teksas Yedilisi
Donald Newburry, Patrick Murphy, George Rivas, Joseph Garcia, Randy Halprin, Michael Rodriguez ve Larry Harper’dan oluşan mahkûmlar, 13 Aralık 2000 günü öğle yemeği sırasında 11 hapishane çalışanı ve 3 mahkûmu esir aldı. Görevli kıyafeti giyip kapıdaki gardiyanları alt etmeyi başaran yedili, cezaevi aracıyla beraber kayıplara karıştı. 22 Aralık 2000 günü bir görgü tanığı sayesinde köşeye sıkıştırılan ekipten dördü teslim olurken, biri intihar etti diğer ikisi ise kısa süreli kovalamacanın ardından yakalandı.
7. Frank Morris, Clarence Anglin ve John Anglin
1861 – 1963 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış bir ada olan Alcatraz, kötü şartlara sahip bir cezaeviydi. Frank, Clarence ve John isimli üç mahkûm, hücrelerindeki eskimiş betonu yaptıkları matkaba benzer bir aletle delerek önce havalandırma borusuna çıkıp oradan da çatıya tırmandılar. Su borularından yardım alarak aşağıya inen ve burada yaptıkları botla San Francisco Körfezi’ne açılan üç firariden bir daha ses çıkmadı. Boğularak ölmeleri de kuvvetli bir ihtimal.
8. Alfred George Hinds
Bir mücevher hırsızı olan ve maharetlerini cezaevinde de kullanan Alfred, hapse atılır atılmaz kilidin anahtarının şeklini ezberler ve bir taklidini oluşturur. Tabi devamında 8 ay sonra yakalandığında ona hiçbir anahtar gösterilmez. Davasının görüldüğü esnada tuvalete gitmek için izin ister ve burada kelepçelerden kurtulur. Gardiyanlar da bu işgüzarlıklarının karşılığını Hinds’in kendilerini tuvalete kitlemesiyle alırlar.
9. Alfred Wetzler ve Rudolf Vrba
Auschwitz, Polonya’nın Krakov kentine yakın bir yere kurulmuş, Nazi Almanya’sının en büyük toplama ve imha kampıydı. İçinde Yahudi, eşcinsel ve Romanlar’ın bulunduğu yaklaşık 6 milyon insan burada katledilerek yaşamını yitirmişti. İnsanlık dramına tanık olan bu kamptan kurtulacak iki isim ise Alfred Wetzler ve Rudolf Vrba’ydı. Katledilmemek için son bir umut yakınlardaki bir odun yığınının altına gizlenip burada günlerce aç, susuz ama sabırlı bir şekilde bekleyen ikili, bir fırsat anından istifade edip buldukları askeri üniformalar ve bir haritayla birlikte kaçmayı başarırlar. Ellerine geçirdikleri harita ve verecekleri bilgiler müttefiklerin yapacakları planlarda da etkili olacaktı.