Siz de bıkmadınız, biz de yorulmadık size Ferhan Şensoy anlatmaktan. Genel olarak kendine münhasır bir hayat ve tepki biçimi güden ustamızı, sadece iki listeyle rahat bıraksaydık içimiz rahat bırakmayacaktı bizi. Ferhan Şensoy bir derya deniz ve onunla ilgili yazdığımız her kelime, onu ana dilinde okuyabildiğimiz için şeref olarak dönüyor bize.
Tedrisatından ve sahnesinden geçen herkesin istisnasız “baba” dediği, başlı başına bir renk olan Ferhan Şensoy’un, müzikle olan alakasını biliyorsunuz. Çocukluğundan beri trompet, piyano, akordeon, mandolin, bağlama, gitar ve mızıka çalabilen Ferhan Şensoy, bunu oyunlarında da kullanmayı ihmal etmedi. Şarkıları notasyon ve beste olarak çok çok güzel şarkılar da olsalar, o bunları şarkı olsun diye değil, anlatacağı şeyi süslemek için yaptı.
O, bildiğimiz en güzel hikayelerin anlatıcısı. Hepsi bizim hikayemiz, hepsi bizim notamız. Afiyetle dinleyiniz.
“Savulun Ulan Kediler” İstanbul’u Satıyorum!
Davulda Rasim Öztekin, klarnette efsane Selim Sesler, gitarda Ferhan Şensoy ve Neslihan Yeldan, Serap Günaydın’lı dans kadrosu. Bir bilim kurgu oyunu olarak yazılıp gerçek olan İstanbul’u satıyorum, Ferhan Şensoy’un Karagözlük isimli meddahı, Münir Özkul’un yarı resitatif şarkılarıyla efsane bir şarkılı oyundu.
Erol Günaydın ve Baykal Kent melek bonuslu, İstanbul için atışma sahnesi
“Bana bak, ulan Tayyar, bulunmaz senden hıyar! Sen Dalan’a güvenme, gün gelir seni oyar!”
Vira demir. Seyircili Seyir Defteri
“Gün doğdu, gök günaydın turuncu.” Diyor Ferhan usta. “Derinden gelen bir ses vira demir git diyor” Klarnette Selim Sesler gene notalarla dans ediyor. Uzun uzun anlatıyor Ferhan usta pes etmişliği.
Gönlümüz başka limanda!
Kaptanın gemi eğlencesi, Ferhan Şensoy’un klasik gamında ilerler. “Martı gördüm çok şaşırdım, martı bizden çok uzakta!” diyorlar.
Çok düşünmek hoş değil, gıcık kapan çok olur.” Kırkambar Gece Tiyatrosu
Peruğu, Fuat Güner ile birlikte gidip seçe seçe aldığı bilinen Fender Akustik gitarı ve bir şiirin notaya böyle gol olabilmesi. “Bir düşünsem derdimi, derdim ummana sığmaz. Eser sorumsuzcana çok muhalif rüzgarlar.”
Örneğin mesela, para olmasa!
Tiyatro sahnesini, ya da bir geminin kıç güvertesini – Katamaran? kesköse lan katamaran? – bir cazbantlı tiyatroya çevirmek Ferhan Şensoy için çok basit. Gördüğünüz gibi. Parayla alınıp veriliyor nefes, çişini tutup ekonomi yapıyor herkes.
Ferhangi Şeyler, tek kişilik bir müzikaldir!
“Ağustos 22, dediler ustan ölmüş. Çok gülünçsün Azrail, Turgut Uyar ölür mü?” Ferhangi Şeyler, ustanın hem gitar hem bağlamayla doruk yaptığı bir tiyatro oyunudur. Eline sazını aldığında Şensoy bir müzisyen değil, onu çalıp da lafını satan bir halk ozanı olur. Bu yüzden heceler, ölçülere cuk oturur.
Bir vapur dumanıyla, sanki gelecek gibi. Ütopyalar güzeldir.
Ferhan Şensoy’un en acı hikayelerinden biri için yazdığı Ütopyalar Güzeldir, yarı fransızca, yarı türkçe ve çokça Ferhanca bir ağıttır. Ötesine harf ziyan etmek istemiyoruz, haddimize değil.
Bu bir Reggae makamıdır!
Dediğimiz gibi, o bir müzisyen değil. Müziğin ölçüsünü, satacağı lafın tellalı eyleyen mükemmel bir hikaye anlatıcısı.
İçinden Tramvay Geçen Şarkı Lili Lili Yar!
Karl Valentin’in hayatı astım barlarda caz söylerek geçmeye çalışmış, geçememiş de birden oyuncu olmuş. Bu adamın hayatı oyunlaştırılır da, bunu Ferhan Şensoy yapar da şarkısız olur mu? Resitati hatta şanson nasıl yapılır dersi niteliğinde.
Grup henüz Gündoğamazken
İşbirlikçi dolunay, gözlerin mahmur mahmur, uykusuz mu kaldın ki, dünkü geceden.
Zeka dibine düşer bonusu. Ustanın kızları Ferhan ve Derya’nın, Pera’daki Hayalet isimli bir oyun yazdıklarını ve bu oyunun da tastamam, acayip müzikli olduğunu biliyor musunuz?
Bu, tabii ki oyundaki parodi pop şarkılarından biri. Cem Öget, Murat Güneş ve Müjgan Ferhan Şensoy ve Derya Şensoy’un kaleminden çıkan şarkı sözleri çok muhteşem, pek muhteşem. “Kayboldu nezaket, yok oldu mahremiyet, masumiyet bir müze artık.” Dizeleri size ufak bir açar olsun, sezon başlayınca gidin izleyin.