1700’lerden günümüze kadar edebiyat, hepsi tek bir şey etrafında dönen muhteşem kurgu, teori ve eleştiri eserleriyle dolu: feminizm. Feminizm hareketinin ilk günlerini daha iyi anlamak, günümüzün feminist kahramanlarından ilham almak veya ne kadar ilerlediğimize ve ne kadar ileri gitmemiz gerektiğine tanık olmak istiyorsanız, sizin için seçtiğimiz kitap listemize göz atın! İşte herkes tarafından okunması gereken 16 feminist kitap…
Kadın Haklarının Gerçekleştirilmesi – Mary Wollstonecraft
İlk kez 1792’de yayınlanan Kadın Haklarının Gerçekleştirilmesi, ilk feminist sayılan Mary Wollstonecraft, zamanının insanlık için daha fazla hak talep eden devrimcilerinden ilham alarak sosyal açıdan daha kötü bir grubu, kadınları savundu. Bağımsız, eğitimli ve entelektüel olarak saygın Wollstonecraft, feminist teorinin kurucularından biri olarak adlandırıldı ve “feminist” teriminin var olmasından yaklaşık yüz yıl önce, kadınların erkeklerin doğal ve entelektüel eşitleri olduğu fikrini ortaya koydu ve eşit muamele ve fırsatları hak ettiklerini savundu. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
İkinci Cinsiyet – Simone de Beauvoir
Sosyoloji, antropoloji ve biyolojiden yararlanan Simone de Beauvoir’ın İkinci Cinsiyet kitabı, 1949’da ilk yayınlandığı günkü kadar önemli ve güncel bir eserdir. İkinci Cinsiyet kitabında “Kadın doğulmaz, kadın olunur.” diye belirten Simone de Beauvoir, feminizm tarihi için bu çığır açan çalışmasında kadın özgürlüğünün sınırlarını inceliyor ve toplumun kadınlık hakkındaki kökleşmiş inançlarını yıkıyor. Beauvoir’a göre, kurtuluş, cinsiyetler arasındaki toplumsal ilişkiye dair geleneksel algılara meydan okumayı ve en önemlisi ekonomik bağımsızlığa ulaşmayı gerektiriyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Sarı Duvar Kağıdı – Charlotte Perkins Gilman
Feminist eserleriyle çığır açan yazarlardan bir diğeri ise Charlotte Perkins Gilman’dır. Ünlü Amerikalı feminist ve sosyalist düşünür Charlotte Perkins Gilman’ın 1892 yılında yazmış olduğu en güzel ve en güçlü korku öykülerinden biri olan Sarı Duvar Kağıdı, yirminci yüzyıl başlarken Amerika’da hüküm süren cinsiyete dayalı çifte standartla ilgili hayal kırıklıklarına da cevap niteliği taşıyor. Bir kadının doğum sonrası yaşadığı ürpertici deneyimi ve kocasının tedavi adı altında kadını kontrol edici davranışlarını işleyen öykü, toplumsal cinsiyet, evlilik ve özgürlük gibi konulara parmak basıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
En Mavi Göz – Toni Morrison
En Mavi Göz, Toni Morrison’ın dil zenginliğini ve cesur bakış açısını müjdelenen ilk romanıdır. Yazarın kızlık çağındaki memleketi Lorain, Ohio’da geçen hikâye, on bir yaşındaki siyahi Pecola Breedlove’un hikayesini anlatıyor. Amerika’daki tüm sarışın ve mavi gözlü çocuklar gibi güzel olmayı isteyen Pecola, her gün gözlerinin maviye dönmesi için dua eder. 1941 sonbaharında, Breedlove ailesini bahçesinde kadife çiçekleri açmaz olur ve Pecola’nın hayatı da en acı verici şekilde değişir. Morrison’ın güzellik ve uygunluk takıntımızın güçlü bir incelemesi olan bu romanı, yazarın ince ve zarif yazı tarzıyla birleşip ırk, sınıf ve cinsiyet hakkında güçlü sorular sorduruyor.
Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf
Feminist hareket ve kadın edebiyatı çalışmaları için çok önemli bir yere sahip olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un 1928’de Cambridge Üniversitesi’ndeki kız öğrencilere verdiği bir dizi ders olarak başlayan makalesidir. Kadın yazarların sesinin tarih boyunca susturulduğu ve tam olarak duyulabilmesi için ekonomik eşitlik için savaşmaları gerektiği şeklindeki kitabın merkezi feminist öncülü, ataerkilliğin egemen olduğu bir edebi gelenek içinde kadın yazarlar için hem gerçek hem de biçimsel bir alan yaratma konularına değinmektedir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Uyanış – Kate Chopin
1899 yılında ilk kez yayınlandığında Uyanış, kadınların evlilikte sadakatsizliğini dürüstçe ele almasıyla birçok eleştiriye maruz kaldı. Fakat Kate Chopin’in ölümünden bir asır sonra, feminist kitleler tarafından büyük bir başarı olarak görülmeye başlandı. Chopin’in Dikkatli ve ince üslubuyla kaleme alınan eser, trajik sonuçlarla evlilik ve ev hayatı tarafından kafese kapatılmayı reddeden ve ahlaki ve erotik özgürlük talep eden genç bir eş ve anne olan Edna Pontellier’in dönüşümünü anlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kadının Adı Yok – Duygu Asena
Kitabın Tanıtımından: Duygu Asena Kadının Adı Yok kitabında, temiz, telaşsız, kıvrak anlatımıyla bir kadının yaşadıklarını, daha doğrusu cinsiyeti kadın olarak belirlenmiş, herkesin üç aşağı beş yukarı tanık olabileceği ortak bir macerayı, bir kadının ağzından anlatıyor. Bu kadın, küçücük bir kızın henüz yaşanmamış doğal meraklarından, aşklar, acılar, sahtekarlıklar, hırslarla dolu bir hayatın bazen hafif, bazen ağır kıpırtılarına kadar, kendi ayakları üzerinde durabilmek için mücadele ediyor. Bu kadın, pürüzsüz bir tenden kırışıklıklara uzanan zaman içinde kendisi için var olabilmeyi hedefliyor. Ne pahasına olursa olsun başarıyor da. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Altın Defter – Doris Lessing
Doris Lessing’in komünizm, kadın özgürlüğü, annelik ve zihinsel çöküş konularını işlediği radikal romanı Altın Defter, feminist hareketin başyapıtlarından biri olarak görülse de Lessing’e göre, roman kişisel ve siyasal kimliğini aramakta olan bir kadının derinlikli öyküsünü anlatmaktadır. Kocasından ayrılmış ve küçük bir çocuğuyla birlikte yaşayan başarılı yazar Anna, dört ayrı not defteri tutmaktadır. Siyah kapaklı not defterinde kendisinin geçmişte yaşadığı Afrika deneyimini, kırmızı not defterinde siyasi görüşünü, sarı olanda kahramanının kendi deneyimlerinden bir bölümü yeniden yaşadığı bir romanı ve mavi olan da kişisel güncesini yazan Anna, Amerikalı bir yazara aşık olması ve zihinsel olarak daha da zor günler geçirmesiyle dört not defterini altın kapaklı bir not defterinde bir araya getirmeye çalışır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Gözleri Tanrı’yı Seyrediyordu – Zora Neale Hurston
Zora Neale Hurston 1920’lerin ve 1930’ların entelektüel ve kültürel canlanması olan Harlem Rönesansında önemli bir figür olmasına rağmen, Gözleri Tanrı’yı Seyrediyordu kitabını ilk yayınladığında kendi jenerasyonu tarafından reddedildi. 1970’lerde ve 1980’lerde, romanının yeniden keşfedilmesiyle birlikte birçok çağdaş siyahi feminist, Hurston’ın eserinin müthiş dehasını müjdeledi. Gözleri Tanrı’yı Seyrediyordu, acı ve kedere teslim olmayı reddeden siyahi bir kadın olan Janie Crawford’un tutku ve duygusallıkla dolup taşan hikayesine odaklanır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Cinsiyet Belası: Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi – Judith Butler
1990’da yayımlanmasından bu yana, Cinsiyet Belası çağdaş feminist teorinin kilit eserlerinden biri haline geldi ve toplumsal cinsiyet, queer teori ve/veya kültürde cinsellik siyasetiyle ilgilenen herkes için okunması gereken kitaplar listesinin başında yer alıyor. Cinsiyet Belası, Judith Butler’ın hayatı performatiflik teorisi olarak kabul etmeye devam edecek fikirleri ve ayrıca yıkıcı toplumsal cinsiyet pratiklerinin olasılığının ilk ifadelerinden bazılarını geliştirmeye başladığı metindir. Cinsiyet Belası, modern dünyada toplumsal cinsiyetin işlevine güçlü bir eleştiri sunmaya devam ediyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kurtlarla Koşan Kadınlar: Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler – Clarissa P. Estes
Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında Clarissa Pinkola Estes, kadınlara yaratıcılıklarını, enerjilerini ve güçlerini veren kadın ruhundaki bilge ve yaşlanmayan varlık olan ‘vahşi kadın’ı anlatıyor. Yüzyıllar boyunca ‘vahşi kadın’, kadınların duygularını önemsizleştiren erkek odaklı bir değer sistemi tarafından bastırıldı. Kurtlarla Koşan Kadınlar’da Estes, köklü hikayeler ve çağdaş vaka çalışmalarının bir kombinasyonunu kullanarak, içimizdeki ‘vahşi kadın’ın doğuştan sağlıklı, tutkulu ve bilge olduğunu ortaya koyuyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Karanlığın Sol Eli – Ursula K. Le Guin
Ursula K. Le Guin’in kurgusal Hainish evreninde geçen Hainish Döngüsü serisinin dördüncü kitabı olan Karanlığın Sol Eli, bilimkurgu kategorisinde yazılmış en başarılı eserlerden birisidir. Karanlığın Sol Eli, sakinlerinin cinsiyetlerini seçebildiği ve değiştirebildiği yabancı bir dünya olan Kış gezegenine giden yalnız bir insan elçisinin hikayesini anlatır. Kitabın Tanıtımından: Cinsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende “arkadaşlık” ve “sevgililik” arasındaki “boşluk” anlamsızlaşmış; insan düşüncesini belirleyen düalizm eğilimi azalmış; insanlığın güçlü/zayıf, koruyucu/korunan, hükmeden/hükmedilen, sahip olan/sahip olunan… ve benzeri ikiliklerini oluşturan temeller zayıflamış gibidir. Elçinin gelişiyle birlikte yerli ile yabancı, erkek ile dişi, benzerlik ve benzemezlik, parça ile bütün arasındaki ilişki ve çelişkiler insanlardaki karşılıklarını bulup yaşamaya başlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Feminizm Herkes İçindir: Tutkulu Politika – Bell Hooks
Kitabın Tanıtımından: Feminizm Herkes İçindir kitabında kültür eleştirmeni Bell Hooks, popüler kültürde ve medyada feminizm hakkında üretilen yanlış tanımların üzerine gidiyor. Feminizmin yalnızca “erkek karşıtlığı” olduğu yönündeki önyargıları kırmayı amaçlıyor. Bizlere feminizmin, “cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir hareket” olduğunu hatırlatıyor. Bu kitabında Hooks, kadın dayanışmasını hayata geçirebilmek için kadınlar arasındaki iktidar ilişkilerini tartışmaya açıyor ve erkekler kadar kadınları da cinsiyetçi pratikleriyle yüzleşmeye davet ediyor. Feminizmi ırk, sınıf ve etnisite bağlamında yeniden ele almayı öneriyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Bir Bebek Evi – Henrik Ibsen
Henrik Ibsen’in en büyük ve en ünlü oyunu olan Bir Bebek Evi’nin ana karakteri Nora Helmer, her şeyden önce bir insan olduğu iddiasıyla, 1879’da ilk yayınlandığında tüm Avrupa’da şok etkisi yarattı. Viktorya dönemi orta sınıf evliliğinin trajik iki yüzlülüğünü ve bir kadının yalnızca bir eş, anne veya kırılgan bir oyuncak bebek olarak değil, rasyonel bir insan olarak muamele görme mücadelesini betimleyen bu oyun, tiyatro tarihinin akışını değiştirdi ve dünya çapında kadın ve erkeğin toplumdaki rolleri hakkında tartışmalara yol açtı. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Persepolis – Marjane Satrapi
Bazen, bazı durumlarda Persepolis’in bir hikâye olduğuna inanmak zor olabiliyor. Marjane Satrapi’nin 2000 ve 2004 yıllarında iki cilt halinde yayınlanan çizgi romanı, bizi elimizden tutup Satrapi’nin çocukluğuna ve ilk yetişkinlik yıllarına götürüyor. Persepolis, İran İslam Devrimi sırasında ve sonrasında savaşın ve dini aşırılığın kişisel yansımalarıyla yüzleşmek zorunda kalan meraklı, komik ve zeki bir genç kızın hikayesini anlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Damızlık Kızın Öyküsü – Margaret Atwood
Televizyon dizisine uyarlanmasıyla birlikte son yıllarda popülerliği gittikçe artan Damızlık Kızın Öyküsü, aslında Margaret Atwood’un toplumsal cinsiyet politikalarına yönelik eleştirel analizinin başarısı sayesinde dünya edebiyatında klasikler arasında yer alıyor. Kadınların tamamen erkeklere boyun eğdirildiği totaliter bir devlet tarafından kontrol edilen yakın bir geleceği tasvir eden 1985 yılında yayınlanan Damızlık Kızın Öyküsü, günümüz dünyası şartlarında daha öngörülü ve alakalı bir yaklaşım haline gelmiş görünmektedir. Margaret Atwood’un bu eseri, dünyamızın tam bir distopyaya kaymasının çok fazla zaman almadığını sürekli olarak hatırlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
İlk kez 1792’de yayınlanan Kadın Haklarının Gerçekleştirilmesi, ilk feminist sayılan Mary Wollstonecraft, zamanının insanlık için daha fazla hak talep eden devrimcilerinden ilham alarak sosyal açıdan daha kötü bir grubu, kadınları savundu. Bağımsız, eğitimli ve entelektüel olarak saygın Wollstonecraft, feminist teorinin kurucularından biri olarak adlandırıldı ve “feminist” teriminin var olmasından yaklaşık yüz yıl önce, kadınların erkeklerin doğal ve entelektüel eşitleri olduğu fikrini ortaya koydu ve eşit muamele ve fırsatları hak ettiklerini savundu. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Sosyoloji, antropoloji ve biyolojiden yararlanan Simone de Beauvoir’ın İkinci Cinsiyet kitabı, 1949’da ilk yayınlandığı günkü kadar önemli ve güncel bir eserdir. İkinci Cinsiyet kitabında “Kadın doğulmaz, kadın olunur.” diye belirten Simone de Beauvoir, feminizm tarihi için bu çığır açan çalışmasında kadın özgürlüğünün sınırlarını inceliyor ve toplumun kadınlık hakkındaki kökleşmiş inançlarını yıkıyor. Beauvoir’a göre, kurtuluş, cinsiyetler arasındaki toplumsal ilişkiye dair geleneksel algılara meydan okumayı ve en önemlisi ekonomik bağımsızlığa ulaşmayı gerektiriyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Feminist eserleriyle çığır açan yazarlardan bir diğeri ise Charlotte Perkins Gilman’dır. Ünlü Amerikalı feminist ve sosyalist düşünür Charlotte Perkins Gilman’ın 1892 yılında yazmış olduğu en güzel ve en güçlü korku öykülerinden biri olan Sarı Duvar Kağıdı, yirminci yüzyıl başlarken Amerika’da hüküm süren cinsiyete dayalı çifte standartla ilgili hayal kırıklıklarına da cevap niteliği taşıyor. Bir kadının doğum sonrası yaşadığı ürpertici deneyimi ve kocasının tedavi adı altında kadını kontrol edici davranışlarını işleyen öykü, toplumsal cinsiyet, evlilik ve özgürlük gibi konulara parmak basıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
En Mavi Göz, Toni Morrison’ın dil zenginliğini ve cesur bakış açısını müjdelenen ilk romanıdır. Yazarın kızlık çağındaki memleketi Lorain, Ohio’da geçen hikâye, on bir yaşındaki siyahi Pecola Breedlove’un hikayesini anlatıyor. Amerika’daki tüm sarışın ve mavi gözlü çocuklar gibi güzel olmayı isteyen Pecola, her gün gözlerinin maviye dönmesi için dua eder. 1941 sonbaharında, Breedlove ailesini bahçesinde kadife çiçekleri açmaz olur ve Pecola’nın hayatı da en acı verici şekilde değişir. Morrison’ın güzellik ve uygunluk takıntımızın güçlü bir incelemesi olan bu romanı, yazarın ince ve zarif yazı tarzıyla birleşip ırk, sınıf ve cinsiyet hakkında güçlü sorular sorduruyor.
Feminist hareket ve kadın edebiyatı çalışmaları için çok önemli bir yere sahip olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un 1928’de Cambridge Üniversitesi’ndeki kız öğrencilere verdiği bir dizi ders olarak başlayan makalesidir. Kadın yazarların sesinin tarih boyunca susturulduğu ve tam olarak duyulabilmesi için ekonomik eşitlik için savaşmaları gerektiği şeklindeki kitabın merkezi feminist öncülü, ataerkilliğin egemen olduğu bir edebi gelenek içinde kadın yazarlar için hem gerçek hem de biçimsel bir alan yaratma konularına değinmektedir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
1899 yılında ilk kez yayınlandığında Uyanış, kadınların evlilikte sadakatsizliğini dürüstçe ele almasıyla birçok eleştiriye maruz kaldı. Fakat Kate Chopin’in ölümünden bir asır sonra, feminist kitleler tarafından büyük bir başarı olarak görülmeye başlandı. Chopin’in Dikkatli ve ince üslubuyla kaleme alınan eser, trajik sonuçlarla evlilik ve ev hayatı tarafından kafese kapatılmayı reddeden ve ahlaki ve erotik özgürlük talep eden genç bir eş ve anne olan Edna Pontellier’in dönüşümünü anlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kitabın Tanıtımından: Duygu Asena Kadının Adı Yok kitabında, temiz, telaşsız, kıvrak anlatımıyla bir kadının yaşadıklarını, daha doğrusu cinsiyeti kadın olarak belirlenmiş, herkesin üç aşağı beş yukarı tanık olabileceği ortak bir macerayı, bir kadının ağzından anlatıyor. Bu kadın, küçücük bir kızın henüz yaşanmamış doğal meraklarından, aşklar, acılar, sahtekarlıklar, hırslarla dolu bir hayatın bazen hafif, bazen ağır kıpırtılarına kadar, kendi ayakları üzerinde durabilmek için mücadele ediyor. Bu kadın, pürüzsüz bir tenden kırışıklıklara uzanan zaman içinde kendisi için var olabilmeyi hedefliyor. Ne pahasına olursa olsun başarıyor da. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Doris Lessing’in komünizm, kadın özgürlüğü, annelik ve zihinsel çöküş konularını işlediği radikal romanı Altın Defter, feminist hareketin başyapıtlarından biri olarak görülse de Lessing’e göre, roman kişisel ve siyasal kimliğini aramakta olan bir kadının derinlikli öyküsünü anlatmaktadır. Kocasından ayrılmış ve küçük bir çocuğuyla birlikte yaşayan başarılı yazar Anna, dört ayrı not defteri tutmaktadır. Siyah kapaklı not defterinde kendisinin geçmişte yaşadığı Afrika deneyimini, kırmızı not defterinde siyasi görüşünü, sarı olanda kahramanının kendi deneyimlerinden bir bölümü yeniden yaşadığı bir romanı ve mavi olan da kişisel güncesini yazan Anna, Amerikalı bir yazara aşık olması ve zihinsel olarak daha da zor günler geçirmesiyle dört not defterini altın kapaklı bir not defterinde bir araya getirmeye çalışır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Zora Neale Hurston 1920’lerin ve 1930’ların entelektüel ve kültürel canlanması olan Harlem Rönesansında önemli bir figür olmasına rağmen, Gözleri Tanrı’yı Seyrediyordu kitabını ilk yayınladığında kendi jenerasyonu tarafından reddedildi. 1970’lerde ve 1980’lerde, romanının yeniden keşfedilmesiyle birlikte birçok çağdaş siyahi feminist, Hurston’ın eserinin müthiş dehasını müjdeledi. Gözleri Tanrı’yı Seyrediyordu, acı ve kedere teslim olmayı reddeden siyahi bir kadın olan Janie Crawford’un tutku ve duygusallıkla dolup taşan hikayesine odaklanır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
1990’da yayımlanmasından bu yana, Cinsiyet Belası çağdaş feminist teorinin kilit eserlerinden biri haline geldi ve toplumsal cinsiyet, queer teori ve/veya kültürde cinsellik siyasetiyle ilgilenen herkes için okunması gereken kitaplar listesinin başında yer alıyor. Cinsiyet Belası, Judith Butler’ın hayatı performatiflik teorisi olarak kabul etmeye devam edecek fikirleri ve ayrıca yıkıcı toplumsal cinsiyet pratiklerinin olasılığının ilk ifadelerinden bazılarını geliştirmeye başladığı metindir. Cinsiyet Belası, modern dünyada toplumsal cinsiyetin işlevine güçlü bir eleştiri sunmaya devam ediyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında Clarissa Pinkola Estes, kadınlara yaratıcılıklarını, enerjilerini ve güçlerini veren kadın ruhundaki bilge ve yaşlanmayan varlık olan ‘vahşi kadın’ı anlatıyor. Yüzyıllar boyunca ‘vahşi kadın’, kadınların duygularını önemsizleştiren erkek odaklı bir değer sistemi tarafından bastırıldı. Kurtlarla Koşan Kadınlar’da Estes, köklü hikayeler ve çağdaş vaka çalışmalarının bir kombinasyonunu kullanarak, içimizdeki ‘vahşi kadın’ın doğuştan sağlıklı, tutkulu ve bilge olduğunu ortaya koyuyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Ursula K. Le Guin’in kurgusal Hainish evreninde geçen Hainish Döngüsü serisinin dördüncü kitabı olan Karanlığın Sol Eli, bilimkurgu kategorisinde yazılmış en başarılı eserlerden birisidir. Karanlığın Sol Eli, sakinlerinin cinsiyetlerini seçebildiği ve değiştirebildiği yabancı bir dünya olan Kış gezegenine giden yalnız bir insan elçisinin hikayesini anlatır. Kitabın Tanıtımından: Cinsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende “arkadaşlık” ve “sevgililik” arasındaki “boşluk” anlamsızlaşmış; insan düşüncesini belirleyen düalizm eğilimi azalmış; insanlığın güçlü/zayıf, koruyucu/korunan, hükmeden/hükmedilen, sahip olan/sahip olunan… ve benzeri ikiliklerini oluşturan temeller zayıflamış gibidir. Elçinin gelişiyle birlikte yerli ile yabancı, erkek ile dişi, benzerlik ve benzemezlik, parça ile bütün arasındaki ilişki ve çelişkiler insanlardaki karşılıklarını bulup yaşamaya başlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kitabın Tanıtımından: Feminizm Herkes İçindir kitabında kültür eleştirmeni Bell Hooks, popüler kültürde ve medyada feminizm hakkında üretilen yanlış tanımların üzerine gidiyor. Feminizmin yalnızca “erkek karşıtlığı” olduğu yönündeki önyargıları kırmayı amaçlıyor. Bizlere feminizmin, “cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir hareket” olduğunu hatırlatıyor. Bu kitabında Hooks, kadın dayanışmasını hayata geçirebilmek için kadınlar arasındaki iktidar ilişkilerini tartışmaya açıyor ve erkekler kadar kadınları da cinsiyetçi pratikleriyle yüzleşmeye davet ediyor. Feminizmi ırk, sınıf ve etnisite bağlamında yeniden ele almayı öneriyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Henrik Ibsen’in en büyük ve en ünlü oyunu olan Bir Bebek Evi’nin ana karakteri Nora Helmer, her şeyden önce bir insan olduğu iddiasıyla, 1879’da ilk yayınlandığında tüm Avrupa’da şok etkisi yarattı. Viktorya dönemi orta sınıf evliliğinin trajik iki yüzlülüğünü ve bir kadının yalnızca bir eş, anne veya kırılgan bir oyuncak bebek olarak değil, rasyonel bir insan olarak muamele görme mücadelesini betimleyen bu oyun, tiyatro tarihinin akışını değiştirdi ve dünya çapında kadın ve erkeğin toplumdaki rolleri hakkında tartışmalara yol açtı. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Bazen, bazı durumlarda Persepolis’in bir hikâye olduğuna inanmak zor olabiliyor. Marjane Satrapi’nin 2000 ve 2004 yıllarında iki cilt halinde yayınlanan çizgi romanı, bizi elimizden tutup Satrapi’nin çocukluğuna ve ilk yetişkinlik yıllarına götürüyor. Persepolis, İran İslam Devrimi sırasında ve sonrasında savaşın ve dini aşırılığın kişisel yansımalarıyla yüzleşmek zorunda kalan meraklı, komik ve zeki bir genç kızın hikayesini anlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Televizyon dizisine uyarlanmasıyla birlikte son yıllarda popülerliği gittikçe artan Damızlık Kızın Öyküsü, aslında Margaret Atwood’un toplumsal cinsiyet politikalarına yönelik eleştirel analizinin başarısı sayesinde dünya edebiyatında klasikler arasında yer alıyor. Kadınların tamamen erkeklere boyun eğdirildiği totaliter bir devlet tarafından kontrol edilen yakın bir geleceği tasvir eden 1985 yılında yayınlanan Damızlık Kızın Öyküsü, günümüz dünyası şartlarında daha öngörülü ve alakalı bir yaklaşım haline gelmiş görünmektedir. Margaret Atwood’un bu eseri, dünyamızın tam bir distopyaya kaymasının çok fazla zaman almadığını sürekli olarak hatırlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.