Bizim edebiyatımızda var olan pek çok şiir, dönüşüme açık bir yapıyla kaleme alınmış eserlerden oluşmaktadır. Var olduğu dönemin ve onu yaratan şairin dünyasından yola çıkan, yaşayan, nefes alıp veren bu eserler müzikle kurulan ilişkilerin de merkezinde yer almıştır. Şiirden şarkıya dönüşen yapıtların yolculuğu, her zaman için önce geriye yani onu yaratan zamana ait olmuştur. Sonrası ise notaların yarattığı koşullardan hareketle kendini bulmuş, yeni bir karakter yaratmaya başlamıştır.
Fazıl Say‘ın bestelerini yaptığı şiirler de aynı yolculuğun içerisindedir. Edebiyatın kendine sunduğu yaşam alanı, her anlamda büyük bir edebi birikimin sonucunda ortaya çıkmıştır. Notalara dönüşen şiirleri sizler için listeledik.
1. Fazıl Say ve Serenad Bağcan – Düşerim (Şiir: Metin Altıok)
Düşerim
Bazan oturduğum yerde
Kendi kendime dalıp giderim,
Bulanık geçmişimle.
Genişleyen halkalar çizerim,
Bir düşün uyanık imgesine.
Gölünüze taş düşerim.
Sizse hep konuşursunuz
Sığınıp kof sözlere,
Kaçarak kendinizden
Uğuldayan hüznünüzle.
Telaşla geceyi bulursunuz.
Gözünüze yaş düşerim.
2. Fazıl Say ve Serenad Bağcan – İstanbul’u Dinliyorum (Şiir: Orhan Veli Kanık)
İstanbul’u Dinliyorum
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul’u dinliyorum.
3. Fazıl Say ve Serenad Bağcan – Dört Mevsim (Şiir: Cemal Süreya)
Dört Mevsim
Bahar mezarına gömsünler sizi
Yapraklar gibi buluştunuzdu
Kokular gibi seviştinizdi
Bahar mezarına gömsünler sizi
Yaz mezarına gömsünler sizi
İlk kezmiş gibi buluştunuzdu
Son kezmiş gibi seviştinizdi
Yaz mezarına gömsünler sizi
Güz mezarına gömsünler sizi
Salkımlar gibi buluştunuzdu
Ağular gibi seviştinizdi
Güz mezarına gömsünler sizi
Kış mezarına gömsünler sizi
Sokaklar gibi buluştunuzdu
Çarşılar gibi seviştinizdi
Kış mezarına gömsünler sizi
4. Fazıl Say ve Serenad Bağcan – Bu Kekre Dünyada (Şiir: Metin Altıok)
Bu Kekre Dünyada
Sevgilim,
Bak geçip gidiyor zaman,
Aşındırarak bütün güzel duyguları,
Bir yarım umuttur elimizde kalan,
Göğüslemek için karanlık yarınları,
Bu kekre dünyada,
Yazık, geçit yok aşka,
Bir şey yok,
Paylaşacak, acıdan başka….
5. Fazıl Say ve Serenad Bağcan – Akılla Bir Konuşmam Oldu (Şiir: Ömer Hayyam)
Akılla Bir Konuşmam Oldu
Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? Dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar dedim;
Kurt, köpek, çakal makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam’ın bu sözlerine ne dersin, dedim:
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.
6. Fazıl Say ve Serenad Bağcan – Sordum Sarı Çiğdeme (Şiir: Pir Sultan Abdal)
Sordum sarı çiğdeme
-Sen nerede kışlarsın
-Ne sorarsın hey derviş
Yer altında kışlarım
Sordum sarı çiğdeme
-Yer altında ne yersin
-Ne sorarsın hey derviş
Kudret lokması yerim
Sordum sarı çiğdeme
-Senin benzin ne sarı
-Ne sorarsın hey derviş
Hak korkusun çekerim
Sordum sarı çiğdeme
-Anan baban var mıdır
-Ne sorarsın hey derviş
Anam yer babam yağmur
Sordum sarı çiğdeme
Asacığı elinde
Hak kelamı dilinde
Çiğdemde dervişlik var
Pir Sultan’ım erlerle
Yüzü dolu nurlarla
Ak sakallı pirlerle
Çiğdemde dervişlik var
7. Fazıl Say ve Serenad Bağcan – Sardunyaya Ağıt (Şiir: Can Yücel)
İkindiyin saat beşte
Başgardiyan Rıza başta
Karalar bastı koğuşa
İkindiyin saat beşte
Seyre durduk tantanayı
Tutuklayıp sardunyayı
Attılar dipkapalıya
İkindiyin saat beşte
8. Fazıl Say – İnsan İnsan (Şiir: Muhyiddin Abdal)
İnsan insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can can deyu söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim
Kendüzünde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Mü’minin kalbinde olan
İman nedir şimdi bildim
Takvâ ehlinin sattığı
Mü’minlerin ok attığı
Münkirlerin şekk ettiği
Güman nedir şimdi bildim
Bir kılı kırk yardıkları
Birin köprü kurdukları
Erenler gösterdikleri
Erkân nedir şimdi bildim
Sıfât ile zât olmuşum
Kadr ile berât olmuşum
Hak ile vuslat olmuşum
Mihman nedir şimdi bildim
Muhyeddin eder Hak kadir
Görünür her şeyde hâzır
Ayan nedir pinhan nedir
Nişan nedir şimdi bildim