Tamam, açlıktan nefesimiz kokmuyor ama hayatın acı gerçekleri de bizi hiç bırakmıyor. Fakirlik göreceli bir kavram; bir arkadaşa göre daha zenginizdir fakat Ali Ağaoğlu’na göre fakiriz. Peki bu fakirlik bize nasıl alışkanlıklar kazandırmış?
Mesela motorun çıkardığı dalgayı bilmeyiz, anlayamayız!
“Benim evim çok yakın ya, yürüme mesafesi”
İnsanın canı yürümek istiyor olabilir. Ama her Allah’ın günü de yürünmez şimdi, kendimizi kandırmayalım. 3 km’den başlayıp 10 km’ye kadar bir mesafede “Benim evim çok yakın ya, ben yürürüm” diyorsan, fakirsin.
“Sevgililer günü çok saçma ya hediye falan”
Sevgililer Günü geldi çattı ve sevgiline yol yapmaya başladın: “Aşkım Sevgililer Günü çok saçma yaaa, hep ecnebi icadı” Çok üzgünüz, fakirsin.
“İçecek almayayım, sağ ol”
Bir restorana gittin, yemek söyledin. Garson tam o anda o soruyu sordu: “İçecek bir şey alır mıydınız?” Bu soruya olumsuz cevap verip içecek teklifini canın çektiği halde reddediyorsan, fakirsin.
“Siz çıkın yaa”
Evde oturuyorsun, arkadaşın aradı: “Kanka Tuğçe’lerle sahile iniyoruz gel hadi sen de” Eğer bu cümleye bir iki saniyenin ardından “Siz çıkın yaa” diye cevap veriyorsan, maalesef fakirsin.
“Sadece bakıyorum, teşekkürler”
Gelelim fakirliğin mağaza gezme boyutuna. Göz alıcı kıyafetlerden veya ürünlerden daha fazla gözünü alan şeyler var: Onların fiyatları! Aman Tanrım, bu cekete kim bu kadar para verir, diye düşünürken mağaza görevlisi sinsice sana yaklaşıyor. Ceket fiyatının maaşınla aynı olduğunu çaktırmaman lazım. Gardını al ve ona şunu fısılda: “Teşekkürler sadece bakıyordum” Bu durumda bir de kalp atışların hızlandıysa, fakirsin.
“Zaten evde duş alacağım, yıkamaya gerek yok”
Evet, geldik berbere. Daha berbere girerken duvarda asılı olan ücret tarifesi gözüne çarptı. İyi bari, tıraş olacak paran var. Ama biliyorsun ki bu berberler tıraştan sonra yıkama için de ayrı para ister. Eğer bu durumda sen her seferinde saç yıkamayı eve bırakıyorsan, fakirsin.
“İnce uçlu Nokia şarj aleti olan var mı?”
Belki üç beş sene öncesine kadar bu soru çok havalı bir şekilde sorulabiliyordu. Ama artık iPhone’lar elden ele dolaşırken bu soruyu hala soruyor olamazsın değil mi? Soruyorsan, fakirsin.
“…ben de bir çay alayım”
Ülkemizde ‘çaya yancı’ hiç de azımsanmayacak bir kitle var. Yemekli bir restoranda dahil, oraya bir şekilde gitmek zorunda kaldıysan ve “Ben de bir çay alayım madem” diyorsan” hatta bunu derken çay parasının da zaten genel hesapta kaybolup gideceğini planlıyorsan, fakirsin.
“Pardon, 3 al 2 öde ne tarafta?”
Mağazanın kapısında “3 al 2 öde” yazısını görürsün. Bir nefes mağazadan içeri girersin. Ancak tüm mağaza bu kampanyaya dahil değildir ve satış elemanının yanına gelirsin: “Pardon 3 al 2 öde ne tarafta?” Ne yazık ki fakirsin.
“Bende bozukluk yok, sizde var mı?”
Alt tarafı bakkaldan su alacaksın. An gelir cebinde 1 TL bile olmaz. Yanındaki arkadaşlarına bir nefes “Bende bozukluk yok, siz de var mı? diye soruyorsan, fakirsin.
“15 lirasını karttan çek abi”
Kaba bir hesapla 50 liralık bir alışveriş yapacaksın. Ama cebinde 35 lira var. Ama dur! Kredi kartında da 15 lira kadar bir limitin kalmıştı. Şimdi zorlu bir görev seni bekliyor. 35 lirasını nakit, 15 lirasını da karttan vermeyi teklif ediyorsun, fakirsin.
“Kanka, maçın linkini versene bana”
Fanatiksin ama evinde maç keyfini adam akıllı yaşayamıyorsun. Zira maç izleyebileceğin tüm kanallar için para ödemek zorundasın. Ona da çekiniyorsun. Kurtarıcın korsan maç yayını yapan sitelerse, fakirsin.
“Sayın abonemiz, bu bir ödemeli aramadır”
Yakınlarının bu bant kaydını dinlemesine vesile mi oluyorsun? Hatta bazı numaralar başında direkt *135# olarak mı kayıtlı? Şimdi sakin ol ve kabul et, fakirsin.
“Çukolatalar, püskevitler! Bizde niye yok, diyor!”
İnsanlara biraz daha geniş bir açıyla bakalım. Bu konudaki en etkili genel tespiti sayın Devlet Bahçeli yaptı çoktan. Ona göre, “Benim de bir çukulatam olsa, benim de bir püskevitim olsa, anne bana neden püskevit almıyorsunuz, bizde niye yok?” diyorsan, fakirsin.
Zorunlu gündem bonusu: “Evdeki ayakkabı kutusu bomboş”
Evindeki ayakkabı kutusunda sadece ayakkabı varsa, hatta çoğu zaman o bile yoksa, hatta ve hatta evde ayakkabı kutusu bile yoksa işin gerçekten çok zor. Zor zamanların için evindeki ayakkabı kutunda muhafaza edeceğin 4.5 milyon doların yoksa, fakirsin.
Teselli bonusu: Parayla saadet olmaz…
Hayat şartları zor. Başta da belirttiğimiz üzere, şu anki maddi konumunla belki milyonlarca insandan fakirsin ama bir o kadarından da zenginsin aslında. Çok takma, fakir olmasaydın, bu yaşadıklarının nasıl bir duygu olduğunu asla anlayamazdın. Yeter ki mizahın güçlü olsun, her türlü mutlu olursun. Yine de fakirsin ama yapacak bir şey yok. 🙂