Günlük düşünce yapımızla evrenin büyüklüğünü idrak edebilmemiz gerçekten çok zor. 100 yıllık bir ömür bizler için çok uzun bir zaman dilimi gibi gelse de, evrenin yaşıyla kıyaslandığında 100 bin yıl bile göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.
Evrenin büyüklüğünü düşündüğümüzdeyse işin içinden çıkamaz hale geliyoruz. Çünkü o kadar büyük ki, aklımız dahi almıyor. Normal düşünce yapımızla bu büyüklüğü ölçeklendirmekte bile çok zorlanıyoruz.
Peki bu kadar büyük bir evrende, yaşamın sadece dünyada olması çok düşük bir ihtimal değil mi? Ünlü gökbilimci Carl Sagan’ın, uzayda yaşamın olup olmadığı hakkındaki fikri şöyle: “Evrende yalnız olduğumuzu düşünmek, okyanustan bir bardak su alıp balinalar yok demekle aynı şey.”
Yalnız mıyız, değil miyiz? Henüz bilmiyoruz fakat aşağıdaki maddeleri okuduktan sonra aklınızda bir fikir oluşacağına eminiz.
İşte şimdi, okurken sizi hem çok değersiz hem de çok değerli hissettirecek evrenle ilgili 20 bilgi.
1. Samanyolu galaksisinde, dünyadaki her kum tanesinden daha fazla gezegen var
Samanyolu galaksisinde sadece Dünya büyüklüğünde 46 milyar gezegen bulunmakta. Bu sayı dünyadaki bütün kumsal ve çöllerdeki kum sayısından daha fazla.
2. Dünyadaki suyun yarısı güneşten bile eski
Araştırmalar içtiğimiz suyun %50’sinin 4.5 milyar yıl önce oluştuğunu gösteriyor. Bu da demek oluyor ki Dünyadaki su Dünyanın kendisinden, güneş sisteminden ve güneşten daha yaşlı.
3. Gökbilimciler dünya boyutunda pırlanta keşfetti
Dünyadan 900 ışık yılı uzaklıkta olan ve boyu neredeyse Dünya kadar olan pırlanta, gökbilimciler tarafından bu zamana kadar saptanmış en düşük sıcaklığa sahip. Gelin görün ki, ışık hızıyla yolculuk edebilsek bile oraya gitmemiz 10 insan ömrü alır.
4. Uzayda süzülen başıboş gezegenlerde bile yaşam olabilir
Bilim adamı David Stevenson’a göre bu gezegenler atmosferlerindeki hidrojeni muhafaza edebiliyorlarsa, suyu sıvı hale tutabilecek kadar sıcak olabilirler. Bu da yaşamın oluşması için uygun ortamı sağlayabilir.
5. Gama ışını yüzünden hepimiz bir anda ölebiliriz
Ölen bir yıldız nadiren uzaya yoğun gama ışınları bırakır. Bu ışınlar eğer dünyaya gelirse, yaşayan her şey anında ölebilir. Gama ışınları uzayda ışık hızıyla hareket ettiklerinden dolayı, dünyaya gelmeden önce gözlemlenebilmesi de imkansızdır.
6. Evren bej renginde ve buna Kozmik Latte deniyor
2001’de Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, evrenin bej renginde olduğu tespit edildi. Yaklaşık 200 bin galaksiden yayılan ışıkları analiz eden araştırma ekibi, topladıkları verilerden bir kozmik spektrum oluşturdu ve bunları birleştirerek insan gözünün görebileceği bir renge dönüştürdü. Bu renge daha sonra Kozmik Latte adı verildi.
7. Gökyüzü zaman makinası gibi
Samanyolu’na en yakın galaksi olan ve bir trilyon yıldıza ev sahipliği yapan Andromeda’nın en önemli özelliklerinden biri dünyadan çıplak gözle görülebilmesi. Yaklaşık 2.5 milyon ışık yılı uzaklıkta olan bu galaksiye baktığımızda, aslında Andromeda’nın 2.5 milyon yıl önceki halini görüyoruz.
8. Kişi başına 24 galaksi düşüyor
Gözlemlenebilir evrende yaklaşık olarak 170 ile 200 milyar arasında galaksi mevcut. Bu da Dünyada yaşayan her insan için 24 galaksi demek.
9. Gözlemlenebilir evrende 70 sekstilyon yıldız var (70,000,000,000,000,000,000,000)
Avustralya’da bir üniversitede yapılan araştırmaya göre, gözlemlenebilir evrende yaklaşık 70 sekstilyon yıldız var. Araştırmayı yapan ekip yıldızların sayımında, dünyanın en iyi teleskoplarından iki tanesini kullanmış.
10. Hepimiz evren kadar yaşlıyız
Madde sonradan yaratılamadığı ve yok edilemediği için, hepimiz evren kadar yaşlıyız.
11. Ay, Dünyadan giderek uzaklaşıyor
Gelgitlerin yarattığı etki sebebiyle Ay, her yıl Dünyadan 3,8 cm uzaklaşıyor.
12. Soluk Mavi Nokta, sahip olduğumuz tek şey
Dünyanın Voyager 1 sondası tarafından rekor uzaklıktan çekilen bir fotoğrafı. Dünyayı uzayın sonsuzluğu içinde tek başına gösteren fotoğrafa ithafen, Carl Sagan 1994’te yazdığı kitabına Soluk Mavi Nokta ismini verdi.
13. Evrendeki en uzak noktanın fotoğrafı
Hubble uzay teleskopu sayesinde, evrendeki en dip noktanın renkli fotoğrafları çekildi. Yaklaşık 2 bin fotoğrafın birleştirilmesiyle oluşturulan görüntü, 13.2 milyar yıl önce oluşmuş galaksileri gösteriyor.
14. Kendi etrafında saniyede 716 kez dönen nötron yıldızı
Nötron yıldızı, yıldızların yaşamlarının son bulabileceği biçimlerden biridir. Bir nötron yıldızı, dev bir yıldızın süpernova olarak patladıktan sonra geri kalan kısmın kendi içine çökmesiyle oluşur. Jason Hessels tarafından fark edilen yıldız, saniyede 70 bin km hızla dönüyor.
15. IC 1101 isimli galaksinin iki ucu arasındaki uzaklık 6 milyon ışık yılı sürüyor
Gözlemlenebilir evrendeki en büyük galaksi olan IC 1101 yaklaşık 100 trilyon yıldıza sahip. Çapı 6 milyon ışık yılı uzunluğunda olan bu galaksinin yanında, içinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisi 100 bin ışık yılı çapıyla küçücük kalıyor. (Dünya ile Güneş arasındaki ortalama uzaklık 8 ışık dakikasıdır.)
16. Evrenin çoğu karanlık maddeyle kaplı
Elektromanyetik dalgalarla etkileşime girmeyen, sadece diğer maddeler üzerindeki kütle çekimsel etkisi ile belirlenebilen karanlık madde, Evrenin yaklaşık %80’nini kaplıyor.
17. Milyonlarca galaksiyi kendine doğru çeken bilinmeyen kütle
Büyük Çekici ismi verilen bu kütle Samanyolu dahil birçok galaksiyi büyük bir hızla kendine doğru çekiyor. Büyük Çekici, yüz milyonlarca ışık yılı ötedeki galaksilerin üstündeki etkisiyle tanıyor. Kütlesi, Samanyolu’nun kütlesinin on binlerce katı.
18. Uzayda denizayısına benzeyen bulut kümesi var
Bilim adamları denizayısına benzeyen bir nebula (bulutsu uzak yıldız topluluğu) keşfetti. Düzenlenen özel bir törenle bulut kümesine Manatee (Denizayısı) ismi verildi.
19. Hepimiz yıldız tozundan yapılmayız
Bileğinizdeki damarlara her baktığınızda, ölen bir yıldızın tozlarından meydana geldiğinizi hatırlayın. Ünlü gökbilimci Carl Sagan’ın bu konuyla ilgili anlatımı ise şöyle: “DNA’mızdaki nitrojen, dişlerimizdeki kalsiyum, kanımızdaki demir, elmalı turtamızdaki karbon, çöken yıldızların içlerinde yapıldı. Bizler, yıldızların malzemesinden yapıldık.”
20. Dünyayı uzay gemisi olarak düşünebilirsiniz
Evrenin boyutu, sıradan bir insanın anlayabileceğinin çok ötesinde. Biz de soluk mavi gezegenimizle beraber sonsuzluk ve sınırsızlığın arasında bir yerde kaybolmuş vaziyetteyiz. Dünyayı, hiçbir insanın yapamayacağı bir uzay gemisi olarak düşünün. Sonsuzluğun içinde sürüklenip duran bir gemi. Yer çekimi de, sonsuz evrene açılmamızı engelleyen, bir yandan da bizi güzel dünyamızda tutan tek şey.