Eskişehir’deki üniversiteler, ata sporumuz olan illaki büyük kentlerde okumalısın baskısının bu şehirlere yakınlığı sebebiyle en iyi alternatifi olarak birçoğumuzun önüne sunulan ama kanımızca yekten tercih edilmesi için her türlü donanıma haiz olan okullardır.
Çevremizde en az bir adet bu güzide şehrimizde okuyan şahıs vardır ve belki de bu şahıs sayesinde gidip görme ve sevme fırsatınız da olmuştur Eskişehir’i.
Zaman geçiyor kuşlar uçuyor ve hiç bir şey bıraktığımız yerde kalma yetisi gösteremiyor. Aşağıda bir zamanlar Eskişehir’de öğrenci olmaya ait anıları listeledik.
1. İki okul başına tek eğlence mekânı
2000’lerin başına kadar küçük ve orta ölçekli barları saymazsak sadece 1 adet büyük eğlence mekânı vardı o da Hayal Kahvesi idi. Restoran, ufak bir bar ve konser alanından oluşan mekan ne kahırlar ne sarhoşluklar çekti.
2. Gece yarısından sonra içki satın alamazsanız
Valilik öğrenci ile polis sayısındaki orantısızlık sebebiyle 00.30’dan sonra şehir merkezinde içki satışına izin vermezdi. Sadece gardaki büfeden alkol satın alabilirdiniz. Bu sebeple gecenin bir saatinden sonra kentte bir nevi kavimler göçü yaşanırdı. Nedendir bilinmez buradaki alkol satışı da 2000’lerin başında yasaklandı.
3. Gözümü açtığımda her şey bitmişti
Kardeşim sen gece alkol satışını yasaklar üstüne de sadece garda içki satışına izin verirsen şehre gelen yeni yetmeler tabii ki önlerine gelen ilk trene atlar. Üstelik o zamanlarda trenlerde içki satışı da var. Bu sebeple ağır alkollü gecelerin sonunda sadece tanımadığınız yatakta değil tanımadığınız il ve ilçelerde de uyanmanız mümkündü.
4. Hayaller Venedik gerçekler Porsuk
Gidenler tanışmaları gitmeyenler ise coğrafya dersinden sebep Eskişehir’in göbeğinden akan Porsuk Çayı’nı bilir. Şimdilerden modern deniz ulaşım araçlarına sahip olsa da eskiden üzerinde küçük balıkçı kayıkları ile gezilirdi. Ayrıca o zamanlar fabrika atıkları Porsuk’ın farklı renklerde akmasına da vesile olurdu, mesela siz hiç mor akan su gördünüz mü, bizler gördük. Ha bi de donardı arkadaş.
5. Tükenen demokrasilere karşı direnen çareler
Gece merkezde ağır alkol alan arkadaşlarımızın gara yürümeye üşendiklerinde Porsuk’taki kayıkları kullanmaya çalışmaları ve bu uğurda yaşadıkları talihsizlikler de unutulmayan anılar arasındadır. Bizim şahit olduğumuz en baba olaylardan birisi ortalama boyu 1.85, ortalama kilosu 80 olan 4 babayiğidin birbirine bağlı 10 kayığı yanlış yerden kesip 9’unu suyun akıntısına kaptırmaları ile başlayan serüvenlerinin 10’uncuya binmeyi başarmaları ile devam edip bir süre kürek çektikten sonra su alan kayıktan kendilerini can havliyle karaya atmaya çabalarının gözaltına alınmaları ile son bulmasıdır.
6. Birisi ev partisi mi dedi!
Ankara’nın Sakarya’sı İstanbul’un Taksim’i İzmir’in Kordon’u varsa Eskişehir’in de öğrenci evleri vardır. Gece hayatının ve alkolün erken saate erişim dışında kalması sebebiyle merkezde evi olan tüm arkadaşlar aslında mekân sahibi sayılırdı. Gerçekleşen partilerin içeriklerinden söz etmek istemiyoruz, beyin yakar.
7. Şehir aslında koca bir kampüs
Saat 17’de derslerin bitimi ile tüm okul Porsuk kenarına yayılırdı. Okulun büyük ve kalabalık şehrin de küçük olmasını göz önüne alırsanız özellikle havaların güzel olduğu günlerde merkezin nasıl görünebileceğini hayal edebilirsiniz. Bu sebeple okulda tüm öğrencilerin birbirine göz aşinalığı vardı.
8. Her türlü kahvehane bilgisi bizden sorulur
Günün sonunda öğrenci halinizle yapılacak bir iş olmadığı ve bir kısım karaciğeri de korumak amacıyla okul çıkışı ilk önce kafelere gidilirdi. King olsun, batak olsun, efenime söyleyeyim tavla olsun, bilardo olsun her bir şey oynanır, bu eylemler ile beraber alınmazsa masadan kalkılır kalkılmaz alkol alınırdı.
9. Büyükerşen için
1999 senesinde Büyükerşen’in aday olduğunu öğrenen birçok öğrenci ikametgâhlarını Eskişehir’e aldırarak oylarını hocamıza yönlendirdi. Şimdilerde ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bir kere daha anlıyoruz.
10. Akademisyen öğrenci omuz omuza
O zamanlar şehir küçük, mekân az, nüfus fazla. Bu sebeple akademik unvanı ne olursa olsun okuldaki birçok hoca ile aynı mekânda önce farklı masalarda sonra aynı masada rakı içip sohbet edebilirdiniz.
11. Bu sabahlar bir harika dostum
Şimdi çeşitli mekânlara ev sahipliği yapan fabrikalar eskiden faaliyette idiler. Özellikle Eti’nin okul yolundaki bisküvi fabrikasının çıkardığı kokular okula giderken doğal seratonindi bizler için.
12. Siyasi duruş
Okulda o zamanlar siyasi olaylar çok az olurdu, biz de çok özenirdik diğer okulda öğrenci eylemlerine ve okula polis sokmayan rektörlere. O dönemde sadece bir tane büyük gerilim yaşanmıştı ve rektörümüz polisi okula almaya mecbur kalmıştı ama içeri giren polis araçlarının başına güvenlik görevlileri dikerek, polislerin araçlardan dışarıya çıkmasına engel olmuştu. Biz de kendi kendimize sakinleşmiştik. Olay zaten kendi aramızda değil dış mihraklar ve bizim aramızdaydı.
13. Sanat her yerde
Sayın Büyükerşen sayesinde şehrin her yerinde heykel var ya, işte bu önce okulda başladı. Fakülte ve bölüm fark etmeksizin özellikle güzel sanatlardan çıkan resim ve heykeller her bir yerdeydi.
14. Sadece üç sinema
Merkezde iki, okulda bir olmak üzere toplam üç sinemamız vardı. Arı Sineması vantilatörle havalandırıl, yetmezse sokağa açılan çıkış kapısı açık tutularak cereyan etkisine başvurulurdu. Siz hiç Kieslowski izlerken karpuzcu dinlediniz mi? Yapmayın, çok sakat.
15. Tren gelir hoş gelir
Şehir tüm büyük şehirlere yakın ve tren ucuz. Bu sebeple hop Ankara hop İstanbul. Maç mı dersin, sıkıntı mı dersin, fırlamalık mı dersin… Sebebi ne olurla olsun, hafta içi hafta sonu fark etmez seyahat bizlerden sorulurdu. Büyük şehirden sıkılırsan yakınlardaki Sandıklı’daki kaplıcalara erişmek de mümkündü.