Bulunduğumuz gezegeni ve hayatı yaşanılabilir kılan şeylerin başında şüphesiz aşk geliyor. Sevmek güzel şey vesselam fakat sonsuz olmadığına dair birtakım şüpheler mevcut. Bu şüpheler de zaman zaman somut gerçeklere bürünerek ilişkileri ortadan kaldırabiliyor. Ta ki “lan sanırım ters giden bir şeyler var :((88” hissiyatının bünyeyi sarmasına kadar.
Akabinde olaylar gelişiyor elbette. El emeği, göz nuru ve eşi dostu “yha çok yakışıyorlar” dedirten ilişkiyi küllerinden doğurmak için iç sesimizden birtakım bahaneler yükseliyor. Yarın öbür gün lazım olur diye şöyle kenara bırakıyoruz.
1. Cuma gecesi evde mal mal oturmak sureti ile tavanı seyretmek.
2. Kankalarla sabaha kadar yapılan FİFA turnuvalarından ötürü baş parmakta yaşanan doku ölümü.
3. Sırtı kaşırken Dhalsım’a evrilmek.
4. Vakti zamanında kelebekler uçuşan midenin makarna tarafından işgal edilmesi.
5. Pazar sabahı izlenilen magazin programlarının eski tadını vermemesi.
6. Yeni ilişkide güven müessesini tesis etmek için kullanılacak enerji ile nükleer reaktör inşa edebilmek.
7. Fazla uzağa gitmemiş olması.
8. Yeni maceraların masraflı oluşu.
9. Tek göz hareketi ile yüzlerce kelime telaffuz etmeden anlaşabilmek.
10. Akşam eve siyah poşetle giderken bünyeyi saran hüzün.