Maceradan maceraya atılmalar, çatışmalar, belirli ya da belirsiz sonlar… Bir romanda olabilecek genel unsurlar bunlar. Roman türünün varlığından bu yana pek çok farklı kategori olduysa da erotik romanların adı her zaman daha az geçer. ‘’Erotik roman kategorisinde hangi kitaplar var?’’ gibi bir soruyu pek duymamış, sormamışızdır. Oysa evet, böyle bir alan da var. Üstelik diğer alanlara kıyasla daha az örnek barındırdığı için aslında çok özgür bir yer burası. Yine de geçmişten bu yana, yayımlandıkları zamanlar itibariyle en çok sansür yiyen roman türlerinden de biri. Ben diğer roman türleri için olan düşüncemi burada da koruyorum; iyi işlenmiş bir kurgu varsa ortada, başarılı bir romandır. Hayatımızın temel noktalarından biri olan erotizmin romanlara, sanat eserlerine yansıması kadar doğal bir şey de yok aslında. Lafı fazla uzatmayayım; bu okuması eğlenceli kitapları sıralayayım. İşte erotik roman kategorisinde okuyabilecekleriniz!
1. Harika Çapkın (Christina Lauren)
Listeye bir çok satanla başlayabiliriz. Bir bestseller olan Harika Çapkın’da herkesin gözdesi olan bir adamla, asosyal bir kadının arasında gelişen ilişkiyi göreceksiniz. Yirmi dört yaşındaki Hanna bir bilimcidir ve işiyle o denli ilgilenir ki insanlar arasına çıkmamaya başlar. Ağabeyi kendi arkadaşı olan Will ile biraz vakit geçirmesini tavsiye eder. Will; Hanna küçükken onlara misafirliğe gelen şu yakışıklı oğlandır. Şimdi otuz birinde olan Will ile Hanna arasında başlayan sosyalleşme ilişkisi giderek ‘’aşk’’a dönüşmeye başlar. Eser tutkulu bir aşkla erotizmin bir araya geldiği, oldukça insancıl bir ilişkiyi şahane bir dille gözler önüne seriyor.
2. Perinin Sarkacı (Ben Mila)
Cinselliğe, erotizme ve sevişme sahnelerine bir kadının gözünden bakmak isteyenler Perinin Sarkacı’nı okuyabilirler. Yayımlandığı yıllar içerisinde çeşitli hukuki süreçler yaşamış olan eser tabiri caizse temize çıkalı çok oldu. Bir kadının zengin iç dünyası, ayrıntılı gözlemleri cinsellik üzerine eğilince ne olur? Perinin Sarkacı bunun için başlı başına bir örnek: ‘’Bir kitabı okurken, kitabın yazarını görebildiğini hayal et. Öyle ki elinde tuttuğun kitap, seninle o yazar arasındaki tek bağdır. Belki de yazar, yazdıklarıyla seni baştan çıkarmak niyetindedir. Bu satırları yazan kadın, seni sevmek, seninle bir olmak istiyor. Bu kadın seni, kendini, Mila’yı, Peri’yi, kumral oğlanı, etrafındaki tüm eşyayı, kısaca bütünüyle yaşam’ı, sıcacık kucaklamak istiyor.’’
3. Erdemle Kırbaçlanan Kadın (Marquis De Sade)
Yatak Odasında Felsefe’nin müellifi Fransız erotik edebiyatının en meşhur yazarlarından Marquis De Sade, çarpıcı ve dobra erotik yazılarıyla bilinir. Yazarın dilinin açıklığı o denlidir ki yaşadığı dönem ve toplum onu kabul etmez, cezaevleri ve akıl hastanelerine sürükler. Yine de insan ruhunun karanlık ve yabanıl yanları olduğu bilen Sade bunu göstermekten çekinmez; zira insan ne tamamen iyi ne de tamamen kötüdür: ‘’İnsanların ruhundaki kötülüğü, çarpıklığı haykırdıkça toplum dışına itilen, doğa/toplum ilişkisini çağının çok ötesinde değerlendirdiği için sevgisiz bırakılan bir bilinç. Sadizm olarak bilinen bir ayrıksılığa adı verilen büyük bir yazar ve… bir klasik. Erdemle Kırbaçlanan Kadın… Sade’i Sade yapan bütün özellikleri içeren roman. İyilik/kötülük çatışmasının irdelenmesinde alışılagelmiş bütün değer yargılarını zorlamak amacıyla yazılmış bir roman… Dinin arkasına sığınmış Hıristiyan din adamlarının yaptığı kötülüklere rağmen, toplumun bu gibi adamların peşinden gitmesi, zengin/yoksul eşitsizliği insanların genelgeçer kurallara ve duygulara aykırı bütün duygularını saklaması ve bütün kötü insanların -nedense- hep galip gelmesi, hatta iyiliklerin yalnızca kötülüklerle ödüllendirilmesi nedeniyle Sade’ı sonunda yaratıcısından bile kuşkuya düşüren roman. Ne ahlaksız, sapık, iğrenç… ne de ahlaklı ve erdemli olmayan bir yazarın, ikiyüz yılı aşkın bir süredir ikiyüzlülükten kurtulamayan insanları anlatan roman…’’ Yazarın çok satanlar listesinde üç kitabı daha vardır.
4. Ateş – Nefes Nefese Üçlemesi 2 (Maya Banks)
Okumayanlar için seriye ilk kitapla başlamak gerekse de bu ikinci kitap oldukça popüler bir erotik roman olarak karşımıza çıkıyor. İstedikleri hemen her şeye sahip olabilen; güç ve para sahibi üç adam. Onlar bu nüfuzları ve zenginlikleri sayesinde açamayacakları kapının olmadığını düşünürler. Duygusal alanlara yapılacak yatırımınsa tamamen sermaye ile alakalı olmadığını akıl edemezler. Gelgelelim; bu üç adamdan biri, bir kadına karşı ilk kez hissettiği kıskançlık duygusu sayesinde olaya farklı bir gözle bakmaya başlar. Tanıdığı o kadının hayatındaki tek erkek olmayı arzulayan bu adam için şimdi paradan ve nüfuzlu biri olmaktan daha fazla şey gerekmektedir.
5. Genç Bir Don Juan’ın Maceraları (Guillaume Apollinaire)
Erotizmin ve şehvetin konusu açılıyorsa bu birazdan ‘’Don Juan’’ lafını da duyacağımız anlamına gelir. Zamparalık konusunda evrensel bir anlam kazanan Don Juan adı ve karakteri edebiyatta olduğu kadar tiyatro ve sinemada da karşımıza çıkar. Anlayacağınız, eserde genç ve albenisi çok yüksek olan bir adam, çevresindeki pek çok kadın ve aralarında geçen tutkulu maceralar anlatılıyor: ‘’Çok küçük yaştan itibaren kadın kokusu ve bedenine olan tutkusunu dizginleyemeyen genç Roger, yıllar geçtikçe çevresindeki bütün kadınları gözlemleyerek aşama aşama kendi bedenini ve cinselliğini keşfeder. Sonunda çevresindeki kadınların bir numaralı küçük Roger’si, onları her daim hoşnut etmeyi beceren ‘Don Juan’ı olur. Roger anatomi atlasından edindiği ve Papaz’a günah çıkaran kadınlardan sızdırdığı bilgilerin ışığında, cinselliğin kucağında ve edepsizliğin eşiğinde bir maceradan ötekine sürüklenir. Yirminci yüzyılın en büyük şairlerinden Apollinaire’in kaleminden, dönemine göre cesur ve hayli aykırı bir dille cinselliğin keşfi.’’
6. Vajina Monologları – Sıkı Vücutlar (Eve Ensler)
Kadın bedeni üzerine, bir kadın yazar tarafından yapılan oldukça eğlenceli ve bilgilendirici bir çalışma. Ağır bir makale havasında değil ama. Gayet şen şakrak okunacak, mizahî yanı kuvvetli bir kitap. Kitabın yaratıcı adının bir parçası olan ‘’monolog’’dan da anlayacağınız üzere çalışmaya konu olan kadınlar adeta bir sahnedeymiş gibi anlatıyorlar ve biz de izleyiciler gibi dinliyoruz: ‘’Eve Ensler kadınların gizemli yaşantısı hakkında dokunaklı ve eğlenceli başka bir öykü ile geri dönüyor. Ensler kadınlara bedenleri hakkında soru sorarak dünyayı dolaştı ve bize onların öyküsünü anlatıyor: Bir Puerto Rico’lu kadının şişmanlık ve aile üzerine düşünceleri; bir Los Angeles’li kadının kocasına verdiği ödünler; Sunrise Spor Salonunda Hintli bir anne. Ensler bu öyküleri kendi kişisel yolculuğu ile çerçeveliyor ve onları kendi midesi ile yaşamboyu süren bir diyalogdan yola çıkarak curcunalı alıntılarla aktarıyor. Biz onun düşük karbonhidrat diyetlerini ve yaptığı egzersizleri izleyerek bir kadının bedenini nasıl sevebileceğini ve onu nasıl iyi görebileceğini akıllıca sözcükler ile öğreniyoruz.’’
7. Yükseklerde (R. K. Lilley)
İnsan dediğimiz yapı, kabul edin ya da görmezden gelin ama mazoşist, sadist eğilimleri de olan bir yapı. Bu hepimiz için geçerli. Bunu, türlü rezaletlere kılıf olsun diye değil yalnızca bilelim diye söylüyorum. Bu eserde de insanın bu yanını gösteren bir karakter ile bunları gösterdiği karakter arasında yaşanan yüksek tansiyon olaylar aktarılıyor: ‘’James, Bianca’ya tutku ve acının karanlık ve bağımlılık yapan dünyasını göstermişti. Kendi boyun eğici, mazoşist doğasını ona öğretmiş ve Bianca, reddedilemez bir şekilde büyüleyici ve imkânsız derecede güzel Bay Cavendish’e hızla sırılsıklam âşık olmuştu. Ama acı veren bir yanlış anlaşılma ve Bianca’nın geçmişinden korkunç bir kâbusun geri dönüşü, Bianca’yı kahretmekle birlikte, kafasını karıştırıp incittiğinde, Bianca onu kendinden uzaklaştırır. Onu hastanelik eden şok edici saldırının ve James’e zamana ihtiyacı olduğunu söylemesinin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen, Bianca’nın hisleri değişmez. Üstelik, James’in onu etkisi altına almasının an meselesi olduğunun da farkındadır…’’
8. Yatak Odasında Felsefe (Marquis de Sade)
Yukarıda bir diğer eserini de işlediğimiz Fransız erotik romanının başat yazarlarından Sade, bu eseriyle bir klasik haline geldi. Erotizm temalı, vurgulu eserler okumak isteyen birinin başvurabileceği temel kitaplardan biri olan Yatak Odasında Felsefe genç bir kıza verilen libertenlik eğitimini kapsıyor. Tüm dünya dillerine çevrilen, filme de uyarlanmış olan eser erotik romanın başyapıtlarından biri. Sade aslında öyle içli bir yazar ki insanda keşfettiği şeyleri birtakım süslü üslup perdelerine büründürmeden anlatmayı seçiyor: ‘’Başyapıtı olan Yatak Odasında Felsefe ise tüm dünya dillerine çevrilerek milyonlarca adet basılmış, birçok kez sinemaya uyarlanmış, özgür ve özgün düşüncenin doruğu olarak kabul edilmiştir. Genç bir kıza teorik ve pratik libertenlik eğitiminin verildiği Yatak Odasında Felsefe, metafiziğin, ahlakın, tarihin, felsefenin sık sık araya girdiği, 1795 tarihli yedi diyalogdan oluşuyor. Diderot ve Rousseau’nun natüralizminin mirasçısı, Pascal’ın savunucusu olan Sade, bu eserinde on sekizinci yüzyılın düşünce akımlarına saldırıyor; özgür düşünceye sonuna kadar bağlı biri olarak doğayı yüceltiyor, şiddet de dahil her şeyin doğallığını savunuyor. Yalnızca cinselliği değil aynı zamanda etik, metafizik ve estetik algıyı da altüst ediyor.’’