Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki deprem, yakın tarihin en büyük felaketlerinden bir olarak değerlendiriyor. Binlerce insanımızın yaşamını kaybettiği depremlerde, binlerce insanımız da yaralandı. Depremin etkilediği şehirlerimizdeki bazı bölgeler, devasa enkaz yığını haline geldi. Her zaman olduğu gibi bu felakette de binlerce insanımızın yaşamını kaybetmesine neden olan şey, afetin kendisinden çok insan kaynaklı ihmallerdi. Mevzuata uygun olmayan veya kalitesiz malzemeden evler inşa eden müteahhitler, bu evlerin yapımına onay veren yetkililer, yapıları gerektiği gibi denetlemeyen denetçiler, binlerce insanımızın yaşamdan koparılmasında birinci dereceden pay sahibi.
Tam da bu nedenle kamuoyunda, ihmali olan kişi ve kurumlara yönelik büyük ve haklı bir öfke var. Peki, sorumluları tespit etmek ve cezalandırmak için ne yapmak gerekiyor? Adem Demir, Independent Türkçe için 17 Ağustos depreminde görevli savcılardan Ali Özgündüz ile bir röportaj yaprak bu soruya yanıt aradı. Detaylara birlikte bakalım…
17 Ağustos depreminin ardından, çok sayıda insanımızın yaşamını kaybetmesinde, pek çok kişi ve kurumun birinci dereceden pay sahibi olduğu ortaya çıkmıştı
Başta Veli Göçer olmak üzere, ihmali olduğu tespit edilen müteahhitler yargılanmıştı. Ne yazık ki aradan geçen 24 yılda değişen bir şey yok. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından meydana gelen yıkımdan da, bazı kişi ve kurumlar sorumlu. Üstelik pek çok yerleşim yerinin devasa enkaz yığınları haline gelmesinde rolü olan bazı müteahhitler, yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanıyor, sosyal medyada enkaz alanlarında “delileri yok etmeye yönelik” faaliyetler yapıldığı iddia ediliyor. Peki, sorumluları tespit etmek ve cezalandırmak için neler yapmak, nelere dikkate etmek gerekiyor?
17 Ağustos depreminde görevli olan emekli savcı Ali Özgündüz, kanıt toplanmadan enkaz kaldırmanın, “delil karartmak” anlamına geldiğini ifade ediyor
1999 yılındaki depremde pek çok enkaz alanında soruşturma yürüten emekli savcı Ali Özgündüz, soruşturmaların titizlikle yürütülmesi gerektiğinin altının çiziyor. Özgündüz’e göre enkaz alanları, soruşturmalar için büyük öneme sahip. Emekli savcı bu konu hakkındaki görüşlerini, Aman ha! Kimse kanıt olmadan, dosya oluşturmadan enkazları kaldırmasın. Bu yapılırsa delil karartmaya girer.” sözleriyle ifade ediyor.
Enkaz yerinde kaldığı sürece deli karartma ihtimalinin bulunmadığını da sözlerine ekliyor. Ancak enkaz alanlarında titizlikle kanıt toplanmalı. Özgündüz, 1999 depreminde enkaz alanlarındaki beton numunelerinden, kirişlerden, kolonlardan, perdelerden ve demirlerden örnekler alındığını dile getiriyor. Özgündüz, enkaz kaldırıldıktan sonra bu kanıtların toplanamayacağını ifade ederek, savcıların nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda da önemli uyarılarda bulunuyor.
Özgündüz’e göre ilk aşamada delillerin toplanması, ileride yapılacak yargılamalar için hayati önem taşıyor
17 Ağustos savcısına göre şehirlerin enkaz yığınları haline gelmesinde ihmalleri bulunan kişiler hakkındaki suçlar, şikâyete bağlı değil. Bu nedenle görevli savcıların herhangi bir şikâyeti olmaksızın soruşturmaya başlamaları gerekiyor. Özgündüz, bu doğrultuda deprem bölgesindeki savcıların halihazırda olay mahallinde delil toplama çalışmalarına başladığını ifade ediyor. Aksi bir durumun ortaya çıkması halinde enkazlarla birlikte delillerin de ortadan kaldırılabileceğini ifade eden Özgündüz’e göre bunun sonucunda ihmali olan kişilerin cezasız kalması gibi bir durum söz konusu olabilir.
Sorumluların cezalandırılabilmesi için kapsamlı bir soruşturma yürütülmeli
Çünkü ihmali olanlar, sadece müteahhitler değil. Özgündüz bu konuyla ilgili, “Herkesin gözü şu anda müteahhitler üzerinde ama en az müteahhitler kadar yapı denetim firmaları da sorumludur.” ifadelerini kullanıyor. Özgündüz bu doğrultuda müteahhitler kadar, binaların yapımı sırasında görevli olan denetçi kurumların, inşaatlarda kullanılan malzemeleri üreten firmaların ve ilgili binaların inşa edilmesine izin veren siyasilerin de sorumlu olduğunu ifade ediyor.
“Sorumluların yurt dışına kaçmalarını önlemek için hızlı davranmak gerekiyor”
Özgündüz, sorumluların kaçmalarını önlemek ve yakalanmalarını kolaylaştırmak için bu binaların ruhsat dosyalarını erişilir duruma getirmek gerektiğini dile getiriyor. Bu aşamada hızlı davranmak gerektiğini belirten Özgündüz, “Sorumluları tespit edip haklarından hemen soruşturma açmak gerekiyor. En azında ilk iş, yurtdışına çıkış yasağı koymamız lazım.” ifadelerini kullanıyor.
Özgündüz’e göre benzer bir felaketin bir daha yaşanmaması için siyasiler de hesap vermeli
Ülkemizde Veli Göçer örneğinin oldukça yaygın görüldüğüne dikkat çeken Özgündüz, felaketlerde sorumluluğu olan herkesin hesap vermesi gerektiğini ifade ediyor. Özgündüz konu hakkındaki düşüncelerini ise “Özellikle siyasilerin, yerel yöneticilerin, teknik elemanların ve kamu görevlilerinin bu işin içine katılması lazım. Bunlar katılmadığı sürece, siyasiler bu işin hesabını vermediği sürece bu işler devam edecek diye bir endişem var. Siyasiler, müteahhitler ve mühendisler şunu bilmeli: “Bu tür olaylarda kusurumuz varsa biz artık ömrümüzün sonuna kadar bu işleri yapamayacağız.” sözleriyle ifade ediyor.
Kaynak: 1