3 Aralık Dünya Engelliler Günü sebebiyle sinemada engelliler için yapılan filmlerden bir seçki yaptık. Klasik tabirle engelliler bir gün hatırlanmamalı elbette ama farkındalık yaratmak için 3 Aralık gününe değer veriyoruz ve biz de sinemanın engelliler için yarattığı farkındalığa parmak basmak istiyoruz. Bu listeye girebilecek birçok film olabilir ancak en çok dikkat çeken 10 filmi sizler için derledik.
Sol Ayağım
Daniel Day Lewis’e Oscar kazandıran Sol Ayağım filmi, engelliler adına farkındalık yaratabilmeyi başaran yapımlardan. Aynı adlı kitaptan uyarlanan Sol Ayağım filmi Christy Brown’ın hikayesini anlatıyor. Sadece sol ayağını oynatabilen Christy azmin ne demek olduğunu film boyunca kanıtlıyor. Tabi Daniel Day Lewis’in oyunculuğu da Christy’nin hikayesini izleyenlerin gözyaşlarını tutamamasında önemli bir etken.
Kadın Kokusu
Filmin başında huysuzluklarıyla tanıdığımız Frank’in aslında nasıl bir insan olduğunu dakikalar ilerledikçe anlıyoruz. Bu süreçte de görme engelinin onun hayatına etkilerini somut olarak algılıyoruz. Görme engelli Frank’in gözlerinin kararmasının, hayatının kararması demek olmadığını onunla birlikte hissediyoruz. Elbette Al Pacino’nun oyunculuğu karşısında saygıyla eğilmekten başka bir şey elden gelmez. Tanımasak gerçekten görüp görmediğini sorgulayabilirdik. Hele Al Pacino’nun bu filmdeki dans sahnesi sinema tarihine çoktan geçti bile.
Benim Dünyam
Beren Saat ve Uğur Yücel’in başrollerinde yer aldığı Benim Dünyam, görme ve duyma engelleri olan bir kızın, hocası sayesinde hayatını koyu karanlıkta geçirmemesini anlatıyor. Hocası ile aralarında olan duygusal bağ hem Ela’nın hayatını değiştiriyor hem de hocası Mahir’in. Mahir sayesinde üniversiteye gidebilen Ela, başarmanın ilk kuralı olan inanmanın değerini herkese tekrar hatırlatıyor. Hayatta hiçbir şeyin bitmediğini, bir yerden başlandığında her şeyin üstesinden gelinebileceğini anlatan film engelli insanların yaşadıkları zorlukları izleyenlerin fark etmesini sağlıyor.
Başka Dilde Aşk
Başka Dilde Aşk hem duyma engelliler için hem de çağrı merkezlerinde çalışanlar için bir haykırış haline gelen ve Mert Fırat’ın oyunculuğunun ön plana çıktığı bir film. Çağrı merkezi çalışanlarının duyma yetilerini kaybetmeye varan çalışma koşullarına yapılan vurguyla birlikte duyma engellilerin toplum tarafından kabul edilmemesini, sevdiği kızın ailesi tarafından ucube gibi görülen Onur üzerinden anlatıyor. İlksen Başarır’ın yönetmenliğini yaptığı filmin sonlarına doğru öyle bir sahne var ki, Onur’un duyması için oturduğu yerden seyircilerin çığlık atası geliyor.
Tamam mıyız
Listede yerli yapımlara pozitif ayrımcılık yaptığımız doğrudur ancak ne yazık ki sinemamızda engelli duyarlılığı o kadar az ki nadir yapılan filmleri ön plana çıkarmamız normal. Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı Tamam mıyız duygusal bir yapım olmanın yanı sıra hayattan hiçbir beklentisi olmayan bir engellinin hayata tutunmasını konu edinen ve izleyenlere umut aşılayan bir film. Yer aldığı yapımlarda oyunculuğuyla fark yaratan Deniz Celiloğlu ile kolları ve bacakları olmayan engelli bir genci canlandıran Aras Bulut İynemli filmin kalitesini arttırıyor. Filmle ilgili en büyük sorun Çağan Irmak sinemasında seyirciyi ağlatma odaklı senaryoları. Bu durum bu dosyanın konusu olmadığından göz ardı edilebilir.
Can Dostum
Boynundan aşağısı felç olan bir adamın hayata umutla bakabilmesi için içten gelen bir tebessümün yeterli olduğunun kanıtı Can Dostum filmi. Hayatını idame ettirebilmek için bir bakıcıya ihtiyacı olan Philippe’in hayatına zorunlu görevle giren Driss’in yardımları sayesinde, Philippe gerçek mutluluğu tadıyor. Birçok şeyi yapmak için maddi imkana sahip olan Philippe’in katı kurallarla örtülü hayatına renk katıyor Driss. Kızıyla ilişkisinden müzik zevkine kadar müdahil olup Philippe’in bakış açısını değiştirirken, kendi hayatını da düzene sokuyor. Gerçek dostluğun tarifi olabilecek Can Dostum izlenmesi gereken yapımlardan.
Gilbert’in Hayalleri
Leonardo DiCaprio’nun bu zamana kadar alamadığı Oscar’ı belki de en çok hak ettiği film, henüz 19 yaşında kamera karşısına geçtiği Gilbert’in Hayalleri filmi. Zihinsel engelli Arnie’yi canlandıran Leonardo ve ona bakmakla yükümlü olan ağabeyi Gilbert’in yaşadıkları sadece engelliler için değil engelli yakınları için de hayattaki zorlukları izleyiciye sunuyor. Işığı sadece Arnie üzerinden engellilere çevirmekle yetinmeyip, filmin merkezine Gilbert’i koyarak insanlarda oluşması gereken farkındalığın boyutunu genişletiyor. Film Gilbert’in Hayalleri olmasına ve Johnny Depp de Gilbert karakterinin anlatmak istediği her şeyi seyirciye çok iyi yansıtsa da Leonardo’nun oyunculuğu sayesinde filmde ilk hatırlanan Arnie oluyor. Özellikle Leonardo için bile izlenebilecekken engelli farkındalığı için atlanmaması gereken bir film.
Benim Adım Sam
7 yaşındaki bir çocuğun zekasına sahip bir adamın 7 yaşındaki kızının velayeti için verdiği savaşı konu edinen filmde en dikkat çekici olan elbette Sean Penn’in oyunculuğu. Birçok kişinin Sean Penn’i hala bu filmle hatırlaması şaşırtıcı bir durum değil. Fonda Beatles şarkılarıyla, temeline baba kız sevgisini oturtan Benim Adım Sam’i izlemeye karar verdiyseniz yanınıza birkaç kutu mendil almayı ihmal etmeyin.
Kelebek ve Dalgıç
Tüm vücudu hareketsiz kalmışken sadece tek gözüyle dünyaya tutunan bir adam ölümü bekler diye düşünebilirsiniz ancak Jean Dominique Bauby o tek gözüyle yeni bir dünya yaratıyor kendisine. Bu film izleyenlerin farkındalığını arttırmaktan ziyade engellilerin umudunu arttırma adına daha önemli bir yapım. Başarmak için tek bir gözün yeterli olduğunu gösteren Bauby, yazdığı kitapla da bunu kanıtlıyor. Gerçek bir hikaye olan Kelebek ve Dalgıç umudun bitmediği yerde hayatın yeniden başladığının en önemli kanıtı.
Pas ve Kemik
Marion Cotillard’ın kendi ülkesinde ne kadar başarılı olduğunun kanıtı niteliğinde olan yapım, özellikle sonradan engelli olanların psikolojisini anlatma konusunda oldukça başarılı. Stephanie engelli olmadan önce kendine olan güveniyle burnu havada denebilecek bir kişiyken bacaklarını kaybettikten sonra derin bir çukura düşüyor. Özgüvenini kazanmak için önceden yapmayacağı şeyler yapmaya çalışıyor. Sadece bu nedenle bile yani sonradan engelli olan insanların psikolojisini anlamak için bile değerli olan yapım hem yönetmenliği hem de Marion Cotillard’ın oyunculuğu göz önüne alındığında atlanmaması gereken bir film.