Rokoko sanatı, 18. yüzyılın başlarında Fransa’da ortaya çıkan ve Avrupa genelinde yaygınlaşan bir sanat akımıdır. Barok’tan sonra ortaya çıkan Rokoko daha hafif, süslü ve dekoratif unsurlar içeriyor, Barok’un karmaşık ve aşırı kompozisyonunu neredeyse desenlere dönüştürüyor. Bu dönemin sanatçıları, doğadan esinlenen kıvrımlı formlar, pastel tonlar ve detaylı süslemelerle sanata yeni bir soluk getirmişti. Sanatçılar uhrevi pastoral sahnelerden yarı pornografiye kadar uzanan hayatın zevklerini kutluyorlardı. Ayrıca Avrupa aristokrat yaşamına ve eğlencesine odaklanıyorlardı. İşte Rokoko dönemine damgasını vuran, eserleriyle akımın ruhunu en iyi şekilde yansıtan önemli Rokoko sanatçıları.
1. François Boucher (1703-1770)
Rokoko sanatçıları listemize ünlü bir isim ile başlıyoruz. Fransız saray sanatçısı François Boucher, yeni doğan Fransız Rokoko hareketinin lideri ve başlıca temsilcilerinden biriydi. Kendi neslinin birçok sanatçısı gibi, ilhamını Peter Paul Rubens ve öğrencilerinin eserlerinden alıyordu. Ancak Boucher’ın eserleri erotikti. Aristokratlardan bazıları onun eserlerine hayran kalırken, bazıları itici buluyordu.
Boucher, Fransız kralı XV. Louis’in metresi olan Madame de Pompadour’un en sevdiği ressamlardan biriydi. Boucher, onun en zarif portrelerinden bazılarını çizdi ve hatta ona gravür dersleri bile verdi. Kışkırtıcı çalışma tarzı, Versay duvarlarının ardındaki genel ahlak durumunu temsil ediyordu. Sınırsız zenginlik ve boş zamanla şımarık olan aristokrasi, eğlenceyi fiziksel zevklerde ve kaba oyunlarda buluyordu.
2. Jean-Honore Fragonard (1732-1806)
Jean-Honore, François Boucher’nin öğrencisiydi. Öğretmeni gibi o da Rokoko döneminin en tanınmış sanatçılarından biri oldu. Fragonard da kışkırtıcı erotik sahneler, kitsch iç mekanlar ve gösterişli dekorasyonlar çiziyordu. Efsanevi tablosu “The Swing”in fikri, metresinin bir komisyoncusundan geldi. Başlangıçta bu fikri başka bir ressama önerdi, ancak böylesine anlamsız bir konu onu utandırdı. Fragonard resmi kendi çizdi.
Fransız Devrimi sırasında soylularla olan ilişkisi nedeniyle Provence’a kaçtı.1806’da öldü ve tarihçiler tarafından unutuldu. Yine de Fransız sanatının gelişiminde kalıcı bir etki bıraktı. Oğlu Alexandre-Evariste Fragonard yetenekli bir ressam oldu, büyük yeğeni Berthe Morisot ise Empresyonistlerin yenilikçi ve radikal neslini temsil etti.
İlginizi çekebilir:
Barok Dönemin Muhteşemliğini Daha Yakından Görmenizi Sağlayacak 15 İkonik Tablo
3. Elisabeth Louise Vigée Le Brun (1755-1842)
Elisabeth Vigée Le Brun, XVI. Louis’in sarayıyla yakın bağları olan bir portre ressamıydı. Le Brun, Kraliçe’nin yakın bir arkadaşıydı. Ondan neredeyse elli yıl daha uzun yaşadı ve son günlerine kadar kendini adamış bir monarşist olarak kaldı. Tarzı genellikle Rokoko olarak sınıflandırılsa da, çoğu sanat tarihçisi eserlerinde Neoklasizmin etkisi de buluyor. Neoklasizm, Fransız Devrimi’nden önce zaten gelişmekteydi. Le Brun, kitsch ve gösterişli Rokoko modalarına kayıtsızdı ve modellerini eşarplar ve kumaş parçalarıyla örtmeyi tercih ediyordu.
Elisabeth Vigée Le Brun, babası Louis Vigée ile erken yaşlardan itibaren sanatsal yeteneğini sergiledi. Le Brun’un en popüler resimlerinden biri, kızı Julie ile yaptığı otoportredir.
4. Thomas Gainsborough (1727-1788)
Thomas Gainsborough, Rokoko dönemi İngiltere’sinin en etkili sanatçılarından biriydi. Sanat kariyerine, memleketi Suffolk’un doğasına derinden hayran bir manzara ressamı olarak başladı. Ancak, 1746’daki evliliğinden sonra, yeni ailesini bir manzara sanatçısının geliriyle geçindiremeyeceğini fark etti ve portre resmine geçti. Sonraki kırk yıl boyunca Gainsborough, en büyük İngiliz ustalarından biri olacaktı.
Gainsborough’un portrelerinin en dikkat çekici özelliklerinden biri, modelin kıyafetleri yerine kişiliğine odaklanmasıydı. Gainsborough, modellerinin gözlerinde, pozlarında ve çevresinde yansıtılan gerçek karakteri tasvir etmek istiyordu. Böyle bir yaklaşım sanatçının zamanı için fazla yenilikçiydi. Bu sanatsal karar Gainsborough’a birkaç komisyondan daha pahalıya mal olmuş olsa da, onu kesinlikle Rokoko döneminin en önemli sanatçılarından biri yaptı.
5. William Hogarth (1697-1764)
Rokoko sanatçıları arasında özel yeri bulunan bir isme geldi sıra. Gainsborough İngiliz Rokoko’sunun nazik ve uhrevi yönünü temsil ediyorsa, William Hogarth karanlık tarafını işaret ediyordu. Tutkulu bir milliyetçi olan Hogarth, çağının ahlakını kınayan bir dizi eseriyle ünlü oldu. Bununla birlikte, Hogarth saygın ve sadık bir aile babası olmaktan çok uzaktı. Hogarth, İngiliz elitlerinin gizli içki topluluğu olan kötü şöhretli Hellfire Kulübü’nün bir üyesiydi. Kulüp üyeleri arasında üst düzey politikacılar ve hükümet yetkilileri vardı. Hatta Benjamin Franklin bile Londra’daki yıllarında birkaç toplantıya katılmıştı. Kulübün din otoritesiyle alay eden din karşıtı duruşu dikkat çekiciydi. Düzenli olarak düzenlenen toplu cinsel partilerde rahip ve rahibe kıyafetleri giymiş fahişeleri davet ediyorlardı. Pagan ritüelleri gerçekleştiriyor, Venus Bacchus’a kurban veriyorlardı, ancak bunları gerçekten inandıkları için yapmıyorlardı. Hogarth, Hellfire Kulübü’nün kurucusu Francis Dashwood’un yakın bir arkadaşıydı.
6. Giovanni Battista Tiepolo (1696-1770)
Tiepolo, Venedik resim okulunun tartışmasız lideri ve Rokoko döneminin en önemli tavan ressamıydı. Dramatik ve kontrastlarla dolu Barok tavanların aksine, Rokoko tavanları pastel tonlara sahipti. Doğa, pembe gökyüzü ve kabarık bulutlardan oluşan nazik bir cennet olarak gösteriliyordu.
Tiepolo’nun zamanında Venedik ekonomik ve sosyal bir gerileme dönemi geçirdi. Ticaret başkenti statüsünü kaybetmiş olsa da, yine de sanatı ve eğlencesiyle ünlüydü. Venedik, sanat, güzellik ve zevkler deneyimlemek isteyen zengin Avrupalılar için tasarlanmış bir turistik cazibe merkezi olarak biliniyordu. Tiepolo gibi sanatçılar eserlerinde Venedik’in bu imajını yarattılar. Şehri, her köşesinde saf estetikle dolu büyülü ve yüce bir yer olarak gösterdiler.
İlginizi çekebilir:
Şöhreti Gezegenimizin Her Köşesine Yayılan En Ünlü 23 Tablo
7. Rosalba Carriera (1673-1757)
Rokoko sanatçıları listemizin sonuna geldik. Rosalba Carriera, Venedik Rokoko’sunun en etkili sanatçılarından biriydi ve kesinlikle tüm zamanların en başarılı kadın sanatçılarındandı. Çoğunlukla pastel boya ve minyatürlerle çalışmıştı. Eğitiminin geçmişi belirsiz, ancak büyükbabasının da bir ressam olduğunu biliniyor. Rosalba’nın annesi, onun temsilcisi olarak hareket ediyordu. O kadar olağanüstü bir üne kavuştu ki Avrupa’daki müşterileri ona sadece ilk adını kullanarak Rosalba olarak hitap etmeye başladı.
Carrera eserlerinde sıklıkla Venedik maskeleri, özellikle de moretta adı verilen çok özel bir tür kullanırdı. Morettalar dantel veya kadifeden yapılırdı. Bu maskeyi yüzünüzde tutmanın tek yolu, iç tarafındaki bir düğmeyi dişlerinizin arasına sıkıştırmaktı. Morettalar kadınların tenini güneşten korumakla kalmıyor ayrıca itibarlarını da koruyordu. Çünkü 1700’lerde, şehirde tek başına yürümek, saygın bir kadın için uygunsuz kabul edilirdi. Bu nedenle, kadınlar günlük işlerini yaparken imajlarını korumak için halka açık yerlerde maske takıyorlardı.
Kaynak: 1