2018, sinema açısından ilginç bir yıl oldu. Nereye koyacağımızı pek kestiremiyoruz. Çok iyi yabancı filmler izlesek bile tuhaf bir şekilde havada kaldı 2018… Tadı damağımızda kalan filmler ve ilginçliklere gebe bir ödül sezonu yaşadık. Beklemediğimiz sürprizlerle karşılaştık. İyi yabancı filmlere duyduğumuz sevginin içimizde yarattığı o güzel hisle 2018’in en iyi filmlerini bir araya toplamak istedik. Filmleri herhangi bir sırayı gözetmeden listeledik. İçinde her türden bir şeyler var. Bu yönüyle de aslında ne tür filmlerden hoşlanıyor olursa olsun, içinde sinemaya duyduğu samimi sevgiyle izleyecek bir şeyler arayan herkesin yararlanabileceği bir liste oldu. Hazırsanız başlıyoruz.
2017’nin en iyi filmlerine de göz atabilirsiniz.
1. Upgrade / IMDB Puanı: 7.6
Geçtiğimiz yılın dikkate değer yapımlarından olan Upgrade, bilim kurgu türünün 2018’de yaşadığı hafif duraklama döneminin zararsızca geçmesini sağlayan filmlerden oldu. Yakın gelecekte geçen film, teknolojiyle ilgili kaygılarımızın tamamının üzerine üzerine gidiyor. Hayatın tüm yönlerinin kontrolünü eline alan teknoloji, ana karakterimiz Grey’in de hayatını alt üst ediyor. Ancak Grey’in alınacak bir intikamı var… SXSW’dan İzleyici Ödülü almak kolay iş değil ve Upgrade bunu ustaca başardı.
2. Transit / IMDB Puanı: 6.9
İyi yapılmış dönem filmi, izleyenin aklını başından alır. Dönem filmi dendiği zaman da epey bereketli ve tüm dünyayı etkileyen belli başlı sembolikleşmiş yıllar gelir akıllara: İkinci Dünya Savaşı ve onu takip eden süreç de bunlardan biridir. Öyle ki, bu dönemi anlatan sayısız filmi izledik. Büyük bir çoğunluğu da hafızamıza kazındı. Transit de bunlardan biri. Franz Rogowski ve Paula Beer’ı kadrosunda bulunduran film, Nazi işgali sonrası Fransa’ya bakmakla kalmıyor, eşini kaybeden bir kadının onu bulma çabalarına da içten bir dille odaklanıyor.
3. Burning / IMDB Puanı: 7.6
Haruki Murakami’nin aynı adlı eserinden uyarlanarak sinemaya aktarılan Burning, senenin en parlak işlerinden biriydi. Önce İstanbul Film Festivali’nde izlediğimiz ve daha sonra da vizyona giren Burning, harika görselliği ve samimi anlatımıyla tüm gözleri üzerine çevirdi. Daha önce de Shi, Milyang ve Oasiseu gibi filmleriyle izleyenlerin aklını başından alan Güney Koreli yönetmen Chang-dong Lee’nin yönettiği ‘yeni klasik’ film, Jong-su’nun bir komşusuyla olan iletişimini ve o iletişimin peşinden gelen ilginç olayları temel alıyor. Baş roldeki Ah-in Yoo’nun performansına dikkat, göz dolduruyor.
4. Roma / IMDB Puanı: 7.9
Geldik senenin belki de en çok konuşulan yapımına… Alfonso Cuaron olmak kolay değil. Onun yönettiği bir filmde kendisinin çocukluğunu oynamak da kolay değil. Bir yıl süren oyuncu seçimlerini atlatıp kamera karşısına geçmek de kolay değil. Roma hakkında söylenecek çok şey var. Hala En İyi Film Oscarı’nın neden verilmediği düşünülse de Roma, kendini her festival ve ödül töreninde çoktan en iyi şekilde kanıtladı ve Cuaron’un kariyerinde bir dönüm noktası daha yarattı. O tertemiz üslup ve siyah beyaz filmlerin içtenlik dolu dokusunun sindiği görselliğiyle Roma, Cuaron’un gözünden kendi çocukluğuna odaklanıyor.
5. Climax / IMDB Puanı: 7.3
Gaspar Noe ise bu yılın en çok konuşulan yönetmenlerinden bir diğeri oldu. Tıpkı Alfonso Cuaron gibi, onun da anlatacak çok fazla hikayesi var ve Climax, izleyicilerin tamamını deyim yerindeyse büyüledi. Film, gerçek bir “neyle neyi karıştırarak tüketmemeliyiz” hikayesi. Fransız dansçıların buluşup birlikte prova yaptıkları bir okul binasında başlarına gelen ilginçlikleri baz alıyor. Bunu yaparken de en önemli dayanağı, rengarenk görselliği ve anlatılan hikayede eğlence ve korkunun iç içe geçmesi…
6. Avengers: Infinity War / IMDB Puanı: 8.5
Süper kahraman filmi denilince Avengers serisinin yerinin ne kadar ayrı olduğu herkesçe bilinir. Daha önce Avengers serisinde bir arada görmediğimiz karakterleri de kadroya dahil ederek güzeller güzeli bir ekip yaratan filmde, Thanos ile karşılaşan Avengers ekibinin başından geçenleri izliyoruz. Şaşırtıcı sonuyla, dikkat çekici hikayesi ve daha önce pek de şahit olmadığımız yönleriyle süper kahramanların filmin sonuna kadar taşıdığı tansiyonuyla gerçek bir macera sunuyor izleyenlere. IMDB puanının bu kadar yüksek olması da hem bu yüzden hem de bir sonraki filmi büyük bir merakla beklememizi sağlayacak güzel bir boşluk açmasından….
7. Jack’in Yaptığı Ev / IMDB Puanı: 7.0
Delilik, dâhilik ve Lars von Trier’lik… Bunların üçü, skalanın farklı noktalarını ifade ediyor. Kıymetliler kıymetlisi, Cannes’a bu filmle geri döndü. Tepki çekmeye de devam etti elbette. Bu filmde de kafaları karıştıran, “Nasıl yahu, Trier böyle mi düşünüyor” dedirten çok fazla şey var. Jack isimli seri katilin peşine öyle bir takılıyorsunuz ki izlerken, iki buçuk saatin nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. Size göre Trier, hiçbir şeyi yapamıyorsa bile, en azından başından sonuna nefessiz izleyebileceğiniz filmler sunuyor. Bu da yönetmen olabilmenin en önemli şartlarından biri zaten…
8. The Favourite / IMDB Puanı: 7.8
Dokuzuncu Yüzyılın başlarında, İngiltere’deyiz… Daha fazla bir şey söylemeye gerek yok filmin konusuyla ilgili. Zira birazdan, arkasındaki kadroyu sayınca, konunun geri kalanını çok da merak etmeden filmi bir an önce izlemek isteyeceksiniz. 2009 yılında çektiği ve hayatımıza bir anda hızlı bir şekilde girmesine neden olan filmi Dogtooth ile aklımızı başımızdan alan, Alpeis, The Lobster ve son olarak da The Killing of a Sacred Deer ile kendisine has bir sinema izleyicisi yaratan Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos, bu filmle birlikte En İyi Film Oscarı dahil pek çok dalda adaylık yakaladı, pek çok festivalden de ödül ve övgüyle döndü. Filmin baş rolündeki Olivia Colman, En İyi Kadın Oyuncu Oscarı’nı kazandı. Emma Stone ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında adaydı. Öyle bir film The Favourite.
9. Isle of Dogs / IMDB Puanı: 7.9
Sinema tarihine adını altın harflerle kazımış, kalitesini her zaman hissettiren ve imzası haline gelmiş görsel üslubuyla peşinden onca genç yönetmenin yetişmesini sağlayan muazzam bir yönetmen Wes Anderson. Kendisinin yönetmenliğini üstlendiği Isle of Dogs da bu üslubun en yenilikçi fikirlerinden biri. Yaptığı her işte harika sonuçlar ortaya koyduğu gibi, bunda da ciddi bir başarı sağladı. Isle of Dogs’ta, köpeğini kaybeden bir çocuğun onu arama mücadelesine tanık oluyoruz.
10. Ahlat Ağacı / IMDB Puanı: 8.3
Ulusal gururumuz Nuri Bilge Ceylan’ın uluslar arası sularda da dikkat çeken filmi Ahlat Ağacı, bize pek çok şey kazandırdı. Örneğin, üniversiteden henüz mezun olmuş bir gencin gözünden hayata tekrar baktık filmi izlerken. İçine sıkıştığı hayat içerisinde Sinan’ın düşüncelerini ve kaygılarını paylaştık. Sinan’ı canlandıran Doğu Demirkol’un ne kadar iyi işlerin altından başarıyla kalkabileceğini gördük. Çanakkale’ye Nuri Bilge Ceylan’ın gözünden baktık… Daha ne olsun? 3 saati boşa akıtmayan, gerçek dertleri olan bir film izlemek isteyenleri Ahlat Ağacı’na yönlendirelim.
11. Museo / IMDB Puanı: 7.1
Alonso Ruizpalacios yönetmenliğinde çekilen Museo, çağımızın hastalığı olan tarihi eser kaçakçılığına odaklanıyor. 1985 yılında Ulusal Antropoloji Müzesi’ni soymaya kalkışan bir grup suçlunun 140 adet tarihi eseri kaçırmaya çalışmasını izliyoruz… Gael Garcia Bernal’in oyunculuğu yine dillere destan, yine çok konuşuldu.
12. Cold War / IMDB Puanı: 7.7
Senenin en iyi çıkış yapan filmlerinden biri de Cold War. 2018, bir şekilde iki koskocaman başyapıta sahne oldu ve bu iki baş yapıtın da en önemli ortak noktası, siyah beyaz formatta çekilmesi. Sinema salonlarındaki tüm o “Aşırı gerçekçi dev müthiş renklerle dolu” perdelere inat tercih ediliyormuş hissi uyandırmaya başladı siyah beyaz filmler. Joanna Kulig ve Tomasz Kot’un baş rolünde olduğu film, 1950’li yıllarda iki müzisyenin birbirine aşık olmasını anlatıyor özetle. Fakat tabii, Cold War bu özetten çok daha fazlasını hak ediyor. Üzerine ne kadar konuşsak az.
13. Mission: Impossible – Fallout/ IMDB Puanı: 7.9
Tom Cruise ve Henry Cavill’in birlikte oynadığı bir Görevimiz Tehlike filmi mi? Daha fazla şey görmek istiyoruz! Ethan Hunt’ın işleri bu sefer pek de iyi gitmiyor ve bu iyiye gitmeyen işleri düzeltebilmek için epey uğraşıyor kendisi. Christopher McQuarrie yönetmenliğinde çekilen film, 2018’in en dikkat çeken aksiyon filmlerinden oldu.
14. First Man / IMDB Puanı: 7.4
Bir diğer yıldız oyuncu olan Ryan Gosling’e filmde Claire Foy eşlik ediyor. Ryan Gosling’i bu sefer Neil Armstrong’u canlandırırken izliyoruz ve kendisi çok büyük bir iş çıkarmış filmde. Güvendiğimiz dağlara kar yağdırmayan yönetmen Damien Chazelle’nin üstün becerisiyle başarıya koşar adım yürüyen film, epey büyük beğeni topladı.
15. Leto / IMDB Puanı: 7.5
1980’lerde SSCB’deyiz. Kirill Serebrennikov yönetmenliğinde çekilen filmde, bir aşk üçgenine tanık oluyoruz. Film, döneminin ruhunu ve ikili ilişkileri başarılı bir şekilde yansıtması nedeniyle, çok sevildi. Yönetmen Serebrennikov, daha önceki filmlerinde de o toprakların hikayelerini anlatmak konusundaki başarısını izleyicilere kanıtlamıştı. Leto ise, gerçek anlamda uluslar arası bir başarı örneğine dönüştü.
16. Phantom Thread / IMDB Puanı: 7.5
2018’de düzenlenen Oscar Ödülleri’nden En İyi Kostüm Tasarımı Oscarı’nı almış olsa bile, esasen ana kategorilerde de adaylıkları vardı. Bunlardan biri de Yılın En İyi Filmi kategorisiydi. İstediği ödülleri kazanamamış olmasına rağmen, herkesin gönlünde taht kurdu. Paul Thomas Anderson yönetmenliğinde çekilen film, 1950’ler Londra’sına odaklanıyor.
17. Deadpool 2 / IMDB Puanı: 7.8
Tarihin en ilginç süper kahraman karakterlerinden biri Deadpool muhtemelen. Ağzı bozuk, kolay kolay bir şey olmuyor, hafif serseri ve epey de eğlenceli bir tip. Hayranlık uyandırmasının yanında biraz da tiksindiriyor kendisinden. Bu filmde de aynı hisleri yaşıyoruz kendisine karşı. Cable’la giriştiği mücadele, hayatında yepyeni yollar açılmasını sağlıyor. Avengers: Infinity War’da da kötü karakter olarak izlediğimiz Josh Brolin, Thanos’un hakkını verdikten sonra burada da Cable olarak göz dolduruyor.
18. Under The Silver Lake / IMDB Puanı: 6.3
David Robert Mitchell imzalı Under The Silver Lake, Sam isimli bir karakterin, havuzda yüzen gizemli bir kadınla karşılaşmasıyla başlıyor. Komedi-Drama kategorisinde filmin büyük bir beğeniyle karşılandığını söylememiz gerek. Yarattığı gizemli ve yer yer eğlenceli ortam, filmi oldukça farklı bir havaya sokuyor. Eli yüzü düzgün, ilgi çekici bir hikaye. Herkes için izlenebilecek cinsten.