“Yazarlığı bıraktım. Her gün çocukların öldürüldüğü bu ülkede ne yazabilirim. İki sene sadece boksla ilgileneceğim” dediğinde ortalık yerinden oynadı. Son romanı Deliduman’ı eleştirenlere “Sizi gerçekten hırpalarım. Ondan sonra her aynaya baktıklarında beni hatırlarlar” dedi, feministleri kızdırdı.
Son dönemin en yetenekli ve en aykırı yazarlarından Emrah Serbes‘ten bahsediyoruz. Sekiz yıla üç roman, iki öykü kitabı sığdıracak kadar üretken bir adam olmasının yanı sıra Beşiktaş’a ve Çarşı’ya sahip çıkan, iktidara lafını söylemekten geri durmayan, kalabalığa karışan, sokakta olan bir yazar olmasından dolayı özel bir yeri var bizde Serbes’in. Sıradan değil çünkü, bizden biri, içimizden biri, bizim söyleyemediklerimizi yazan, yazdıklarıyla sakladığımız yaralarımıza dokunan bir yazar o.
Sırf Behzat Ç. hatırına bile ölesiye sevebilirdik onu ama o bize belki de hak ettiğimizden daha fazlasını armağan etti. Hayatlarımızı değiştirdi, hayatlarımızı sorgulattı. Bundan dolayıdır ki kitaplarındaki şu alıntılarıyla hafızamıza mıh gibi kazındı. Çok da iyi yaptı. İyi ki var. Sen yazarlığı bırakma, sen hep yaz Emrah Serbes. Hayatlarımıza dokunmaya hep devam et…
1. “Hocam sınav nereden nereye kadar?
1915’ten Hrant’ın vurulduğu yere kadar.”
2. “… Şeytan diyordu ki vefasızın birine âşık ol o tatlı havada, ondan sonra da kollarını göğsünde kavuşturup hayatını bombok edişini gülümseyerek seyret bir kenardan.”
3. “Herkes kendi kabusunu görür. Bir kabusu kabus yapan şey ondaki aktarılamayan noktalardır. Başkasına anlattığın şey kabus değildir artık.”
4. “Seni sevmeyen birini sarhoşken arayamazsın. Seni sevmeyen birini gece yarısından sonra arayamazsın. Seni sevmeyen birini öğleden sonra bile arayamazsın. Belki akşamüstü mesaj çekersin…”
5. “Büyüdükçe öyle bir küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.”
6. “Bütün söylenecekler söylendi bütün susulacaklar susuldu. Bütün bunlardan geriye bir şeyin külü kaldı ama neyin külü derseniz Allah belamı versin ki bilmiyorum. Ben iyi bir başlangıçtım sadece. Bazı insanlar sadece iyi bir başlangıç yapmasını bilirler, sıkılırlar, sürdüremezler.”
7. “O da seni seviyor mu ?”
“Hayır ne münasebet !”
8. “Mutlu olmak için bir sürü faktörün bir araya gelmesi gerekir. Mutsuzluk için tek neden yeter.”
9. “Öne çıktım, ‘Göz yaşartıcı gaz sıkmanıza gerek yok,’ dedim. ‘Arkadaşlar zaten yeterince duygusal insanlar.'”
10. “Herkesin bir şeylerden korktuğu üç kişilik bir çekirdek aileyiz işte. Soyadımız Korkmaz. Ben devlet olsam buna müsaade etmem.”
11. “Bir şeyi yanlış anladığımızda, sakladığımız arzularımızın da ipuçlarını veririz. Bir şeyi yanlış anlamaktan ölesiye korkmamızın nedeni bu.”
12. “Bu gezegende, iki insanın birbirlerine duydukları sevgi, bir terazide dengelenmiş midir hiç? Eşitlik fikrine en çok aşıkken inanırız. Çünkü en çok o zaman ihtiyaç duyarız.”
13. “İçinde bencillik olmayan hiçbir mutluluk da yoktur. Kimse kimseyi mutlu edemez. Mutluluk sadece gasp edilebilir bir şey. Hayatın boyunca mutlu olduğun anları toplasan, on beş yirmi dakikadan sonrası haksız kazanç gibi gelir.”
14. “‘Bazen konuşurken birbirimize dokunuyormuşuz gibi hissediyorum,’ demişti bir ara. ‘Sanki konuşmuyoruz da sarılıyoruz.'”
15. “Birini hiçliğe mahkum edersen elbette o senin her şeyin olmak isteyecektir.”
16. “Bir sefer mutfakta tencere tava arasında ağlarken görmüştüm onu. Alakasız yerlerde ıstırap çekmek ıstırabı ikiye katlar. Bir mezar başında ağlamak çok daha makuldür, kimse neden diye sormaz.”
17. “Sonuçta sevilen her kadın güzel bir şarkıdır, bütün sözlerini hatırlayamazsın belki ama melodisi aklında kalır.”
18. “- İyi misin amirim?
– Saçma sapan konuşma!”
19. “Babamın öldüğü gün birine âşık olmuştum. Bazen böyle olur, her şey üst üste gelir.”
20. “Biraz daha düşündüm, ‘Kırılan bütün kalplerin hesabını soracağız,’ yazdım asfalta”