Anı-biyografi türünde kaleme aldığı “Bir Yaşam” adlı kitabında “Zamanında ben de birçok kez deri değiştirdim, birçok yaşamlar yaşadım; şiddetli, acımasız değişimlerden geçtim. Olanları ancak olup bittikten sonra anladım genellikle. Pişmanlığı tattım, suçluluğu, gururu da. Ah, evet, ne günler geldi geçti!” diyerek bir anlamda hataları ve başarılarıyla kendisini anlatan Anadolu kökenli yönetmen Elia Kazan bugünkü listemizin konuğu…
1. Kayseri’den Amerika’ya
Rum kökenli Kayserili bir ailenin oğlu olan Ellia Kazancıoğlu 7 Eylül 1909’da İstanbul’un deniz gören bir semtinde dünyaya gelir. Ailesi Birinci Dünya Savaşı patlak vermeden 1913 yılında Ellia henüz 4 yaşındayken ABD’ye göç eder. Amerika’ya göç ettikten sonra adı Elia Kazan olan küçük çocuk New York eyaletindeki New Rochelle’de büyür.
2. Broadway‘in en iyi yönetmenleri arasında
New Rochelle Lisesinden mezun olduktan sonra Massachusetts’te Williams College’de onur listesine girerek yükseköğrenimini başarıyla tamamlar ve Yale Üniversitesinde tiyatro öğrenimi görür. 1932 yılında New York’ta oyuncu olarak tiyatroya başlayan Elia, 1939 yılına kadar burada çalışır. 1940 yılında ise tiyatro yönetmenliği yapmaya başlar. Ünü tüm Amerika’ya yayılır ve Broadway‘in en iyi yönetmenleri arasına girer.
3. Komünist partiye giriş ve partiden atılış
1934’te Komünist Parti’ye giren Kazan, tiyatro müdürünü görevden almak isteyen partinin, Müdür Strasberg’e karşı başlattığı ‘oyunlara’ katılmayınca 1936’da partiden atılır. Kazan, daha fazla insana ulaşmak için sinemaya yönelir. Anatole Litvak’ın yönetimi altında çekilen “City of Conquest” filminde oyuncu olarak rol alır. Bu arada çok sayıda belgesel de çeker. 1944 yılında ise sinema filmleri yönetmeye başlar.
4. Kendi aktörlük okulunu kurar
Kazan, 1945 yılında ilk uzun metrajlı filmi “A Tree Grows in Brooklyn” (Bir Genç Kız Yetişiyor) filmini çevirir. İki yıl sonra çevirdiği “Gentleman’s Agreement” (Centilmenlik Anlaşması) filmi ise üç Oscar’la ödüllendirilir. Kazan, 1947 yılında Cheryl Crawford ile birlikte ‘Actors Studio’ adındaki kendi aktörlük okulunu kurar. Amerikan yaşamının çatışmalarına, Amerikalıların problemlerine eğilen ilk yönetmenlerden biri olur.
5. Hollywood’a unutulmaz oyuncular kazandırır
Elia Kazan açtığı bu aktörlük okuluyla Hollywood’a unutulmaz bir oyuncu kuşağı kazandırır. En gözde öğrencilerinden biri unutulmaz filmlerinde başroller verip bir ikon haline getireceği Marlon Brando olur. Kazan’ın aktörlük okulundaki bir diğer öğrencisi olan James Dean ise Kazan’ın 1955 yılı yapımı olan “Cennet Yolu” adlı filminde oynayarak bir ‘kült figür’ olma payesine erişir. Tanınmamış oyuncularla çalışmayı seven Elia Kazan, Rod Steiger, Natalie Wood, Lee Remick, Warren Beaty gibi isimleri de Hollywood’un ünlüleri arasına katar.
6. Ünlü yazar John Steinbeck’le
1951 de İhtiras Tramvayı, 1952 de Viva Zapata, 1954’te Rıhtımlar Üzerinde, 1955’te Cennet Yolu gibi birbiri ardına çektiği kült filmlerle tüm dünyada büyük yankı uyandıran Elia Kazan, ezilenlerin romanını yazan Amerikalı ünlü yazar John Steinbeck’le birlikte çalışır; Marlon Brando, James Dean ve Warren Beaty gibi oyuncuları sinema dünyasına kazandıran usta bir yönetmendir artık.
7. Viva Zapata ve Rıhtımlar Üzerinde
1952 yılında gösterime giren Viva Zapata filminde Meksikalı devrimci halk önderi Emiliano Zapata’nın öyküsünü, 1954 yılında çektiği Rıhtımlar Üzerinde filminde ise liman işçisi olan eski bir boksörün işçileri örgütleme öyküsünü anlatan ve eski bir komünist olan Elia Kazan, bu yıllarda Amerika’da hortlayan anti-komünizm furyasında kovuşturmalara uğramaktan kendini kurtaramaz.
8. Arkadaşlarını ihbar eden eski Komünist
Viva Zapata’nın gösterime girmesinden birkaç ay sonra,1934-1936 yılları arasında Amerikan Komünist Partisi üyesi olan Elia Kazan, komünistleri zayıflatmak üzere bir muhbirlik rejimi inşa eden iktidarın baskılarıyla, Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi HUAC’a ifadeye çağrılır ve burada arkadaşı olan sekiz komünist sanatçının ismini verir. Aslında Kazan’ın verdiği isimler HUAC’ın “Kara Listesi”nde zaten var olan isimlerdir.
9. Ağır eleştirilere maruz kalır
Ancak Charlie Chaplin, Orson Welles, Paul Robeson gibi dev sanatçıların ülkeyi terk etmesine neden olan bu cadı avına yaptığı katkılar Elia’nın başta Arthur Miller olmak üzere birçok isimle arasının sonsuza kadar bozulmasına neden olur. Kazan, HUAC komisyonuna verdiği ifadesinden ötürü ağır eleştirilere uğrar. 1960’ların ortalarında tiyatrodan uzaklaşmaya başlar; sinemayı da ikinci plana atarak yazarlığa ağırlık verir.
10. Doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım
1954’te yaptığı ve başrolünde Marlon Brando’nun oynadığı “Rıhtımlar Üzerinde” filminin ‘alt-metinleri’ birçok eleştirmen tarafından Kazan’ın, muhbirliğini topluma aklatma çabası olarak yorumlanır ve film tam 8 dalda Oscar alır. Elia Kazan 1988’de çıkan otobiyografi kitabı ‘Bir Yaşam’da “vicdanının rahat olduğunu, komünistlerle geçen yıllarının ‘poz kesme’den başka bir şey olmadığını, en iyi filmlerini HUAC’a konuştuktan sonra yaptığını, partinin gerçek yüzünün günışığına çıkarılması gerektiğini” yazar.
11. Umarım ödülünü alırken birisi onu vurur
Elia Kazan’ın ihbar ettiklerinden biri olan senarist Abraham Polonsky, Kazan’ın 1999 yılında Onur Oscar’ı alacağını duyunca “Umarım ödülünü alırken birisi onu vurur” der ve Elia 1999 yılında 71. Akademi Ödüllerinde Yaşam boyu Onur Ödülü’nü, HUAC sorgusu nedeniyle protestolar arasında alır. Ancak Kazan, Senatör McCarthy’yle işbirliği konusunda hiç geri adım atmaz. 1997‘de İstanbul Film Festivalinden Onur Ödülü almaya geldiği sırada Cumhuriyet Gazetesine verdiği röportajda konuyla ilgili şunları söyler: “Doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım. Özür dilemiyorum. Utanmıyorum ve bu beni mutsuz etmiyor.”
12. Anadolu’yu hep özleyen Amerikalı
1960’ların ortalarında tiyatrodan uzaklaşmaya başlayan Elia Kazan sinemayı da ikinci plana bırakarak yazarlık yapmaya başlar. 1988 yılında 7. Uluslararası İstanbul Film Festivalinde seçici kurul başkanı olur. Ayrıca 1988 yılında yönetmenliğini ve senaristliğini Zülfü Livaneli‘nin yaptığı “Sis” adlı filmde konuk oyuncu olarak rol alır. Yaşamı boyunca hep ailesinin yaşadığı toprakları görebilmeyi isteyen Elia Kazan,1970’lerden itibaren Türkiye’yi sık sık ziyaret eder. 1972-1997 yılları arasında tam üç kez Kayseri’ye, atayurdu Germir’e de gider. 28 Eylül 2003 tarihinde Manhattan’da 94 yaşında hayata veda eden Kazan, arkasında onlarca film, tiyatro oyunu ve kitaplar bırakan bir Anadoluluydu…
Kaynak; 1