Ekonomik kriz uzun bir süredir Türkiye gündeminin ilk sırasında yer alıyor. Yüksek enflasyon, artan hayat pahalılığı, asgari ücret, emekli ve memur zamları, kur korumalı mevduat hesapları… Milyonlarca insan, her yeni güne yeni bir ekonomik gelişmeyle uyanıyor, ekonomi ister istemez her vatandaşın uzmanlık alanı haline geliyor! Ancak ne yazık ki ekonomi ile yatıp ekonomi ile kalkan milyonlar için ufukta sevindirici bir haberin varlığından bahsetmek zor. Türkiye ekonomisi son yıllarda kırılması güç bir döngünün içerisine girmiş gibi görünüyor. Hükûmet “vatandaşı enflasyon karşısında ezdirmeyeceğiz” diyor, asgari ücretliye, memura ve emekliye zam yapılıyor, enflasyon artıyor, döviz yükseliyor, TL değer kaybediyor. Türkiye, uzun bir süredir yüksek enflasyon, maaş zammı ve fahiş fiyat sarmalıyla mücadele ediyor. Peki, milyonlarca insanın yaşamını derinden etkileyen bu sarmaldan kurtulmak mümkün mü?
Ekonomistlere göre maaş zammı-yüksek enflasyon-fahiş fiyat sarmalının temel sebebi Türkiye’nin son yıllardaki ekonomi politikası
Birkaç yıl önce başlayan döviz artışıyla birlikte Merkez Bankası, rezerv dövizleri satarak artışın önüne geçmeye çalışmıştı. Ancak bir noktada Merkez Bankasındaki rezervin yetersiz kalması, döviz artışının engellenememesine neden olmuştu. İlerleyen dönemde Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon neticedir.” açıklamasının merkezde yer aldığı ekonomi politikasını hayata geçirmişti.
Merkez Bankasının piyasaya müdahale edecek döviz rezervinden yoksun olması sebebiyle “kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı” uygulaması hayata sokulmuştu. Ancak bu hamleler ne döviz artışını durdurabildi ne de yüksek enflasyonu önleyebildi. İşte Türkiye ekonomisinin son dönemine damga vuran bu hamleler, pek çok ekonomiste göre ekonomideki sarmalın temel sebebi.
Yüksek enflasyon çalışan maaşlarına zam yapılmasına, yapılan zamlar hayat pahalılığının biraz daha artmasına neden oldu
Hükûmetin “vatandaşı enflasyonun altında ezdirmeme” sözüyle 2022 yılında asgari ücrete rekor düzeyde zam yapıldı. Ancak milyonlarca çalışan henüz zamlı maaşını almadan, piyasadaki bütün ürünler de zamlandı. Hem de fahiş düzeyde! Yani milyonlarca çalışanın yaşam şartları, rekor zamma rağmen iyileşmedi. Bunun üzerine hükûmet kanadı asgari ücrete yılın ikinci yarısında da önemli oranda zam yapılmasına karar verdi.
Ancak 5.500 liraya yükseltilen asgari ücret, vatandaşın cebine girmeden yüksek enflasyon karşısında eridi. Böylece Türkiye ekonomisi maaş zammı, enflasyon ve hayat pahalılığı sarmalını ciddi şekilde hissetmeye başladı.
Yüksek enflasyon nedeniyle artan maaşlar alım gücünü yükseltmedi
Milyonlarca vatandaş, yıl boyunca Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon rakamlarının gerçekçi olmadığını düşünüyordu. Çünkü piyasada hissedilen enflasyon, açıklanan rakamların çok üzerindeydi.
Bu nedenle emekliye, memura ve asgari ücretliye yapılan zamlar “gerçek enflasyon” karşısında kısa sürede eriyor, üstelik maaş zamları piyasadaki bütün ürünlerin fiyatının yükselmesine neden oluyordu. Fahiş fiyat-yüksek enflasyon-maaş zammı- fiyat artışı döngüsü, Türk ekonomisini tamamen etkisi altına almıştı… Peki, bu döngüden kurtulmak, ekonomik olarak düzlüğe çıkmak mümkün mü?
Bazı ekonomistlere göre “döngüden” kurtulmak kolay değil
Örneğin ekonomist Hayri Kozanoğlu’na göre Türkiye ekonomisi rakamlar üzerinden okunduğunda ortaya iç açıcı bir tablo çıkmıyor. Kozanoğlu, 2023 yılı enflasyon tahmininin yüzde 22,3, yeniden değerleme oranını ise yüzde 123 olduğunu ayrıca politika faizinin yüzde 9, asgari ücret zam oranın ise yüzde 54 olduğunu hatırlatıyor. Kozanoğlu ayrıca “Memur ve emekli zammı yüzde 25. Pardon şimdilik yüzde 30! Özel okul zammı yüzde 65, gıda enflasyonu yüzde 78. Ekonomi aynı ekonomi oranlar bu denli farklı! İşin içinden çıkabilene aşk olsun!” ifadelerini kullanıyor.
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Selimler’e göre ise Türkiye ekonomisi, henüz bir “sarmal” ile karşı karşıya değil
Çünkü Selimler’e göre gerçek anlamda bir sarmaldan söz edebilmek için ücretlerin reel olarak sürekli artmış olması gerekiyor. Selimler bununla birlikte yüksek enflasyonun ücretli çalışanların gelirlerini tahribata uğrattığını ifade ediyor. Öte yandan zam artışlarının TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına göre yapıldığını ancak tüketici enflasyonunun bu rakamların üzerinde olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Hüseyin Selimler, tüketici enflasyonundaki artışta “aşırı kâr elde etme” hırsının da etkili olduğunu dile getiriyor. Selimler’e göre çalışan ücretlerindeki artış ve yüksek enflasyon üreticiye de ekstra bir maliyet getiriyor ancak üretici, ürünlerin fiyatını gerekenden çok daha yüksek bir oranda artırıyor.
Prof. Dr. Aziz Konukman “düşük enflasyon” hedefinin kısa vadede gerçekçi olmadığı kanaatinde
Konukman’a göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı “Herkes enflasyon hesabını yüzde 20’lere göre yapsın.” açıklamasını dikkate almak pek mümkün değil. Konukman, enflasyonun önümüzdeki dönemde de “yüksek seyredeceğini” ifade ediyor.
Son dönemde enflasyonda baz etkisi nedeniyle bir düşüşün yaşandığını dile getiren Konukman, bu düşüşün seçim döneminde iktidar tarafından propaganda malzemesi olarak kullanılabileceğini ancak düşüşün gerçekçi olmadığını belirtiyor.
Kaynak: 1