Ego ile ilgili nedense çok yanlış bir bilgi var. Özellikle ego kavramını çoğul eki ile kullanmak daha da yanlış bir bilgidir. Öz güveni biraz yüksek ya da bir miktar benmerkezci insana “Ay, onu egoları var!” ya da “Onun egosu tavan yapmış” damgasını yapıştırdığımız her an Freud’un kemiklerini sızlatmış oluyoruz.
1. Egoyu tek başına anlatmak doğru bir yaklaşım olmayacağı için ilk önce Süperego ve İd’den bahsetmek gerekir. O halde, ilk önce İd nedir?
İd, süperego ve ego, zihnin katmanlarıdır. İd, en ilkel benliktir.
2. İd, içimizdeki doyumsuz hayvandır.
Bunu verebilecek en iyi örnek cinsellik, açlık ya da kin duygusu olabilir.
3. Freud’a göre İd kişinin ilkel benliğidir. Hazın doyumu ilkesine göre çalışır. Hiçbir sosyal kuralı önemsemeyen İd’in tek istediği, isteğinin anında yerine getirilmesidir.
Örneğin alt bilinç olarak izah edilen İd acıktığı zaman hemen bir şeyler bulup yemeyi amaçlar. Ancak benlik (ego) bunun daha uygun bir zamanda olması veya olmaması gerektiğini hatırlatıp onu dizginler.
4. Süperego, baba figürünün ve kültürel adetlerin içselleştirilmiş bir sembolüdür.
Üst benlik (süperego) kural ve değerler bütünlüğü içinde insana yön veren bölümdür.
5. Bu bölüm daha çok emir ve yasaklara göre bir yol belirler. İyi ya da kötüyü birbirinden ayırmaya başladığımız süreçlerde gelişir ve olgunlaşır.
Freud’un sözüyle ego şahlanmış bir at üzerindeki şövalye gibidir. İd ile süperegonun isteklerini uzlaştırmaya çalışan hakemdir.
6. Ego ise “İd”in bu isteklerini gerçeklikle karşılayan kısımdır. Çeşitli savunma mekanizmaları ile “İd”i dengeler. İd ve süperego arasındaki dengeleyici unsurdur.
Temel görevi kişisel güvenlik sağlamak ve “İd”in bazı isteklerine izin vermektir. Freud ilerleyen yıllarda gerçekliği test etmek, savunma, bilgi sentezi ve zeka fonksiyonları ile hafızayı bu merkeze bağlamıştır.