Edip Cansever bugün yaşasaydı 89. yaşını kutlayacaktı.
Tıpkı döneminde yaşayan şair ve yazar dostları gibi o da yaşamın en incelikli yanlarından topladığı tohumlardan şiir yapmıştı. Onun dizelerinde birbirini besleyen pek çok duyguyu görmek mümkündü. Günümüze kadar her bir dizesi, yine aynı yoğunlukla var oluyor ve kendi anlamını yeniden yaratıyor. Dünya ve zaman değişirken Edip Cansever şiiri yeniden tomurcuklanıyor…
Şiiri ve sevgisi bin yaşasın…
“Babam Kur’an’ın arkasına yazmış doğduğum tarihi. Sonra da nüfusa kaydettirmiş. Pek sevinmiş erkek olmama. Benden önce iki kız, benden sonra bir kız, böylece dört kardeş oluvermişiz”
“Çoraplarım babamın çoraplarının küçültülmüşü. Pantolonum yeniyken bile yamalanır, annemin ‘süvari’ dediği bu yama sayesinde uzun süre giymem sağlanırdı”
“Oyuncağım, bir sepete doldurulmuş tahta parçaları, tekerlekler, teller, bir sürü ıvır zıvır. Annem sık döverdi, babamsa yılda bir iki kez”
“Evimizdeki tek kitap, parça parça açılıp uzayan bir uçak resimleri kitabıydı. Etrafımız arsa doluydu. Karşımızda çok büyük bir bahçe, ağaçlar içinde bir köşk vardı”
“En sevinçli günlerimizi, dedemin ya da dayımın Polatlı’dan misafir gelmeleri, bizlere birer küçük Nestle Çukulatası getirmeleriyle yaşardık”
“İstanbul’da karartma var, İstanbul bombalanacak! Babam bizi doğduğu köye götürüyor, dört ay kalıyoruz. Harman yerinde futbol maçları. Değirmene buğday götürüyoruz, ununu fırıncı Seniye kadına veriyoruz, bize ekmek yapıyor”
“Okul bitiyor. Yakın arkadaşlarım Yüksek Ticaret’e kaydoluyorlar. Ben de onlarla birlikte tabii. Biraz da babamın isteği baskın çıkıyor. Bir yandan da anahtarları tutuşturuyor elime, dükkânın anahtarlarını”
“Düşünüyorum, ne olacak sanki Yüksek Ticaret’i bitirip de, deyip okulu terk ediyorum. Birayla votka içmeler başlıyor Ekspres’de, Orman’da. Bir kıza âşık oluyorum. Ardından hemen evleniyorum”
“İstanbul’dayım. İşten eve evden işe. Arada bir Beyoğlu’na tabii. Artık bir yığın sanatçı tanıyorum. Salâh, Alp Kuran, Nermi Uygur filan içiyoruz bazen de”
“Orhan Kemal, M. Buyrukçu, ben bir üçlü oluyoruz. Sonra bizim Metin Eloğlu ile arkadaşlık kuruyoruz. Degüstasyon’da içmeler başlıyor. Yıllar akıyor böyle böyle. Sonra Turgut, Cemal, İlhan Berk… ve sonra? Sonrası iyilik güzellik”
“Hayatımda en önemli olay, Kapalıçarşı yangını. Dükkânım yanmasaydı sanırım şiir filan yazamazdım…”
Kaynak: 1