Hepimizin yaşamında, “duygusuz” olduğunu düşündüğümüz insanlar, muhakkak ki var. Çünkü, bazı insanlar sevinç, üzüntü gibi duygulardan yoksun olabiliyorlar. Hatta zaman zaman, kendimiz için bile düşünüyoruz aynı şeyi. İşte bu noktada bilmemiz gereken başka bir şey var. Duygusuz olduğunu düşündüğümüz insanlar, aslında “duygu körlüğü” yaşıyor olabilirler. Bu kavrama çok aşina değiliz belki ama; “duygu körlüğü (aleksitimi)” tıbbın kabul ettiği bir rahatsızlık. İşte tam 44 yıl önce keşfedilen ve hala hakkında araştırmaların sürdüğü, “duygu körlüğü”nün tüm detayları.
“Aleksitimi” duygusuzluk, duygu sağırlığı ya da duygu körlüğü olarak ifade edilen bir hastalık
Aleksitimi, ilk olarak 1970’lerin başında keşfedildi ve o zamanlar, bu insanların herkes gibi duyguları olduğu ama onları ifade edemedikleri düşünülüyordu. Ve araştırmacılara göre, bunun nedeni beynin iki yarı küresinde yaşanan iletişim kopukluğuydu. Bugünse farklı türleri olduğunu biliniyor. Bunu yaşayan bazı insanlar duygularını açıklamakta sorun yaşarken, bazıları bu duyguların varlığından bile haberdar değiller.
Uzmanlar, bunu duyguları işlemekle görevli sinirsel devrelerde hasar olması ihtimaline bağlıyor
Ve bundan dolayı da, beden normal tepki gösterse ve duygular ortaya çıksa da, kişi onların farkında olmayabiliyor. Ayrıca otizmli insanların yarısında “aleksitimi” görülüyor; ama bu insanların birçoğunda da otizm özelliklerine rastlanmayabiliyor.
Bu duygusuzluk durumunun nedenlerini anlamak içinse, önce duyguların nasıl oluştuğunu anlamak gerekiyor
Duygularımız konusunda ilk önce; sevdiğimiz bir insanı gördüğümüzde kalbimizin çarpması ya da sinirlendiğimizde yaşadığımız mide bulantısı gibi, bedensel hislerden bahsetmek gerekir. Beynimiz bu duygulara bir anlam yükler ve bu sayede onların iyi mi kötü mü olduklarını biliriz. Sonra da bu duyguları tarif eder, isimlendiririz.
“İnsanlar ilk kez anne ya da baba olduklarında çocuklarına nasıl baktıklarını, nasıl sevgiyle bağlandıklarını anlatır ya, ben bu duyguları hiç yaşamadım”
Bunlar, “aleksitimi” sahibi bir insanın, oğlunun doğumu için söylediği sözler. Ve evlendiği gün de tıpkı böyleymiş onun için, kendi düğününün merkezinde bulunsa da, her şey duygulardan yoksun ve mekanikmiş.
Korku, endişe gibi duyguları hissetmediği için tıbbi işlemlerle daha rahat başa çıkabiliyor mesela ama tüm bunların yanında olumlu hatıraların da silinip gittiğinden yakınıyor…
“İnsanları özlemiyorum sanırım. Ama karımı ve çocuğumu görmediğimde bir tür fiziksel stres ve baskı hissediyorum”
Aleksitiminin şizofreni gibi bazı hastalıklarla da bağlantılı olabileceği düşünülüyor. Ayrıca kronik ağrı ve hassas bağırsak hastalığı gibi bedensel hastalıkların, özellikle “aleksitimililerde” daha çok görüldüğü biliniyor.
Bazı insanlar genetik nedenlerle aleksitimi ile hayata başlarken, bazıları da yetiştikleri ortamdan ya da travmadan kaynaklı olabiliyor
Bilişsel davranışçı terapi yöntemi, bu insanların duygusuzluk durumunun nedenlerini anlamlandırma konusunda onlara büyük ölçüde yardımcı olabiliyor.
“İnanması zor olabilir ama kişinin insanı insan yapan duygulardan tümüyle yoksun olması da, böyle olduğu halde kalpsiz ya da psikopat olmaması da mümkün”
Yine aleksitimi sahibi bir hasta, duygu körlüğünün kişiyi bencil ya da kötü kılmadığını özellikle vurgulamak için kuruyor bu cümleyi…
Duygu körlüğünü saptamak için, tıbbın geliştirdiği 20 soruluk ölçekten oluşan bir test var
Bu testin, Türkiye’de geçerlilik çalışmasını Yrd. Doç. Dr. Kemal Sayar ve arkadaşları yapmış. Testte yer alan sorularsa, günlük yaşantımızda sıkça karşılaştığımız yaşantı durumlarını sorguluyor. İşte bu sorulardan bazı örnekler:
-Ne hissettiğimi çoğu kez tam olarak bilemem.
-Duygularım için uygun kelimeler bulmak benim için zordur.
-Keyfim kaçtığında üzgün mü, korkmuş mu yoksa kızgın mı olduğumu bilemem.
-İnsanlarla duygularından çok günlük uğraşları hakkında konuşmayı yeğlerim.
-Neden öyle sonuçlandığını anlamaya çalışmaksızın, işlerini oluruna bırakmayı yeğlerim.
-İnsanlar hakkında ne hissettiğimi tarif etmek bana zor geliyor.
-Film veya oyunlarda gizli anlamlar aramak onlardan alınacak hazzı azaltır.
Ve yapılan araştırmalar, büyüme çağında ailesinden ilgi, sevgi görmeyen çocuklarda beynin duyguları işleyen bölümünün az geliştiğini gösteriyor
Bunun sonucu olarak da, bu insanlar ileriki yaşlarda “aleksitimik” olabiliyor.
Kimbilir, belki de, duygusuz olduğunu düşündüğümüz insanlar, aslında “aleksitimik” insanlardır.