“Çevik Atmaca, Kuzey Yakası Vadisi’nin başındaki dağın yükseklerine kurulu Onakçaağaç adında bir köyde dünyaya gelmişti. Bu vadinin çayır ve tarlaları köyün aşağısından kademe kademe denize doğru iner. Bölgedeki diğer kasabalar Ar Nehri’nin kıvrımlarına kurulmuştur. Köyün yukarısında ise sadece, zirvenin kayasına ve karnına doğru, tepe tepe yükselen bir orman vardır.”
Bu satırlar Ursula K. Le Guin’in, Yerdeniz Büyücüsü romanından. Fantastik dünyaların sisler kraliçesi Ursula ablamızın kitabında anlattıkları, kuşkusuz hepimizin hayatına ışık tutacak nitelikte. Üzerinde yaşadığımız dünyamızın resmi değil belki anlatılanlar, ama yaşama dair kolay kolay bulunamayacak dersler.
Bizim listemiz ise fantastik dünyalarla değil, kendi dünyamızla ilgili. Derlemedeki kitaplar salt gezi, öneri içeren yapıtlar değiller. Daha çok olayların geçtiği ülkeleri ve şehirleri yazarın gözünden anlatan romanlar ya da anı kitapları. Ama kitapların hemen hepsi, dokunduğu bölgenin kültürüne ışık tutuyor ve gezgin ruhları gezip görme ateşiyle yakıyor.
İstanbul’da İki İskandinav Seyyah
Ölmeden önce okunması gerekenler listesine mutlaka “Açlık” adlı başyapıtıyla yer alacak Norveçli yazar Knut Hamsun ve unutulmaz masalların yazarı Hans Christian Andersen’in gözünden İstanbul. Listemize iki İskandinavın gözünden başlayalım istedik.
Kitap iki yazarın ayrı ayrı İstanbul’a yaptıkları gezilerden derledikleri notlar ve anılardan oluşuyor. İlk bölümde Knut Hamsun’un “Mücadeleci Hayat” kitabından alınan İstanbul gezisi var. İkinci bölümde ise Andersen’in, “Bir Şairin Çarşısı” kitabının İstanbul ile ilgili bölümü.
Kitapta Abdülhamit’in halkın arasındaki geçidinden, Kapalıçarşı’nın çakal esnafına kadar hayli detaylı tasvirler yer alıyor.
“… yoksa biz Türkiye’de değil miyiz? Ben otuz senedir beceriksiz sultanlar tarafından iflasın eşiğine getirilmiş bir memlekete dair yazılmış yazıları okumaktayım. Halbuki vapur, bağlık bahçelik küçük şehirlerin ve güllerin kıpkızıl parıltısıyla gözümüzü alan bir masal dünyasında yol alıyor. ”
Yazarlar kimi zaman bu gibi tasvirlerle gülümsetirken, kimi zaman da Sarayburnu’nda oturup saatler boyunca denize bakan insanımızın hayata karşı meraksızlığına laf sokuyorlar. Bu arada kitap dönemin Osmanlısına dünyada daha o zamandan Türkiye denmesinin bir kanıtı niteliğinde. İstanbul’da İki İskandinav Seyyah, hem tarih hem de gezi dilinden hoşlananlar için bulunmaz bir nimet.
Kelebekler Zamanında
BM Genel Kurulu 1999 yılında 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etti. Bu günün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde meydana gelen bir olaya dayanıyor. Ülkeyi diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo’ya karşıtlığıyla bilinen Mirabal Kardeşler adlı üç kız kardeş, Trujillo’nun: “Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler” şeklinde yaptığı açıklamadan günler sonra tecavüz edilerek vahşice öldürüldüler.
Kelebekler Zamanında işte bu olayın eşiğinde gelişiyor ve yazar Julia Alvarez’in dokunaklı diliyle sayfalara dökülüyor. Latin Amerika’nın çektiği çilelere ve o renkli kültürün maruz kaldığı baskılara, bu üç kız kardeşin yaşamı eşliğinde tanık oluyoruz.
Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini
Listede herkesin en çok aşina olacağı kitap malum sebeplerden dolayı Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini. Nicolas Cage ve Penelope Cruz’ün birlikte rol aldıkları 2001 yapımı filmin kitabı, Yunanistan ve II. Dünya Savaşı dönemini unutulmaz bir üslupla tasvir ediyor. Savaş yıllarında işgal altındaki Yunan adası Kefalonya’yı ve bu coğrafyanın muhteşem karakterlerini tanımak için komşuya bir de bu kitabın gözünden bakmalı.
San Francisco’dan Tahran’a Bisiklet Turu
Kapağa aldanmayınız kitabın Türkçe basımı bulunuyor.
Thomas Stevens dünyayı bisikletle ilk defa dolaşmış kişi olarak biliniyor. Dönemin koşullarında onun hikayesine tanık olmak gerçekten de insanın aklını uçuruyor. Düşünün ki bisiklet denilen aracın hareketli mekanizmaları hatta kadrosu bile henüz gelişmemiş, modern formundan oldukça uzak bir biçimde. Alet- edevat – ekipman deseniz hak getire.
22 Nisan 1884’te sabah sekizde San Francisco’dan yola çıkıyor Thomas Stevens. Çantasında ise bir çift çorap, bir tişört, bir yağmurluk ve minik bir tabanca var. San Francisco’dan Boston’a kızılderililer arasından 3 ayda geçiyor ardından ver elini Avrupa ve dünya. İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Macaristan, Sırbistan, Bulgaristan, Türkiye ve oradan Şah’ın konuğu olarak İran. Bundan yaklaşık 150 yıl öncesinden bahsediyoruz. San Francisco’dan Tahran’a Bisiklet Turu hem bisiklet tutkunları hem de gezgin ruhlar için bulunmaz bir kaynak.
Yükselen Güneşin Ülkesinde
Corelli kadar bilinmese de 2013 yapımı “Half of a Yellow Sun” adlı bir filme de konu olan bu roman Afrika ve Nijerya Bağımsızlık Savaşı dönemine odaklanıyor. Ülkemizde hemen hiç tanınmayan Afrika yaşamı ve bir özgürlük mücadelesi için yazılmış en etkili eserlerden.
On üç yaşında bir uşak olan Ugwu; yanında çalıştığı, coşkulu devrimci profesör Odenigbo; profesörün genç ve güzel sevgilisi Olanna; ve onun çelik iradeli ikizi Kainene’ye tutkun olan utangaç İngiliz genci Richard. (Kitap tanıtımından)
Kar Çiçeği ve Sırlar Yelpazesi
Çin’deyiz. Bu sefer kadınların eğitim almasının yasak olduğu zamanlara gidiyoruz. Bu dönemlerde kadınlar kendi aralarında “Nu Şu” (Nüshu) adlı bir yazı dili geliştirirler. Kurgu değil gerçek bir olaydan bahsediyoruz. 400 yıl boyunca hiçbir erkeğe öğretilmeden sadece kadınlar arasında nesilden nesile geçen bir dilden bahsediyoruz. İşte Kar Çiçeği ve Sırlar Yelpazesi bu dilin hikayesini anlatıyor.
Yazar Lisa See anılarını dinlediği 96 yaşındaki Yang Huanyi ile birlikte, dünyada belki de yalnızca kadınlar arasında kullanılan tek dil ‘Nu Şu’nun hikayesini tüm dünyaya aktarıyor. Kitap böyle bir gizem üzerine olunca sinema dünyası da boş durmayarak tabii ki bu sırrın bir filmini yapmakta geç kalmadı.
Her Şeyimle Ben
Naziler, aşk, casusluk, tutku, kaçış… Film tanıtımı gibi oldu ama kitabın içeriğinden öne çıkanlar tam da bu yönde. Listenin en sürükleyici eserlerinden olan Her Şeyimle Ben’in yazarı Avustralyalı Anna Funder. Yazar, Sosyalist İşçi Partisi üyesi Ruth Blatt’ın tanıklığında yaşanmış olaylar eşliğinde son dönemlerin en akıcı kurgularından birine imza atıyor.
Sicilyalı
Mario Puzo yazdığı için “Baba” ile karıştırılan ama birçok kişi tarafından Baba’dan daha etkili ve başarılı bulunan bir kitap. Tabii ki yazarı Mario Puzo olunca bu eserin de 1987 tarihli “The Sicilian” isminde filmi çekildi. İtalya’da ve dünyanın geri kalanında mafyayla özdeşleşen bu adanın romanı bol bol Akdeniz esintili. Etna’nın eteklerinden bir Mario Puzo etkisi için alınız ve okuyunuz.
Yaban Kuğuları
Yeniden Çin’deyiz. Yükselen ekonomi, kapalı kutu, demir perde, dünyanın yeni süper gücü vb. üstün körü tanımlar yerine Çin’i ve Çin’deki yaşamı ilk elden okumak istemez miyiz?. Yaban Kuğuları, 20. Yüzyıl Çin’ini aynı aileden üç nesil kadının yaşantılarına odaklanarak aktarıyor. 13 milyonun üzerinde satan Yaban Kuğuları, tüm zamanların en çok satan edebiyat dışı kitabı olma özelliğini de taşıyor. Jung Chang imzalı kitap 1991 yılından bu yana Çin’de yasak.
Edebiyat ve Patates Turtası Derneği
1940’lı yıllarda Alman işgalinden muzdarip bir İngiliz adası ve Almanlardan korunmak amacı ile kurulmuş gizli bir dernekle başlayan bir mektup arkadaşlığı. Uzun dönem çok satan listelerinde kendine yer edinen bu kitap artık o listelerden indiğine göre alıp rahat rahat okuyabilirsiniz.