Duygu Asena’nın kadın-erkek eşitsizliği sorununu işlediği “Kadının Adı Yok” misali belki de nicesi daha tarihin derinliklerinde saklı, bilemiyoruz… Bir gün değil, her gün hatırlanması gereken varlıklar… Bir Çin atasözüne göre; “Gökyüzünün yarısını kadınlar taşır” ve hatta “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir” der Mustafa Kemal Atatürk. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne binaen kendine dayatılan geleneklere direnen ve bu sayede dünyayı değiştiren, unutulmaması gereken nice güçlü kadından sizler için derlediğimiz bazıları…
1. Hatşepsut
Veya Hatçepsut. Antik Mısır’da 18. Hanedan döneminde hüküm sürmüş kadın firavun. Tarihte adı kayıtlara geçen ilk kadın. Firavun olduktan sonra bir kral gibi giyinmiş ve gelenek olduğu üzere, takma sakal kullanmış. Hatşepsut’un iktidarda bulunduğu zaman dilimi konusunda çeşitli görüşler vardır. Bunlara göre, en erken MÖ. 1503’de tahta çıkmış ve en geç MÖ. 1445’de iktidarı son bulmuş.
2. Sappho (MÖ. 630-570)
Sappho, yoğun tutku ve aşk tanımlamaları ile ünlü Yunan kadın lirik şairi. Lesbos Adası’nda doğmuştu ve yaşadığı adanın adından türetilen ilk “lezbiyen” şair olarak anılmaya başlandı. Bununla birlikte, cinsel tercihleri hakkında kesin bir delil yok. Hem erkeklerin hem de kadınların büyük tutkularını ustalıkla ifade eden şiirleri otobiyografik miydi, bilmiyoruz. Sappho şiirlerinde netliği ve basitliği tecih eder, konuşmaya açık olan üslubu tüm canlılığı ve açıklığı ile az sonra eyleme geçecek gibidir.
3. Kleopatra (MÖ. 69-MÖ. 30)
Kleopatra, Antik Mısır’ın son firavunu. Julius Caesar’ın sonrasında Marcus Antonius’un sevgilisi olduğu için Roma İmparatorluğu’nun çalkantılı iç siyasetine karıştı. Mensubu olduğu Ptolemy Hanedanlığı, Mısırlı köklerini inkar ederken o, Eski Mısır dilini öğrenmiş ve kendini Tanrıça İsis’in enkarnesi olarak tanıtmıştı. Bununla birlikte en az 9 dil bildiği söylenir. Plutharkos’a göre; “Kleopatra’nın gizemi, çarpıcı bir güzelliğe sahip olduğu için değil, onunla günlük temasın yarattığı önlenemez izlenimin, gözlemciyi şaşkına çevirmesindendi. Konuşması çekici, ikna edici ve tartışma biçiminin karakteri cezbediciydi. Sesinin yankılandığını duymak bir zevkti; seçtiği dil hangisi olursa olsun, dilini ustalıkla çok telli bir enstrüman gibi ayarlardı.”
4. Maria Magdalena
Ondan İncil’de dört kez İsa Mesih’in yakın adanmışlarından biri olarak bahsediliyor. Çarmıha gerilme sırasında İsa’nın yanındaydı, dirilişten sonra İsa’yı ilk görenin de, o olduğu rivayet edilir. 6. yy’da Büyük Papa Gregory tarafından yapılan bir vaaz nedeniyle fahişe ve tövbe etmiş bir günahkar olarak ünlendi. Fakat buna dair hiçbir delil yok ve İncil’de bahsedilen diğer Meryem’lerle karıştırılma ihtimali var gibi görünüyor. Bahai dininde ve Doğu Ortodoks geleneğinde, büyük bir azize olarak kabul ediliyor.
5. Jeanne d’Arc (1412-1431)
Fransa’nın koruyucusu ve hatta azizesi. İngilizler’in işgaline karşı bir Fransız ayaklanmasına esin kaynağı oldu. Sadece 17 yaşındayken küçümsenen Jeanne, beklenmedik bir biçimde Fransızlar’ı Orleans’da zafere taşıyacaktı. İngilizler’e esir düşünce türlü işkencelere maruz kalan Jeanne’nin duruşma süreci ve yakılarak idam edilişi sadece onun gizemini daha da arttırdı. Tanrı’dan geldiğine inandığı sözler üzerine hareket ettiğini söyleyen Jeanne, kimilerine göre büyücülükle suçlanan bir mistikti.
6. Mirabai (1498-1565)
Hint mistik şair. Mirabai, “Kast Sistemi”ne göre; üst sınıfa mensup bir Hindu ailesinde doğdu, ama bir prensesin geleneksel yaşayışını reddederek zamanını Sri Krishna’nın adanmış bir zahiti olarak geçirdi. Hindistan’daki “bhakti-yüce” yoga geleneğini yeniden canlandırdı. Ailesinin tüm eleştiri ve düşmanlığına rağmen bir münzevi gibi yaşamayı seçmiş olan Mirabai’nin yazıp bestelediği “bhajan” adı verilen dini şarkıları dışında yaşamıyla ilgili tarihi bilgiler tartışma konusudur.
7. Elizabeth I. (1533-1603)
İngiltere’nin daha sonra dünyanın en önemli süper güçlerinden biri olarak hakimiyetini sağlayacak genişleme döneminin mimarı. Tudor Hanedanı babası VIII. Henry, Katolik olmayı reddederek Anglikan mezhebini kurmuştu. Katolikler’in ve Protestanlar’ın savaştığı karışık bir dönemde esasen “protestan ülke” olarak tasarladığı bir krallık yarattı ve bu sayede İngiliz kültür ve edebi gelişiminin de öncüsü sayılıyor. Kendini en yetenekli danışmanlarla donattı ve bu sayede birçok potansiyel krizi ortadan kaldırdı. Bununla birlikte, zaman zaman hem acımasız hem de kararsız olduğu için eleştirildi. Hayatı boyunca, parlamentonun bir mirasçı bırakması uğrunda ısrarlarına maruz kalmasına rağmen, hiç evlenmedi ve çocuk sahibi de olmadı. Parlemento üyeleriyle yaşadığı ilişkiler olsa da sıklıkla “Bakire Kraliçe” olarak bilinir.
8. Mahpeyker Kösem Sultan (1590-1651)
Osmanlı’da Hürrem’le başlayan Mihrimah, Nurbanu, Safiye, Handan ile devam eden “Kadınlar Saltanatı” döneminin en güçlü kadını. Padişah I. Ahmed’in nikahlı eşi, nüfuzlu hasekilerin sonuncusu, IV. Murad ve İbrahim’in annesi. Yaklaşık 30 yıl valide sultanlık yaptı, 20 yıl kadar da naip sıfatıyla Osmanlı Devleti’ni yönetti. Osmanlı tarihinde iki oğlunu tahta çıkaran sonrasında torununun saltanatını gören tek Osmanlı sultanı. Geleneğe aykırı olarak katledilen tek valide sultan olmasıyla da Osmanlı tarihinde bir ilktir ve sondur da… Kösem Sultan, Osmanlı tarihinin en güçlü ve en etkili valide sultanı olarak kabul edilir bu sebeple “kadın”dan söz edilirken Osmanlı tarihi içerisinde akla gelen en önemli isimlerden biridir.
9. Jane Austen (1775-1817)
“Sense and Sensibility”, “Pride and Prejudice”, “Emma”… tüm romanları televizyon ya da sinemaya uyarlanmış tüm zamanların en ünlü kadın roman yazarlarından biri. Kadınların okumaya ve yazmaya teşvik edilmediği bir dönemde, gelecekteki kadın yazarlara da ilham olacak biçimde, o dönemin kadınlarının en büyük özgürlük problemi olan evliliği reddederek ailesiyle yaşamış ve bu birbirinden ilginç karakterlerle dolu, kendi hayatının aksine mutlu evliliklerle biten, duygu ve anlam yüklü romanlarını yazmış.
10. Sojourner Truth (1797-1883)
Afrikalı-Amerikalı kölelik karşıtı ve kadın hakları savunucusu. Köle olarak doğdu, ancak kaçtı ve sivil haklar konusunda en çok konuşan Afrikalı-Amerikalı kadın konuşmacılardan biri haline geldi. Oldukça dindar olan Truth sözlerinin kölelik ve diğer çağdaş sorunlar hakkında Tanrı’dan mesajlar olduğuna inanıyordu. Amerika’nın vicdanını uyandırmak için kölelik, ayrımcılık ve adaletsizlik üzerine güçlü sözler kullandı. 1851’de “Ben kadın değil miyim?” diye soran ve kadınların erkeklerle nasıl eşit olduğunu açıkça anlatan bir konuşma yaptı.
11. Kraliçe Victoria (1819-1901)
İngiltere Kraliçesi. Yaşadığı dönemde “üzerinde Güneş batmayan”, Dünya’nın gördüğü gelmiş geçmiş en büyük imparatorluğun başındadır ve Viktorya döneminin bütün zamanlarını tek başına simgeleyen kadındır.
12. Florence Nightingale (1820-1910)
İngiliz sosyal reformcu, istatistikçi ve hemşire. Kırım Savaşı sırasında askerlere gönüllü hemşirelik yaptı. Nightingale’in ölüm oranları analizi, hastane uygulamalarını iyileştirdi. Gece gündüz demeden yaralılarla ilgilenmesi nedeniyle hemşirelik mesleğinin standartlarını geliştirdi, algısını ve saygınlığını güçlendirdi. Modern hemşireliğin kurucusu olarak kabul ediliyor. Bu liste çok İngiliz olmuş diyenler çıkabilir; kadınlar için uyanış Doğu’dan değil, Batı’dan başlamıştır.
13. Marie Curie (1867-1934)
Polonya doğumlu Fransız bilim insanı. Curie, Nobel Ödülü’nü alan ilk kadın ve iki ayrı bilim kategorisinde bu ödüle layık görülen ilk ve tek kişi oldu. Paris Üniversitesi’nin ilk kadın profesörüydü ve radyoaktivite alanında çığır açan bir çalışma yaptı. İlk ödülünü 1903’te radyoaktivite araştırmaları üzerine aldı. İkinci Nobel Ödülü’nü 1911’de kimya dalında aldı. Birkaç yıl sonra da ilk X-ray makinelerini geliştirdi.
14. Rosa Luxemburg (1870-1919)
Polonyalı Alman Marksist devrimci. Toplumsal reformu Almanya’ya getirmeye çalıştı. Alman emperyalizmine ve uluslararası sosyalizme karşı yazdığı güçlü ve korkusuz yazılarla tanındı. 1919’da, Almanya’ya komünist devrim getirmeye çalışan başarısız bir girişimden sonra öldürüldü.
15. Coco Chanel (1883-1971)
Fransız moda tasarımcısı. En yenilikçi moda tasarımcılarından Coco Chanel, 20. yüzyıl boyunca süren kadınsı tarzı ve giyimi tanımlamada önemli bir kriterdi. Onun fikirleri devrimciydi; özellikle erkek kıyafetleri giymiş ve onları kadın yararına olacak biçimde yeniden tasarlamıştı.
16. Eleanor Roosevelt (1884-1962)
Amerikan başkanı F. D. Roosevelt’in eşi ve siyasi yardımcısı. Eleanor, yaşamı boyunca kampanya yürüttüğü insan hakları alanına önemli katkılar sağladı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak, 1948 BM İnsan Hakları Deklarasyonu’nun taslağına yardımcı oldu.
17. Amelia Earhart (1897-1937)
Amelia Mary Earhart, havacılığın öncüsüydü ve Atlas Okyanusu’nu tek başına uçarak geçen ilk kadın oldu. Birçok yalnız uçuş denemeleri gerçekleştirdi ve deneyimleri hakkında başarılı kitaplar yazdı. Kadınlara eşit haklar sağlanmasını destekledi ve diğer kadınlara erkeklerle aynı haklara kavuşabilme özgüveni kazanması konusunda ilham verdi. 1937’de 40 yaşındaki Amelia, dünyanın etrafını dolaşmak amacıyla çıktığı yalnız uçuşunda Pasifik Okyanusu’nda kayboldu.
18. Frida Kahlo (1907-1954)
Meksikalı ressam. 6 yaşındayken geçirdiği çocuk felci yüzüden bir bacağı sakat kalmış; 18 yaşındayken ise otobüsünün tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada tramvayın demir çubuklarından biri sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştı. Aslına bakarsanız yaşaması dahi mucize olan bu ufak tefek kadının, sonrasında hayatı boyunca yaşayacağı dinmeyen fiziksel acıları ve elbette eşi Diego Rivera’ya duyduğu büyük aşkı onun yaşamını belirleyen en önemli mihenk taşları… İnişli çıkışlı hayatı, acılarıyla başa çıkmak için tüm gücüyle yaptığı resimleri, politik görüşleri nedeniyle 20. yy’ın popüler kültür ikonlarından biri olan Frida Kahlo’nun 145 eserinin 55’i oto-portredir.
19. Katharine Hepburn (1907-2003)
Amerikalı oyuncu. 20. yy. filminin ikonik figürlerinden olan Katharine Hepburn, on iki kez Oscar adayı seçildi ve dört kez Oscar kazandı. Yaşam tarzı o zamana göre alışılmışın dışındaydı, oyunculuk kariyeri ve yaşamı boyunca, toplumdaki geleneksel kadın rollerinin yeniden tanımlanmasına yardımcı oldu.
20. Simone de Beauvoir (1908-1986)
Fransız varoluşçu filozof. Jean-Paul Satre ile yakın bir kişisel ve entellektüel ilişki geliştirdi. Kitabı “İkinci Cins”, topluma ve tarihe egemen olan cinsiyet ayrımcılığı geleneğini tasvir etti. Bu, feminist hareket için tanımlayıcı bir kitap oldu.
21. Rahibe Teresa (1910-1997)
Arnavut rahibe ve yardım gönüllüsü. Hayatını fakirler ve mülksüzlere adayan Rahibe Teresa, başkalarına fedakarlıkla hizmet etmenin ne demek olduğu konusunda küresel bir simgedir. Ona bağlı misyonerlik kuruluşları aracılığıyla Kalküta’daki binlerce hasta ve ölmekte olan insanın bakımını kişisel olarak tek başına üstlendi. 1979’da Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
22. Rosa Parks (1913-2005)
Amerikan sivil hakları savunucusu. Alabama Montgomery’deki yolcu otobüsünün koltuğundan beyaz bir vatandaş için kalkmayı reddetti ve dolayısıyla Amerikan tarihinin en önemli sivil hak olaylarına yol açtı. Sivil haklar mücadelesinde en saygıdeğer figürlerden biri.
23. Indira Gandhi (1917-1984)
Hindistan’ın ilk kadın başbakanı. 1966-77 ve 1980-84 arasında iktidara geldi. Hindistan tarihindeki tek kadın başbakan ayrıca en uzun süre görev yapan ikinci başbakan. Otoriter eğilimlerle suçlanıyordu ve 1977’deki “acil durum” döneminin sonunda bir seçim yapmayı kabul ederek askeri bir darbe girişiminden kaçınmayı başardı. Hindistan birliklerinin Haziran 1984’te Sihlerin kutsal tağınağı olan Amritsar’daki Altın Tapınak’a (Harimandir) saldırmasıyla karışıklıklar doruğuna çıktı. Bu saldırı sırasında 500’e yakın Sih yaşamını yitirdi. Gandhi, bu olaydan beş ay sonra başbakanlık konutunun bahçesinde, kişisel koruması olan iki Sih’in açtığı yaylım ateşiyle öldürüldü.
24. Eva Peron (1919-1952)
Arjantin halkı tarafından çok sevilen ve “Evita” adı verilen tarihi figür. Arjantin Başkanı Juan Domingo Perón’un ikinci eşi. Hem yoksullar hem de kadın haklarının yaygınlaştırılması için hayatı boyunca yorulmadan çalıştı. 1952’de 33 yaşında kanserden öldü.
25. Margaret Thatcher (1925–2013)
İngiltere’nin ilk kadın başbakanı. “Demir Leydi” lakaplı Thatcher, 10 yıldan uzun bir süre İngiltere’yi yönetmeyi başardı.
26. Marilyn Monroe (1926-1962)
En ikonik film efsanelerinden biri haline gelen Amerikalı oyuncu. Filmleri başarılıydı, ancak kalıcı şöhretini ve “seks tanrıçası” sıfatını, fotoğraflardaki parlak ve sofistike havasıyla kazandı.
27. Anne Frank (1929-1945)
Hollandalı Yahudi yazar. Onun günlüğü dünyada en çok okunan kitaplardan biri. Genç, ancak şaşırtıcı derecede olgun, 13 yaşındaki bir kızın, 2. Dünya Savaşı sırasında saklandığı yerde yazdıkları tüm yaşadıklarına rağmen umutlu düşüncelerini ortaya koyuyordu. “Her şeye rağmen insanların kalbinde iyi olduğuna inanıyorum” diyordu. 1945’te tutsak edildiği Auschwitz’de tifo yüzünden 15 yaşında hayatını kaybetti.
28. Audrey Hepburn (1929-1993)
İngiliz oyuncu. 1950’lerin ve 60’ların etkileyici kadınlarından… Kadınsı cazibeyi ve haysiyeti yeniden tanımladı ve daha sonrasında 20. yy’ın en güzel kadınlarından biri seçildi. 1960’ların ortalarında oyunculuk kariyerini sona erdirdikten sonra hayatının geri kalanını UNICEF ile insani yardım çalışmalarına ayırdı.
29. Wangari Maathai (1940-2011)
Kenya doğumlu, çevreci, demokrasi yanlısı eylemci ve kadın hakları savunucusu. Kıt kaynakların korunması ve çatışmayı önleme çabaları için Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
30. Şirin Ebadi (1947-…)
İranlı bir avukat olan Ebadi, İran yönetiminin siyasi muhalifi. Demokrasiyi ve insan haklarını geliştirmek için girişimlerde bulunan Ebadi, İran’da insan hakları için savaşıyor. 2003’de Nobel Barış Ödülü aldı.
31. Benazir Bhutto (1953-2007)
1988’de Pakistan’ı diktatörlükten demokrasiye taşıyarak müslüman bir ülkenin ilk kadın başbakanı oldu. Özellikle kadınlara ve yoksullara yardım eden sosyal reformları hayata geçirmeye çalıştı. 2007’de katledildi.
32. Oprah Winfrey (1954-…)
Amerikan “talk show”cu ve işkadını. Oprah Winfrey, kendi “talk show”una sahip olan ilk kadın oldu. Modern Amerikan hayatında önemli bir rol oynuyor. Konuşma şovları ve kitapları, Amerikalı kadınların karşılaştığı birçok konuda yoğunlaşıyor. O, pek çok görünmez engeli yıkan, siyahi Amerikalı kadınlar için önemli bir rol modeli.
33. Madonna (1958-…)
Amerikan pop yıldızı. Madonna, tüm zamanların en başarılı kadın müzisyeni. Dansçı, şarkıcı ve oyuncu. Albümleri, 300 milyon satış rakamını aştı. Ayrıca “Desparately Seeking Susan” ve “Evita” gibi filmlerde oynadı. Sıklıkla “Pop’un Kraliçesi” olarak anılan Madonna’nın müzik kültürü üzerinde derin bir etkisi var. Kariyerinde bağımsız bir yaklaşım sergiledi; şarkılarının çoğunu kendi yazıyor ve imajını sürekli olarak yeniden tanımlıyor. Zevk ve davranışların sınırlarını zorlamak adına dini ve ahlaki duyarlılıkları sarsan tartışmalar başlatmakla da ünlüdür.
34. Prenses Diana (1961-1997)
Galler Prensesi. İnsani yardım çalışmalarıyla dünyanın tüm dikkatlerini bu konuya çekti. Güzelliğin, zerafetin ve doğallığın vücut bulmuş haliydi. Prens Charles’la olan sıkıntılı evliliğine rağmen, yoksullara ve mülksüzlere gösterdiği doğal sempatisi nedeniyle popülerdi. Hayatı boyunca, dünyada en çok fotoğraflanan kişi olduğu söyleniyor.
35. J.K. Rowling (1965-…)
Harikulade Harry Potter serisinin İngiliz yazarı. Serinin satış hacmi o kadar yüksekti ki; bilgisayar yüzünden okumayı bırakan fakat heyecanla bir sonraki kitabı bekleyen çocukları tekrar kitap okumaya teşvik etti. İlk kitabını yalnız bir anne olarak yazdı, yazdıkça ünlendi ve günümüzün en başarılı yazarlarından olmanın yanısıra şu an 10,7 milyar dolara varan servetiyle İngiltere Kraliçesi’nden bile zengin. Servetini tek başına kendi kazanan bir kadın olarak bu konuda Stephen King’i de geride bıraktı.
36. Emel Korkmaz (1966-…)
2013’te katıldığı Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında, Eskişehir’deki destek yürüyüşüne müdahale eden polis ve karşıt görüşlü gruplar tarafından darp edilerek öldürülen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın annesi. Ali İsmail Korkmaz’ın ölümü, bu eylemler sırasında darp edilerek öldürülen Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım ve Berkin Elvan’la birlikte Türkiye’nin bir çok ilinde protesto gösterilerine neden oldu. Emel Anne, oğlunun ölümünden sonra yalnızca adaletin peşini değil, oğlunun hayallerinin de peşini bırakmadı. 2014’te “Düşlerinde Özgür Dünya-Ali İsmail Korkmaz Vakfı“nı kurdu ve öğrencilere burs veriyor. Emel Anne en son, vakfa daha fazla bağış toplamak amacıyla 38. Vodafone İstanbul Maratonu’nda koşmuştu.
37. Tegla Loroupe (1973-…)
Kenyalı atlet. Kadınlar maratonunda dünya rekoru kırdı ve daha birçok prestijli maraton kazandı. Sporu bırakınca, eğitim ve kadın haklarını teşvik eden çeşitli girişimlere kendini adadı. Kenya’da, Barış Irkı ve Barış Vakfı, gibi kuruluşlar yardımıyla kabile çatışmalarını sona erdirmek için çalışıyor.
38. Angelina Jolie (1975-…)
Oscar ödüllü bir oyuncu, film yönetmeni, insani yardım elçisi. Esas ününü “Lara Croft” filmindeki rolüyle kazandı. “Maleficent” filmindeki rolüyle taçlandırdı. Son yıllarda film yapımcılığı, yönetmenlik, yazarlık yapıyor. 2016’da boşanma kararı aldıkları Brad Pitt ile uzun yıllar birlikteliği ve bu ilişkiden olma biyolojik üç çocuğu ile Jolie’nin daha öncesinde Kamboçya, Vietnam ve Etiyopya’yı ziyaretleri sırasında evlat edindiği çocuklarıyla birlikte toplam altı çocuğu var. BM İnsani Yardım Komitesi için İyi Niyet Elçisi olarak görev yapıyor. 2013’te bir mastektomi operasyonu geçiren Jolie, iki göğsünü birden aldırarak yerine implant taktırdı. Kansere erken müdahale konusunda tüm kadınlarda bir farkındalık yaratması ve benzer durumlardaki kadınlara cesaret vermesi açısından bir makale kaleme alarak bu süreçteki deneyimlerini anlattı.
39. Samareh Hüseyinzade
O, oğlunun katilini affeden anne olarak tüm dünyanın dikkatini çekti. Abdullah Hüseyinzade, 2007’de 18 yaşındayken, İran’ın Mazandaran bölgesinde çıkan bir sokak kavgasında arkadaşı Balal tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Balal idama mahkum edildi; İran yasaları kurbanların babasına katilini affetme hakkını verirken, eşi de bu kararı acılı anneye bıraktı. Fakat Samereh affetmemekte kararlıydı. Samareh, The Guardian gazetesiyle söyleşisinde, idam günü yaklaşırken oğlunu sürekli rüyasında görmeye başladığını ve ondan intikam almamasını istediğini anlattı. Fakat son ana kadar affetmeme kararından caymayan Samareh, idam sırasında merhamet dileyen idam suçlusunu “sen merhamet gösterdin mi?” diye yanıtlayarak aniden yerinden kalktı ve katilin ayağının altındaki tabureyi itmek yerine ona bir tokat atarak eşinden Balal’ın boynundaki ipi çıkarmasını istedi. O tokadı attıktan sonra kalbindeki öfkenin yok olduğunu söyleyen Samareh, Balal’ın hapis cezasının da affedilmesi için yetkililere başvurdu. Balal salıverilmiş fakat aile, Balal’ı yakınlarında görmek istemiyor.
40. Reyhaneh Cebbari (1988-2014)
Tüm uluslararası çağrılar hiçe sayılarak, İran’ın hakkında verdiği idam kararı sonucu tecavüzcüsünü öldürdüğü için asılan kadın. 2007’de kendisine tecavüze kalkıştığını söylediği eski bir istihbaratçıyı kasten öldürmekten tutuklanan ve 2009’da idama mahkum edilen 26 yaşındaki Reyhaneh Cebbari, 2014’te idam edildi. İran’da sanatçıların, dünyada Uluslararası Af Örgütü’nün başını çektiği pek çok örgüt, ölüm cezasının bozulması ve yeniden yargılanması için kampanya yürüttü. BM, iki yıllık yargı sürecinin kusurlarla dolu olduğunu belirtti. Genel kanı, maktulün eski istihbaratçı olmasının yargı sürecini etkilediğiydi. İran yargısı, şeriat çerçevesinde Sarbandi ailesine defalarca af çağrısı yaptı, ama aile oğullarının kasıtlı öldürüldüğünü iddia ederek “Cebbari doğruyu söylemeden olmaz” diyerek reddetti. Cebbari, annesine gönderdiği son mesajında organlarının bağışlanmasının son dileği olduğunu bildirmişti.
41. Malala Yusufzay (1997-…)
Taliban’ın güçlü olduğu Pakistan’ın kuzeyindeki Svat Vadisi’nde yaşayan Malala Yusufzay, eğitim ve kadın hakları konusunda Taliban’a karşı sürdürdüğü aktivistliğiyle tanındı ve kızların okuması için yürüttüğü kampanyalar nedeniyle ülkede sembol isim. Sürdürdüğü mücadele nedeniyle Taliban’ın ölüm listesinde yer alan Yusufzay, 2012’de okuldan eve dönerken Taliban’ın düzenlediği silahlı saldırıda başı ve boynundan vuruldu fakat hayatta kalmayı başardı. Özellikle kadın hakları ve eğitim hakkı konusunda küresel anlamda önemli bir isim haline gelmesinden ötürü kendisine 2014 Nobel Barış Ödülü verildi.
BONUS: Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler
Virginia Woolf’tan Frida Kahlo’ya, Kleopatra’dan Maria Callas’a, Coco Chanel’den Marie Curie’ye, Serena ve Venus Williams’tan Yoko Ono’ya bu listede adını saydığımız ve sayamadığımız 100 asi kadının hikayesi, olağanüstü illüstrasyonlarla renklenerek bu kitapla yeniden hayat buldu. Dünyanın ve zamanın her köşesinden kendilerine dayatılan kurallara ve geleneklere isyan etme gücü bulan kadınların hikâyeleri bunlar. Kitabın illüstrasyonları Sally Nixon, Cristina Portolano, Sarah Wilkins, Barbara Dziadosz gibi dünyanın dört bir yanından altmış asi kadın tarafından çizildi.
Yararlanılan Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28