Dünyanın en kanlı soykırımlarından birine imza atmış, hala eleştirdiğimiz kadar güzellemelerle de karşılaşıp afalladığımız Adolf Hitler’in nasıl “tek adam olma sevdalısı “ olduğunu bilmeyen yok. Sağır sultanı dahi özüründen bağımsız kılacak kadar herkesin malumu olan bu bilgilerin yanı sıra Hitler, toplumu yeniden tasarlamanın, kendi dünyasında yarattığı çirkin imparatorluğu kurma hevesinin birçok emaresini bıraktı tarih sayfalarının arasına.
Distopik eserler kadar etkili yöntemleriyle dikkat çekmesini göz ardı etmeden tanımamız gereken Hitler, amaçlarını toplumun DNA’sına yerleştirmek için inanılmaz projeler üretiyor, bu tarz projelerin üretilmesi için teşviklerde bulunuyordu.
Bu projelerden biri de Almanya’da hala eleştirel yaklaşılan fakat sessizleşen söylemlerle unutulmaya yüz tutan “Neşeden Güç Doğar” isimli bir eğlence organizasyonuydu.
Bu organizasyon, o tatlı ismiyle kulağa hoş geldiği kadar nahif bir amaç taşımasa da sandıktan çıkması gereken bilgileri ve belki de günümüz hatta yarınlar için ders niteliği barındıran niteliklere sahip.
“Neşeden Güç Doğar” ama
Nazi zihniyetiyle yoğrulmuş ve “hayırlı hizmet” anlayışıyla üretilmiş bir proje olan Kraft durch Freude kısaca Kdf olarak tanımlanıyor. Türkçe karşılığı başlıkta yer aldığı üzere Neşeden Güç Doğar. Neşeden güç doğar ama dile dökülen vaatlerin ya da uygulamaların amacına dikkat edilmezse pişmanlık doğurabilecek sonuçlara da gebe olunduğunun geçmiş bize öğretir. Hem de acı acı… Malum, “son pişmanlık neye yarar?” Bol miktarda “vah vah” çekmeye…
Bu projenin görünürdeki amacı bir eğlence organizasyonu olmasıydı. İşe yaradığı ve amaca hizmet ettiği dönem oldu tabii. Özellikle 1934’te yaklaşık 25 milyon orta gelirli Alman vatandaşın organizasyon içinde aktif olduğu ve imkanlardan faydalandığı belirtiliyor kaynaklarda. Organizayonu yaratanların amacına hizmet edildiği düşünülmeksizin…
Bu sayının ciddiyetini anlamak için İstanbul nüfusunun yanına Ankara nüfusunun iki katını eklememiz yeterli.
Dünyanın en uzun oteli
Naziler, dur durak bilmiyorlardı. Şiddet eylemleri ile propaganda faaliyetleri birbirine paralel ilerlemesi gerekiyordu. Aksi halde hedefe ulaşmak zorlaşırdı. Bu nedenle Neşeden Güç Doğar organizasyonun da geliştirilmeye ihtiyacı vardı. İşte dünyanın en uzun binası bu ihtiyaçla ortaya çıkan bir plan oldu.
Rügen Adası’nda inşa edilmesine karar verilen dünyanın en uzun binası, bir otel niteliklerine sahip olacaktı ve uzunluğu yaklaşık 4.5 km’yi bulacaktı.
Prora Oteli
Dünyanın en uzun binası bir tatil merkezinin odağı olmalıydı ve otel olarak inşa edilmeliydi.
Dünyanın en büyük yapılarından Prora Oteli’nin ismi İtalyanca “pruva”dan geliyor. Bir denizcilik terimi olan pruva, Geminin veya sandalın ön tarafını, baş bölümünü ifade ediyor.
Prora Oteli, 6 katlı bir yapı olarak tasarlanmıştı.
Birbirinin aynısı 10 bin odadan oluşan yapının yaklaşık 20 bin kişiyi ağırlayacak bir kapasitesi vardı. En azından planlanan ve hedeflenen buydu.
Projenin genel amacı nasyonel sosyalizmin propagandasını yapmaktı. Doruk noktasında dünyanın gözünden kaçmayan bir turizm operatörü olduğunu belirtmek gerekir.
Ancak asıl amaç Nazi eylemlerinin sözde haklılığını Alman halkına kanıtlamak, ideolojiyi yaymaktı.
Üç yıllık bir çalışma yeterli olmadı
Hitler’in bizzat kontrolünde tuttuğu konular arasında yer alan Prora Oteli’nin inşası 3 yıl sürdü ancak yapı bitirilemedi çünkü 1936 yılında başlayan inşaat İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla yarım kalan bir Nazi propagandası olarak metruk bir hale dönüştü.
Sadece dönemin değil, bugünün dahi dev yapılarından olan bu kompleksin turizmi geliştirmekle birlikte bir başka amacı Orta sınıflı Alman vatandaşların, inşaatında çalışan işçilerin tatillerini yapmaları için ödül olarak sunulması gibi su üstünde yer alan amaçları vardı.
İnşaat süresince 9 bin işçi çalıştı
Üç yıllık çalışma esnasında 9 bin işçi inşaatı bitirebilmek için çalıştı. Savaşın başlamasıyla buradaki işçiler de silah fabrikalarında ölümün gönülsüz çalışanları olmak durumunda kaldı.
Prora Oteli ise bu sıralarda bombalamalardan sığınmak isteyen bölge halkının sığınağı oldu.
Rivayetler sürüyor
Perili köşk efsaneleri dünyanın genelinde bitmek bilmeyen dedikodulardır. Almanlar da buna ayak uydurmaktan geri kalmamış ve otelle ilgili çeşitli söylentileri ortaya atmaktan kaçınmamışlar.
Rivayete göre geceleri koridorlardan gelen kendi kendine açılan kapı sesleri ve çığlıklar duyuluyormuş.
Binanın akıbeti
Berlin Duvarı’yla ikiye ayrılan Almanya’nın batı kanadı binayı kullanmak istemiş ve oteli karargah bellediler.
Sonrasında birleşen Almanya, binayı Nazi zihniyetini cezalandırmak istercesine yalnız bırakmış.
Uzun lafın kısası Hitler bu eğlence organizasyonunu yaratırken, Prora Oteli’ni inşa ettirirken tek bir amacı vardır; Nazi propagandası…