Mısır’da yapılan kazılar sonucu dünyanın en eski manastırı olabileceği düşünülen bir manastır bulundu. Araştırmacılar, en az 1600 yıl önce inşa edildiği düşünülen manastırın Hristiyanlığın ilk dönemine ait bakış açısını değiştireceğine inanıyorlar. Bu nedenle yeni keşfedilen eski manastır, Hristiyanlık için büyük bir önem taşıyor. Diğer yandan araştırmalar devam ediyor. Ancak bu manastırın harap halde olmasından dolayı ziyarete açılması pek mümkün görünmüyor. Çünkü en ufak bir hasar bile manastıra çok büyük zarar verebilir.
Mısır’da yapılan kazılar sonucunda dünyanın en eski manastırı bulundu
كشفت البعثة الأثرية النرويجية الفرنسية العاملة بموقع تل جنوب قصر العجوز بالواحات البحرية عن عدد من المباني من حجر البازلت والمنحوته فى الصخر ومباني من الطوب اللبن The Norwegian French Mission discovered Mud brick buildings dating to the 4th & 7th centuries AD in Bahariya Oasis pic.twitter.com/98odX0Mgj4
— Ministry of Tourism and Antiquities (@TourismandAntiq) March 13, 2021
Mısır’daki Bahariya Vahası’nda kazı ve keşif çalışmaları yapan Fransız ve Norveçli ekip, dünyanın en eski manastırı olduğu düşünülen bir yapının kalıntılarına ulaştı. Mısır Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, El-Acuze Sarayı’nın güneyindeki Tel bölgesinde kayaların oyularak, bazalt taşı ve kerpiçle inşa edilen birçok tarihi yapının keşfedildiği aktarıldı. Keşfedilen tarihi yapılar arasında 3 kilise kalıntısı ve keşiş odalarından oluşan 6 bölüm bulunuyor.
Manastırın 1600 yıllık olduğu düşünülüyor
Araştırmaları yapan Fransız ve Norveçli ekip, yeni keşfedilen manastırın ilk belirlemelere göre 350 yıllarında inşa edildiğini belirtti. Ayrıca yaklaşık 1600 yıl önce inşa edildiği düşünülen yapının, Hristiyanlık tarihinin en eski manastırını olduğunu söyledi. Bu tarihi yapıya ait son keşif 2020 yılının Aralık ayında gerçekleşmişti. O sırada kayaya oyulmuş bir kilise ile 19 yapı bulunmuştu.
Dünyanın en eski manastırı olan yapıda Antik Yunan harfleri ve İncil’den alıntılar dikkat çekiyor
Tarihi manastırın duvarlarındaki ve döşemelerindeki harfler ve alıntılar çok dikkat çekti. Çünkü bunlar Antik Yunan harfleri ve İncil’den alınan alıntılardı. Araştırmacılar, karbon tarihleme yöntemi ile manastırda bulunan madeni para, cam ve seramik gibi eşyaların 350 yılına ait olduğunu buldular. Ayrıca manastırda tam teşekküllü bir mutfak, bir salon ve şarapların saklandığı düşünülen bir mahzen de vardı.
Bu tarihi manastır Hristiyanlık için büyük bir keşif olabilir
Arkeolog Victor Ghica, verdiği bir demeçte çok heyecanlı ve mutlu olduğunu söyledi. Ayrıca bu yapının dünyanın en eski manastırı olabileceğini belirtti. Bu keşfi bir başkasının evine girmeye benzeten Ghica, manastırda 5. ve 6. yüzyıldan kalma mutfak malzemeleri ve Hristiyanlığa ait eşyalar da bulduklarını söyledi. Daha sonra Ghica, söz konusu keşif ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Bunlar çok eski bir döneme ait. Ayrıca eski Hristiyanlık dönemine olan bakış açımızı değiştirecek nitelikteler. Manastırların evrimini anlamamız açısından da çok önemliler.”
Manastırla ilgili pek çok şaşırtıcı şey bulunuyor. Ancak en şaşırtıcı olanlarından biri de keşişlerin Cezayir ve Tunus’tan getirilen kadeh gibi eşyaları kullanmış olmalarıydı. Ghica bu konuyla ilgili şunları söyledi: “Bu bulgular Hristiyanlığın ilk dönemine ait bakışımızı değiştiriyor. M.S. 350 civarında kompleks manastır toplulukları olduğunu görüyoruz ki bu çok erken bir tarih.”
Dünyanın en eski manastırı olduğuna inanılan yapı turist ziyaretine açılmayacak
Ayrıca Ghica, manastırın turist ziyaretine açılmayacağını söyledi. Bununla birlikte manastırı açık havada muhafaza etmenin imkansız olduğunu belirtti. Manastırın kilden yapılmış olan kısımları çok dayanıksız. Ghica, 2 sağanak yağmura ve 4 yıl boyunca rüzgara maruz kalırsa tamamen yok olacağını söyledi. Ayrıca üzücü olsa da, manastırı korumanın en iyi yolunun üstünü kumla örtmek olduğunu belirtti.
Norveçli din tarihçisi Hakon Steinar Fiane Teigen, bu yapının bugüne kadar korunmuş olan en eski manastır olduğunu söyledi.
Adım Caner Cem Martı, 1996 yılında Bartın'da doğdum. 2010 yılında geçirdiğim kaza sonucunda vücudumun %99'u felç kaldı. 2015'ten bu yana bazı cihazlar yardımıyla internet ortamında çalışabiliyorum. İçerik editörlüğü ve sosyal medya uzmanlığı gibi alanlarda tecrübe sahibiyim, ancak asıl uzmanlık alanım SEO uyumlu makale yazmak. Ayrıca front-end tasarımlar yapıyorum. Sinema, spor ve tarih gibi konular çok dikkatimi çekiyor. Özellikle sinema tutkunuyum.
