Küresel ısınma dünyamızı tehdit etmeye devam ediyor. İklim değişikliği en çok beşeri etkenler sebebi ile yaşanıyor. 1800’lerde, insan tarafından üretilen karbondioksitin (CO2) ve diğer gazların atmosferde toplanıp Dünya’yı izole edebileceğini öne süren deneyler endişeden çok merakla karşılandı. Ancak 1950’lerin sonlarında, CO2 okumaları küresel ısınma teorisini doğrulayan ilk verileri sundu. Yapılan deneyler, iklim değişikliğine zemin hazırladı. Öte yandan sanayileşme ve kentleşme gibi etkenler de hem çevre kirliliğine hem de küresel ısınmaya sebep oldu. Sonuç olarak dünyanın doğal kaynakları tükeniyor ve ekolojik denge tehdit altında. Bir zamanlar dünyanın en büyük buz dağı olan A68’in eriyerek birçok ufak parçaya ayrıldığı açıklandı. Detaylara birlikte bakalım.
A68, Temmuz 2017’de Antarktika sınırındaki Larsen C Kıta Sahanlığı’ndan koptuğunda 5 bin 800 kilometre kare büyüklüğündeydi
Buz dağı koptuktan sonra akıntılar ve şiddetli rüzgarların etkisiyle hızla kuzeye doğru sürüklenmişti
ABD Ulusal Buz Dairesi, uydu görüntülerinin buz dağının sayısız ufak parçaya ayrıldığını gösterdiğini ve artık takip edilemediğini açıkladı
Geçen yıl Aralık ayında buz dağının Güney Atlantik’teki Güney Georgia Adası’na çarpma ihtimali olduğu belirtilmiş, sonradan buz dağının parçalanmasıyla bu risk ortadan kalkmıştı
Buz dağının erimesinde, alçak olması da etkili oldu. Ortalama yüksekliği yaklaşık 230 metreydi. Birçok buzulbilimci A68’in Antartika kıta sahanlığından kopmasının “doğal bir süreç” olduğu görüşünde
Buz sahanlıkları kar yağışından kaynaklanan birikimi dengeleyebilmek için ana kütleden kopabiliyor. Çoğu bilim insanı bu nedenle A68’in kopuşunun insan kaynaklı iklim kriziyle doğrudan ilgili olmadığını düşünüyor. Ancak karşıt görüşler de mevcut.
Öte yandan yakın zamanda yapılan bir başka araştırma da yine küresel ısınmanın boyutlarını gözler önüne serdi
Çok sayıda ülkeden bilim insanını bir araya getiren bir araştırmaya göre, tüm dünyanın sadece yüzde 3’lük bir kısmı ekolojik olarak bozulmamış halde kaldı
Ekolojik olarak bozulmamışlık ifadesi, sağlıklı bir nüfusa sahip tüm orijinal hayvan türlerinin bulunması ve herhangi bir zarar görmemiş yaşam alanlarının olması diye tarif ediliyor. İnsan faaliyetlerinden zarar görmeyen bu bozulmamış alanlar, Amazonlar, Kongo’daki tropikal ormanlar, Doğu Sibirya ve Kanada’nın kuzeyindeki ormanlar ile tundralar ve Sahra Çölü’nde bulunuyor.
Çalışmaya göre kedi, tilki, tavşan, keçi ve deve gibi işgalci türlerin, yerli hayvan türlerine büyük etkide bulunduğu Avustralya’da ise ekolojik olarak bozulmamış alan yok.