Hamburg’un eski mahallesindeki küçük bir evde, genç ve çekingen Axel Lindenbrock, amcası jeolog ve madenbilimci Profesör Lindenbrock’la birlikte çalışmaktadır. Axel, bu sabırsız ve öfkeli profesörün yanında yaşayan güzel bir Estonyalı kız olan Grauben’e aşıktır. Bir gün profesör, eski bir el yazmasının içinde bir şifre bulur ve hayatları o andan itibaren alt üst olur. Ama bu şifreyi çözemezler. Bir süre sonra Axel Lindenbrock şifreyi çözer. 16. yüzyılın ünlü İzlandalı bilgini Arne Saknussemm, bu şifrede, İzlanda’daki sönmüş yanardağ Sneffels’in kraterinden Dünya’nın merkezine indiğini açıklamaktadır. Profesör Lindenbrock, büyük bir heyecana kapılır ve yeğeni Axel ile birlikte İzlanda’ya gider.
Jules Verne’nin okuduğumuzda hepimizin aklını uçurduğu eseri Dünyanın Merkezine Seyahat daha önce hiç bilmediğimiz bir hayalin kapısını açıyordu. Buna göre dünyanın merkezinde yeni bir kat gökyüzü, hiç bilmediğimiz canlılar, okyanuslar vardı. İşte o heyecana gerçek hayatta en çok yaklaşacağımız yerler listemizdeki mağaralar.
Mağaralarda iklim değişir, canlılar farklılaşır, yüzeyde hiç görmediğimiz renkler, sesler ve acayip hisler çevremizi sarar. Düşünsenize dünyanın kalbine iniyormuşsunuz hissi başka nasıl mümkün olabilir. Huzurlarınızda dünyanın en derin mağaraları ve obrukları.
1.The Fingal’s Cave, İskoçya
200’e yakın adadan oluşan İskoçya’nın Hebrides bölgesi öylesine büyülü güzellikler barındırıyor ki ünlü besteci Mendelssohn aynı isimli bir uvertür yaratmış. Mağaraların dış duvarlarındaki bin yılların şekil verdiği volkanik bazalt kayaları, altıgen formlarıyla dünya dışı bir güzellik sunuyor. Dünyanın başka bir köşesinde bu oluşumu görmek mümkün değil. Katılaşmış lavlara çarpan okyanustan gelen dalgalar mağaranın içinde gizemli seslere dönüşerek yankılanıyor.
2.Cave of Swallows, Meksika
İşte yazının girişinde bahsettiğimiz tarzda bir macera. Tam anlamıyla dünyanın merkezine seyahat. Swallow Mağarası Avatar’ın tılsımlı ormanları gibi, her katmanda ayrı yaşamları barındırıyor. Adını ağzında uçuşan kırlangıçlardan alan mağara dünyanın en derin oluşumlarından biri. 49’a 62 metre genişliğindeki oval ağzından içeriye 370 metreyi bulan base jump yapılabiliyor. Levent’teki İş Kulelerin 181, Türkiye’nin en yüksek ve Avrupa’nın ikinci yüksek gökdeleni olan Sapphire’ın 235 metre olduğunu hatırlatalım. Bu derinliğin içinde sığacak dünyadaki diğer ünlü dev yapılar arasında Eyfel Kulesi ve Özgürlük Anıtı da var. Bir obruk oluşumu olan bölgedeki atlayışların uzunluğu 12 saniyeyi buluyor. Bu rakam paraşütle serbest atlayış yapabilecek en derin noktaya karşılık geliyor.
3.Vrtoglavica, Slovenya
Serbest düşüşten bahsetmişken Slovenya Alplerindeki Vrtoglavica’yı atlamak olmaz. Burası dünyada bir objenin düşebileceği bilenen en derin dikey çöküntü. Yukarıdan bırakılan bir şey hiçbir yere temas etmeden 603 metre düşebiliyor.
4.Waitomo Glow – worm, Yeni Zelanda
Swallows’a bayıldıysanız Waitomo’ya öleceksiniz, sonra canlanıp yeniden yeniden öleceksiniz. Avatar’ın ilki Swallows ise çekilecek ikincisi kesinlikle bu mağara. Burada yakamoz gibi canlı organizmalarda meydana gelen kimyasal değişimler sonucu bioluminescence denilen yaşamsal mucizelerinden biri açığa çıkıyor. Led aydınlatmalara benzeyen bu oluşumlar mağarayı bir yeryüzü cennetine dönüştürüyor. Bir de sık yapılan bir hatanın altını çizelim Zellanda değil, Zelanda.
5.Caverns of Sonora, Teksas
Sarkıt ve dikitleriyle bizim Damlataş Mağarasını andıran Sonora, kriztalize formlarıyla dünyanın merkezine ilerledikçe karşılaşılan mucizelerden birini andırıyor. Mağaranın doğal ikliminde gelişmeye devam eden bu formlar adeta yaşayan bir organizma gibi her geçen gün yapılarını yeniliyor.
6.Antelope Kanyonu, Güneybatı Amerika
Bölgeye özel kırmızı kum taşının erezyonu sonucu oluşan Arizona’daki bu kanyonu Hollywood yapımlarından da tanıyoruz. Derin koridorlar ve kusursuz bir dalga formundaki kıvrımlarla bölgenin hem altı hem de üstü farklı dünyalar barındırıyor.
7.Marble Cave, Şili – Arjantin
Okyanusa serpiştirilmiş adalardan açılan geçitler, tekli mermer sütunlar ve Şili – Arjantin’in güneyindeki ateş topraklarıyla Patagonya’nın sırları… Yüzyılın en cesur denizcilerinin bile geçilemez dediği, fırtınalarının şiddetinden dolayı ötesinde korku dolu topraklar, ateşten fokurdayan denizlerin olduğuna inanılan bu bölge tarih boyunca dünyanın en çok merak edilen köşelerinden olmuş. Sonunda Macellan aradan bir geçit bulmuş da yeni dünyalara bir rota daha açılmış. Gök mavisinin turkuaz sularla buluştuğu Marble Mağaraları hâlâ yüzyıllar önce Hindistan’a giden keşif gemilerindeki maceraları ve korkuları saklıyor gibi.
8.Algarve, Portekiz
Macellan’dan söz açılmışken ünlü kaşifin memleketi Portekiz’e uğramadan olmaz. Her ne kadar kendisi planlarına destek olmadıkları için Portekiz’e kıl olup İspanya için çalıştıysa da bu durum kendisinin özbeöz Portekiz çocuğu olduğu gerçeğini değiştirmez. Kalkerin eriyerek oluşturduğu mağaraların en ünlüsü adını da aynı adlı Benagil bölgesinden alıyor. Burada aynı zamanda dünyanın en güzel plajları da bulunuyor.
9.Mutnovsky Buz Mağarası, Rusya
Dünyanın en gizemli toprakları olan Kamçatka bölgesinde ateş ve buzun mağarası gizli. Mutnovsky volkanı yapısı itibariyle başlı başına bir doğa olayı. Kaynağı volkandaki sıcak bir kaplıca olan bir yeraltı nehri buzulu oyuyor ve bu mağara oluşuyor. Bu inanılmaz renklerin sebebi de ancak ateş ve buzun karışımı olabilir.
10.Painted Cave, California
İsmi İngilizce boyalı mağara anlamına geliyor. İnternette mağaraları boyalı gibi tanımlarla aratınca genellikle antik çağlardan duvarlarında çizimler, fügürler kalmış mağaralara rastlanıyor. Ancak bu mağaranın boyaları kendiliğinden. Duvarlarındaki yosun ve alglerin oluşturduğu renklerden dolayı bu ismi almış. Dünyanın en derin ve uzun deniz mağaralarından biri olan Painted Cave aynı zamanda benzersiz çiçeklere ve mevsiminde girişinden dökülen bir şelaleye ev sahipliği yapıyor. Mağara kanolarla gezilebiliyor. Açık adresi Channel Adaları Ulusal Parkı, Santa Cruz.
11.Son Doong Mağarası, Vietnam
Dünyanın bilinen en büyük mağarası. Buranın boyutları insan aklının sınırlarını aşacak seviyede. İçinde başlı başına bir ormanı ve nehri var diyelim gerisini hayal edin. 1991’de bulunan mağara 2009’a kadar dünyadan gizlendi. 200 metre derinliğe, 150 metre genişliğe ve 5 km.’lik uzunluğa ulaşıyor. Her seviyesindeki ısı farkları mağaraya özgü bir iklim meydana getirmiş. Bu farklar kimi yerlerde sis bulutlarına dönüşüyor. Vietnam’ın sık ormanları arasında dünyanın geri kalanından saklanmayı başarmış olana mağaraya henüz yeni yeni turlar düzenleniyor. Burası kesinlikle ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri.